İSPANYA MİLLİ FORMÜLERİNDE VİTİLİGO (ALA) HASTALIĞINDA ORAL DESTEK TEDAVİSİ

Değerli Meslektaşlarım bu hafta halk arasında ALA hastalığı olarak da bilinen VİTİLİGO hastalığının İspanya Milli Formülerinde oral destek tedavisini içeren capsül formunda iki formülü beraberce inceleyeceğiz. Önce Vitiligo hastalığını kısaca hatırlıyalım.

Vitiligonun ortaya çıkış sebebi, deriye rengini veren melanosit hücrelerin azalması sonucu pigment üretilememesidir. Çeşitli sebeplerden dolayı, bu melanositlerin hasar görmesi sonucu, pigment üretilemez. Genlerde ortaya çıkan bazı bozukluklar, bağışıklık sisteminin bozulması sonucu vücudun melanositleri yıkması, bu hücrelerin kendi kendini yok etmesi gibi nedenler yüzünden melanositlerin azaldığı düşünülmektedir. Pigment yetersizliği sonucu deride, dağınık ve yama şeklinde sınırları belli olan beyaz alanlar (leke) oluşur. Süt kadar belirgin bir beyazlıktır. Bu lekelerin büyüklükleri değişiktir; nokta kadar ya da 2-3 madeni para büyüklüğünde olabilir. Bu şekilde deride ortaya çıkan hastalığa vitiligo denir. Ayrıca hastalığın ortaya çıkmasında ya da daha da şiddetlenmesinde etkili olan bazı faktörler vardır. Güneş yanması, stres gibi bazı hastalıklar ve çarpma gibi faktörler bu hastalıkta etkin rol oynar. Tabiki kalıtsal faktörleri de unutmamak gerekir. Aile öyküsünde bu hastalığın olması da bir risk faktörüdür. Toplumda her yüz kişiden ortalama 1.5’inde vitiligo ortaya çıkar. Yapılan araştırmalar, ailesinde bu hastalık görülen kişilerin yüzde 25’inde vitiligonun görüldüğünü göstermiştir. Deride beyazlık şeklinde kendini gösteren bir hastalık olduğundan, koyu renkli kişilerde daha belirgindir. Ortaya çıkma yaşı değişkendir. Hastaların yarısı 20 yaşından önce hastalığa yakalanmıştır. Bazı olgularda, vücudun tamamı beyazlar. Bu beyaz alanlardaki kıllarda da beyazlaşma olabilir. Koyu tenli kişilerin rahatlıkla farkettiği bu durum, açık tenlilerin de güneşte bronzlaşması sonucu dikkat çekecek düzeydedir. Hastalığın şiddeti ve seyri herkeste aynı değildir. Lekelerin olduğu yerde bazı esmerlikler olabilir. Bunun nedeni hala o bölgede bir miktar pigment olmasıdır.

Vitiligolu kişilerde pigment kaybı, hastalık ortaya çıktıktan bir süre sonra durur. Yani pigment miktarı sabit kalır. Sonra tekrar pigment kaybı ortaya çıkabilir ve bu şekilde devam eder. Hastalık ilerler ve hasta eski rengine kavuşamaz. Derinin renginin tamamen değişmesi yani vücudun tek renk olması hastalığın geçtiği anlamına gelmez. Vitiligo devam etmektedir.

Vitiligonun tedavisinde doktor tarafından uygulanan tedavi ile hastanın dikkat etmesi gereken bazı durumlar vardır. Amaç; melanosit hücrelerinin çalışmasını normale döndürmektir. Bunun için bazı ilaç ve kremler kullanılmaktadır. Fakat son zamanlarda uygulanan en etkili yöntem lokal ultraviyole B (UVB) ışık tedavisidir. Yeni ve gelişmiş bir yöntemdir. Bu ışık tedavisi sadece lekelerin olduğu bölgelere uygulanır. Böylece vücudun diğer bölgelerinin oluşacak yan etkilerden korunması amaçlanır. Bu tedavi için bir kaç seans yeterli olmamaktadır. En az 10 seansta hastalığa cevap alınmaktadır. Bu seanslardan sonra hasta normal yaşamını sürdürebilmektedir. Haftada 2-3 seans uygulanır.

