Değerli Meslektaşlarım bu hafta; Molluskum kontagisum virüslerinin neden olduğu, derinin üst tabakasının kanser dışı bir gelişimi olarak tanımlanan, siğile benzer, fakat farklı bir virüs tarafından oluşan bir deri rahatsızlığını inceleyeceğiz. Bu virusün 3 tipi mevcuttur: MCV I, MCV II, ve MCVIII. MCV I en çok rastlanan tipidir.
Molluskum Kontagiosum ismi virüsün deri teması ile kolayca dağılabildiğini gösteren bir tanımlamadır. En çok çocuklarda görülür, ancak her yaşta görülmesi mümkün olan bir hastalıktır. Cilt teması ile küçük yaralanmalardan veya indirekt olarak bulaşabilir. Gençlerde genellikle cinsel yolla bulaşır. Bu virüs derideki küçük bir sıyrıktan veya kıl diplerinden deriye girer ve molluskumları oluşturur. Hastalık herhangi bir iç organı etkilemez. Moluskum genellikle deri renginde ve pembe renkli kubbe şeklinde gelişimler oluşturur. Yüzeyi hafif parlak olup merkezinde hafif bir çöküklük mevcuttur. Siğile benzer küçük kabartıların görünüşleri çok tipiktir. Kolay infekte olur, bilinçsiz sıkmaya/patlatmaya çalışmakla etrafına bulaşabilir. Molluskumlar deri teması ile bulaştıklarından, genellikle derinin birbirine sürtündüğü koltuk altları ve kasıklarda görülür. Kişiden kişiye yakın temasla bulaşır. Daha nadiren havlu, bornoz gibi ortak kullanılabilecek giysiler veya havuz, küvet, solarium, tuvalet gibi ortak kullanılan mekanlar vasıtası ile de bulaşma olabilir. Çocuklara daha kolay bulaşır. Bunun nedeni viruse karşı bağışıklık mekanizmasının daha az gelişmiş olmasıdır. Gene bağışık sistemi zayıf kişilerde (organ nakli, kemoterapi, HIV pozitif, anemi vs) daha kolay bulaşır. Kişinin kendi kendine bulaştırması da (otoinokülasyon) mümkündür. Bu nedenle lezyonu olan kişilerin banyo ve tuvalet kullanımı sonrasında ellerini iyice yıkamaları çok önemlidir.
Lezyonlar enfekte (bakteriel, sekonder enfeksiyon) değilse ağrılı değildir. Bazen hafif kaşıntı olabilir. Deri içine doğru patlarsa kistleşebilir. Molluskum göğüs, karın, kol, kalça ve kasık bölgesinde gruplar halinde görülür. Bazen yüzde ve göz kapaklarında da görülebilir. Derinin sadece yüzeyel tabakalarında yerleşir. Enfeksiyonun bulaşmasından yaklaşık 1-3 ay sonra kabartılar oluşur.
Molluskumlar sıklıkla kırmızı olabilir. Bu durum molluskumlar kendiliğinden yok olmaya eğilim gösterdiklerinde olur. Bağışıklık sisteminde bozukluk bulunan hastalarda molluskumlar büyük boyutta olabilir ve yüzü tutabilir. Lezyonlar, çoğu zaman 6 ay - 2 yıllık içerisinde kendiliğinden iyileşir. Ancak bağışıklık sistemi zayıf olanlarda daha uzun sürebilir veya yaygınlaşabilir. Ayrıca lezyonu uzun süre kişilerin taşıması bulaştırıcılık süresini de uzatacağından aktif tedavi tavsiye olunur.
Bu nedenle:
Hastanın bağışıklık sistemi incelenmeli, sorun varsa düzeltilmelidir. Beslenme, istirahat durumu düzenlenmeli ve anemi, bağışıklık sistemini etkileyen diğer hastalıklar taranmalıdır.
Bakteriel infeksiyon varsa antibiyotik verilebilir.
Kistleşme varsa lezyon, total olarak çıkarılır veya koterize edilir.
Mevcut lezyonlar tahrip edilir. Bunun için küretle kazıma, krioterapi (sıvı nitrojen ile dondurulma), elektrik akımı (koterizasyon) veya asitli solusyon kullanılır.
İmiquimad %5 krem sürülebilir
Tedaviye dirençli vakalarda antiviral ilaçlar (ritonavir, cidofovir) veya interferon yararlı olabilir.
Hastalığın bulaşıcı olduğu unutulmamalıdır.
Rp.