Bunun dışında krem tedavisi uygulanmaktadır. Fakat yüze uygulandığında dikkat edilmesi gerekir. Çeşitli yan etkileri olabilir. Ayrıca bazı ilaçlarla hastalığın ilerlediği durumlarda, lekelerin olmadığı bölgelerin de renginin açılarak, hastanın derisinin görünümü normal hale getirilmeye çalışılır.
Vitiligo hastalarının güneşe dikkat etmesi gerekir. Güneşe çıkarken yüksek koruyucu faktörlere (en az 15 faktör) sahip krem kullanılmalıdır. Çünkü vitiligolu kişilerde güneşe karşı savunma mekanizması azalmıştır. Sonuçta ortaya çıkacak güneş yanıkları, hastalığın şiddetlenmesine neden olur.

Bu tedavilerin hepsi hastanın yaşı, maddi durumu, hastalığın şiddeti göz önüne alınarak yapılır. Her hastaya aynı tedavi şekli uygulanmaz. Tedavi sonucu elde edilen başarı genellikle yüz bölgesindeki lekeler içindir. Eller ve ayaklar tedaviye geç yanıt vermekte ve düzelmesi gecikmektedir. Zaten hastayı da en çok rahatsız eden yüz bölgesi olduğundan, tedaviyle sevindirici sonuçlar alınmaktadır.

Vitiligo klinik özelliklerine göre sınıflandırılmaktadır:

 

Lokalize vitiligo:

Fokal: bir veya daha fazla yama, segmental değil

Segmental: bir veya daha fazla patch, dermatomla bir pattern mevcut

Generalize vitiligo:

Akrofasiyal: yüz ve elleri tutan multipl lezyon

Genel: irregüler ancak yaygın dağılımlı patchler

Üniversal vitiligo:

Hemen hemen tüm vucut depigmentedir. Sıklıkla patchler halinde normal deri gözlenir.

Mikst vitiligo:

İki veya daha fazla paternin kombinasyonudur.

Formül I ;

Rp.

P.A.B.A                      100  mg

Mesoinosita                 25 mg

Pantotenato calcio        1 mg

90 numara capsül. Dozaj günde üç kapsül alınmalıdır. Bu tedaviye destek olarak günlük 1 g vitamin C alınması tavsiye edilir.

Formülde yer alan maddeler;  

PABA- Aminobenzoik Asit- P-Aminobenzoik asit- Paraaminobenzoat- Acidum para-aminobenzoicum

Para-aminobenzoik asit beyaz veya açık sarı renkte, kokusuz ya da çok hafif kokulu kristaller veya kristalize toz halinde bulunur. Rengi hava ve ışık etkisiyle yavaş yavaş kararır. Su,eter ve kloroformda az çözünür; alkolde serbestçe çözünür; alkali hidroksit ve karbonatlarının çözeltilerinde çözünür. Vitamin B gurubuna dahil olduğu kabul edilir. Farelerin büyümesi, laktasyonu ve kıllarının rengi ile alakalıdır.Para-amino benzoikasit (PABA) güneş ışınlarına karşı koruyucu etki (fotoproteksiyon) gösteren bir kimyasal maddedir. Güneşten koruyucu ajanlar güneş yanıklarını önlemelerinin yanında, aktinik veya solar keratozlara ve cilt kanserlerine, cildin erken yaşlanmasına ve ultraviyole (UV) ışınlarına karşı fotosensitivite reaksiyonlarına karşı korunmada da önemli rol oynarlar. PABA sadece padimat O veya oksibenzon gibi diğer güneşten koruyucu ajanlarla kombine halde kullanılır. Para-aminobenzoik asid (PABA) oral ve topikal olarak uygulanır. Topikal olarak uygulandığında deriden absorbsiyonu formülasyonda kullanılan çözgene bağlı olarak değişir. Alkol özelliği taşıyan çözgenler güneşe karşı koruyucu kimyasal ajanların epidermisten en fazla ve en derine penetre olmasını sağlarlar. PABA deriye uygulamasını takiben stratum corneum tabakasına geçer. Bu tabakada doruk konsantrasyona ulaşması yaklaşık 2 saat sürer. Derinin daha derin tabakalarına anlamlı düzeyde penetre olmaz. Sistemik olarak absorbe olmaz.

PABA oral yoldan alındığında gastrointestinal kanaldan absorbe olur. Karaciğerde metabolize edilerek idrarla değişmemiş olarak ve metabolitleri halinde atılır. Atopik egzama, vitiligo ve sklerodermada kullanılmaktadır. Alkali çözeltileri içinde çözünür bu nedenle oral sodyum bikarbonat ile birlikte alınması tavsiye edilir. Mide bulantısı, kusma, döküntüler, vb yan etkilere sebep olabilirler. Yüksek dozlarda çok zehirlidir. Sülfonamid ile birlikte kullanılmaması önerilir. Aralarında antagonizma vardır. Üriner retansiyona neden olmaktadır.

Mesoinosita- İnozitol- Mezo-inozitol- Inositol- Myo-inositolum-  Inositolum- Inositolum

İnozitol hemen hemen bütün canlılarda bulunan bir glikoz izomeridir. Hayvani gıdalarda, nebatlarda, özellikle hububat ve tohumlarda bulunur. Geleneksel olarak bir B vitamin i olarak kabul edilirse de vitamin olarak kesin statüsü belli değildir. İnsanda eksiklik sendromu tanımlanamamıştır. Bitkilerde bir hegzafosfat olan fitik asit şeklinde bulunur. Sebzelerde ve etlerde diğer formlarda da bulunur. Günlük diyetle alınan ortalama inozitol miktarı yaklaşık 1 g'dır. Farelerde ve mayalarda büyüme için gerekli olduğu gösterilmiştir. Diyette bulunmaması farelerde alopesi ve dermatite ve sıçanlarda göz rahatsızlıklarına yol açar. Lipid metabolizmasında fizyolojik rol oynar. Yağ transport ve metabo- lizması ile ilgili bozukluklardaki etkinliği araştırılmış, fakat etkili olduğu yönünde yeterli veri elde edilememiştir. Depresyon, anksiyete, solunum sıkıntısı sendromu ve peramatüre retinopatisindeki etkinliği araştırılmıştır. Çoğu vitamin preparatlarının bileşimine girer ve çok sayıda hastalıkta kullanımı teşvik edilen bir ilaçtır. İnsanlardaki rolü bilinmemektedir. E vitamini ile birlikte progressif adele distrofilerinde kullanılmıştır.

Pantotenato calcio- Kalsiyum pantotenat- Calcii pantothenas- Calcium pantothenicum

Pantotenik asit beta-alanin ve pantoik asidin amid bağı ile birleşmesinden oluşur. Kalsiyum pantoten beyaz, kokusuz, hafif higroskopik bir tozdur. İngiliz Farmakopesi (BP)'ye göre çözünürlükleri: Suda serbestçe çözünür; alkolde hafifçe çözünür; pratik olarak eterde çözünmez. Amerikan Farmakopesi (USP)'ye göre suda 1:3 oranında çözünür; gliserolde çözünür; pratik olarak alkol, kloroform ve eterde çözünmez. %5'lik çözeltisinin pH'sı 6.8-8.0 arasındadır. USP rasemik kalsiyum pantotenat'ın fizyolojik aktivitesinin kalsiyum pantotenat'ın yaklaşık yarısı düzeyinde olduğunu belirtir.

Geleneksel olarak bir B vitamini olarak kabul edilir. Karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasında temel önemi olan koenzim A'nın bir bileşenidir. Besinlerde bol miktarda bulunması nedeniyle insanda pantotenik asit eksikliği söz konusu değildir. En fazla bulunduğu besinler hububat türleri ve baklagillerdir. Yumurta, süt, meyva ve sebzelerde de bol miktarda bulunur. Bu nedenle önemli metabolik işlevlerine rağmen insanda eksikliğine bağlı patolojik bir bozukluk gösterilememiştir. Yine aynı nedenle günlük gereksinimi de belirlenememiştir. Ancak gerekliliği kanıtlanamadığı halde, diğer B grubu vitaminlerle birlikte bazı mültivitamin preparatlarına katılır. Bu amaçla daha çok D-pantotenik a sit veya rasemik şeklinin kalsiyum veya sodyum tuzları kullanılır. Bazan dekstro-pantotenik asit'in alkol formu olan dekspanthenol de kullanılır. Bu son madde karaciğerde D-pantotenik aside dönüşür. Mukozaların ülser ve iltihap durumlarında kullanılmak üzere çıkarılmış pastil ve çözeltileri mevcuttur. Pantotenik asit önemli koenzimlerden biri olan koenzim A (CoA)'nın bileşimine girer. Pantotenik asit ağız yoluyla alındığında gastrointestinal kanaldan hızla absorbe olur. Vücutta dokulara geniş ölçüde dağılır ve anne sütüne geçer.