Potasyum hidroksit 10 g
Distile su ad 100 g
Formülde yer alan maddeler;
Kalii hydroxidum- Potassium hydroxide- Kalium hydroxydatum- KOH;
Potasyum hidroksit ya da potasyum hidrat akkor derecede uçucu olan, 360 °C'de eriyen, suda ısı açığa çıkararak çözünen, beyaz renkte katı bir maddedir. Alkalik bir baz olan potasyum hidroksidin geniş bir kullanım alanı vardır. Endüstride arap sabunu üretiminde, pillerde elektrolit olarak ve gübre yapımında kullanılır. Ayrıca veteriner hekimliğinde bazı hayvan ilaçlarının yapımında kullanılmaktadır. Potasyum hidroksit CO2 tutucudur bu yüzden bitkisel deneylerde yararlanılmaktadır. KOH yutulması halinde zararlıdır. Kazara yutulması halinde hastalara bol su içirmelidir. Şiddetli yanmalara neden olur. Gözle teması halinde bol su ile göz kapağını en az on dakika yıkamak gerekir ve daha sonra mutlaka bir göz hekimine başvurulmalıdır. Cilt ile temas ederse bol su ile yıkamak gerekir. Polietilen glikol ile cilt silinmelidir. Fiziksel görünüşü, katı formda olup, renksiz, kokusuzdur. Yoğunluk :~ 2.04 g/cm3 (20 0C’de), Çözünürlük : ~1130 g/Lt (20 0C de) . Erime Noktası :360 0C pH : ~14 (56 g/LtH2O) (200C de). Kaçınılması gereken materyaller: Metaller, hafif metaller ile şiddetli reaksiyonlar olabilir. Hidrojen ile patlama riski sözkonusudur.
Formülün uygulanması ve dikkat edilecek hususlar;
Formül uygulaması; her gün kızarıklık, tahriş veya enflamasyon görülene kadar tekrarlanır. Aynı lezyon üzerine 10 günden fazla uygulama yapılmaz. Moluskum papülleri tedaviyi sonlandırdıktan sonra ortalama 2-5 hafta içinde ortadan kaybolacaktır. Uygulama sadece yetişkinler tarafından yapılabilir. Molluscum contaginasum lokal tedavisinde %10 KOH uygulaması, yetişkin ve 2 yaş üzeri çocukların kullanımı içindir. Günde 1 kez aplikatör ile uygulanır. En çok rastlanan yan etki; hastaların %24’ünde lezyonlar etrafında hafif iritasyon (n=108). görülmüştür.
Doktor aksini söylemedikçe iki yaşın altındaki çocuklar üzerinde kullanılmaz.
Ayrıca kullanılmaması gereken durumları özetleyecek olur isek;
• Mukoz membranlar veya gözlerin çevresi gibi derinin ince veya hassas olduğu bölgelere uygulanmaz. Bu madde hiçbir şartla göze temas etmemelidir.
• Yutulmaz. Yüzde kullanılması tavsiye edilmez.
• Başka bir etkenle enfekte olmuş Molluscum contagiosum vakalarında kullanılmaz.
• Tahriş veya enfekte olmuş ya da kızarıklık veya yanma belirtisi gösteren deride kullanılmaz.
• Cilt bütünlüğünüzde normalden farklı bir durum varsa ürünü kullanılmaz.
• Diyabet hastalarında, etkilenen bölge yeterince hızlı veya tamamen iyileşmeyeceği için kullanıma uygun değildir.
• Emzirme sırasında, vücudun bebekle temas eden bölgelerinde kullanılmaz.
• KOH alerjisi var ise kullanılmaz.
Bu tedavi; geçici olarak kaşıntı, tahriş veya yanma hissi yaratabilir. Tedavi edilen Molluscum contagiosum kaybolduktan sonra hiperpigmentasyon veya hipopigmentasyon oluşabilir, ancak bu durum zamanla kaybolacaktır. Lezyon tabanında kızarıklık meydana geldiği anda tedavi sonlandırılır ve lezyonlar yavaş yavaş kendiliğinden yok olmaya başlar.
Formül; 1-2 dakika kuruması beklendikten sonra ıslatılmış pamuklu bir ped ile uygulama yapılmış lezyon üzerinden temizlenmelidir. Silinmez ise kalan potasyum hidroksit papül üzerinde daha çok tahriş oluşturabilir. Bu işlemden sonra duş alınabilir. İstenmeyen kazalar sonucu göz veya mukozal alanlara bulaşma riskine karşı yüzde kullanım tavsiye edilmemektedir.
Formülün hasar görmüş ciltlerde kullanımı tavsiye edilmemektedir. Eğer deride egzama var ise ve orta seviyedeyse formül uygulanabilir; ancak uygulama sırasında maksimum oranda hassasiyet gösterilmelidir. Egzama şiddetliyse, öncelikle egzamayı tedavi etmek tavsiye edilmektedir.
İyi bir hafta dileğiyle…
Tel: (332) 3520657
Fax: (332) 3512816
a.pekcan@eczacininsesi.com
http://www.majistralformul.com/