Formül II

Rp.

Fenilalamina                 50 mg

P.A.B.A                           50 mg

Pantotenato calcico    50 mg

Mesoinosita                  25 mg

Biotina                            1 mg

100 numara capsül. Dozaj günde üç kapsül alınmalıdır. Bu tedaviye destek olarak günlük 1 g vitamin C alınması tavsiye edilir.

Formülde yer alan maddeler;

Fenilalamina- Beta-Fenil-alfa-alanin- Phenylalaninum- Phenylalanine- L-Phenylalanine

Fenilalanin aromatik yapılı esansiyel bir amino asittir. Proteinlerde yaygın olarak bulunur. Parenteral amino asit çözeltileri azot kaybının önlenmesi için veya oral yolla,  gastrik veya duodenal tüple ya da ostomi ile yeterli beslenmenin olanaksız kaldığı durumlarda negatif azot dengesinin tedavisi için kullanılırlar. Fenilalanin de parenteral amino asit çözeltilerinin amino asit bileşenlerinden birini oluşturur. Beslenme desteği olarak da kullanılır. Fenilalanin beyaz kokusuz kristaller veya pullar ya da kristalize toz halinde bulunur. Suda az çözünür; alkol, metil alkol ve seyreltik alkali hidroksitleri veya seyreltik mineral asit çözeltilerinde çok hafif çözünür; pratik olarak eterde çözünmez. %1'lik sulu çözeltisinin pH'sı 5.4-6.0 arasındadır

Biotina- Biotine- H vitamini- Koenzim R-  Vitamin B7- Vitamine H- Vitamin Bw

Biotin beyaz kristal yapıda bir tozdur. Su ve alkolde çok az çözünür; pratik olarak diğer organik çözgenlerde çözünmez. Karaciğerde bulunur. Sentez yolu ile elde edilmiştir. Biotin geleneksel olarak B vitamini grubuna dahil bir madde olarak kabul edilir. Yağ metabolizması ile diğer karboksilasyon reaksiyonları için gerekli olan esansiyel koenzimlerden biridir. Biotin eksikliğinde idrarda organik asit atılımı görülür; deri ve saçlarda olumsuz bazı değişiklikler ortaya çıkar. İnsanlar için gerekli miktar bilinmemektedir. Besinlerde bol miktarda bulunan bir vitamin olduğu için insanda biotin eksikliği mümkün görülmemektedir. Yumurta sarısı ve sakatat en zengin biotin kaynaklarıdır. Buna rağmen uzun süreli parenteral beslenme ve mültipl karboksilaz yetmezliği biotin eksikliğine neden olabilir. Eksikliğinde seboreik dermatoz görülür. Biotin çiğ yumurta akında bulunan avidin adlı glikoprotein ile birleşerek inaktif bir bileşik meydana getirir. Günlük olarak 10 ile 200 mg biotin alınmasının organizmanın gereksiniminin karşılanması bakımından yeterli ve güvenli olduğu kabul edilmektedir. Oral yoldan verilen biotin gastrointestinal kanaldan hızla absorbe olur ve idrarda esas olarak değişmemiş olarak bulunur. Küçük bir bölümü bis-norbiotin ve biotin sülfoksid metabolitleri halinde yine idrarla atılır. Memeliler biotin'in halka sistemini parçalayamazlar. Fazla zehirli değildir. Kandaki seviyesi 100 ml’de 60-80 mg’ı geçerse lökopeni, karın ağrısı ve hezeyan görülebilir.

İyi bir hafta dileğiyle…

Kaynaklar

La Formulacion Magistral en la Oficina de Farmacia 2.aparte valencia, 1985

 

Tel: (332) 3520657

Fax: (332) 3512816

a.pekcan@eczacininsesi.com

http://www.majistralformul.com/



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat