'Kelimelerin elinden tutan' şair Turgut Uyar gideli 31 yıl oldu..
 
Cemal Süreya, Ece Ayhan gibi isimlerin yer aldığı İkinci Yeni şiir akımının "üç atlısı"ndan biri olan şair Turgut Uyar'ı 31. ölüm yıldönümünde anılıyor.
 
İkinci yeni şairlerin en en önemlilerden Turgut Uyar, 4 Ağustos 1927 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Ahmet Turgut Uyar, altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak doğdu, babası Hayri Bey, bir subaydı. Turgut Uyar, Bursa Işıklar Askeri Lisesi ve sonra da Askeri Memurlar Okulu’nu bitirdi. Ardından askeri memur olarak çeşitli illerde askeri memurluk yaptı. Askeri memurluktan istifa eden Uyar, 1967 yılında kadar SEKA’da çalıştı ve buradan emekli oldu. Şair bu emekliliği itibariyle Ankara’dan İstanbul’a giderek oraya yerleşti.
 
Turgut Uyar, İstanbul yaşamı öncesinde, henüz öğrencilik yıllarında ilk evliliğini yaptı. Bu evlilikten üç çocuğu oldu. İkinci evliliğini öykü yazarı Tomris Uyar'la yaptı. Siroz hastalığına yakalanan Turgut Uyar, 22 Ağustos 1985'te yaşama veda etti.
 
  
 
Yazın hayatı ve şiir özellikleri
 
Şair, ilk olarak “Yâd” adlı şiirini, o zamanların en önemli dergilerinden biri olan ve birçok şairin adını duyurduğu “Yedigün” dergisinde yayımladı. 1948 yılında ise Uyar edebiyatımızın en sağlam kalemlerinden biri olan Nurullah Ataç’ın ısrar ve çabaları ile “Kaynak” adlı derginin açtığı yarışmaya katıldı ve “Arz-ı Hal” şiiri yarışmayı kazandı.
 
 
 
Kendi şiirini kendi çabaları ile oluşturan Turgut Uyar’ın şiirlerinde Nazım Hikmet, Cahit Külebi’, Lorca, Ahmet Haşim’i ve Orhan Veli’'nin izlerini bulunur. Orhan Veli’nin şiiri ile Garip akımının bazı özelliklerini gösteren Turgut Uyar, zamanla II. Yeni hareketi içine girmişti. Ancak içine girdiği bu hareketin şiirleri gibi tamamen kapalı bir anlatımı Turgut Uyar, çoğu zaman tercih etmemiştir.
 
 
 
Eserleri
 
- Arz-ı Hal
 
- Türkiyem
 
- Dünyanın En Güzel Arabistanı
 
- Tütünler Islak
 
- Her Pazartesi
 
- Divan
 
- Toplandılar
 
- Kayayı Delen İncir
 
•- Dün Yok Mu
 
Bu şiir kitaplarının yanı sıra Turgut Uyar’ın Tanzimat Dönemi edebiyatından Cumhuriyet Dönemine kadar olan şairlere yer verdiği “Bir Şiirden” adında bir inceleme eseri bulunmaktadır. Turgut Uyar, bu kitapta edebiyatımızın yirmi bir şairini, birer şiirleri ile değerlendirerek bir inceleme yapıt ortaya çıkarmıştır. Bunun yanı sıra şairin, eşi Tomris Uyar ile birlikte aktardığı “Evrenin Yapısı” adında çeviri bir kitabı bulunmaktadır.
 
Geyikli Gece
 
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
 
Herşey naylondandı o kadar
 
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı
 
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
 
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
 
 
 
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
 
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
 
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
 
Hepimizi vakitten kurtaracak
 
  
 
Bir yandan toprağı sürdük
 
Bir yandan kaybolduk
 
Gladyatörlerden ve dişlilerden
 
Ve büyük şehirlerden
 
Gizleyerek yahut dövüşerek
 
Geyikli geceyi kurtardık
 
  
 
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
 
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
 
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
 
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
 
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
 
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
 
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
 
 
 
'Geyikli gecenin arkası ağaç
 
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
 
Çatal boynuzlarında soğuk ay ışığı'
 
İster istemez aşkları hatırlatır
 
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
 
Şimdi de var biliyorum
 
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
 
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli...
 
  
 
Hiçbir şey umurumda değil diyorum
 
Aşktan ve umuttan başka
 
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
 
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.
 
 
 
Biliyorum gemiler götüremez
 
Neonlar teoriler ışıtamaz yanını yöresini
 
Örneğin manastırda oturur içerdik iki kişi
 
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
 
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
 
Koltuk altlarımız gitgide tatlı gelirdi
 
Geyikli gecenin karanlığında..
 
  
 
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
 
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
 
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
 
Salt yadsımak için sevmiyorduk
 
Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
 
Ne iyiydik ne kötüydük
 
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
 
Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı...
 
 
 
Ama ne varsa geyikli gecede idi
 
Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
 
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
 
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
 
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
 
 
 
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
 
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
 
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
 
Yahut bir adam bıçaklasak
 
Yahut sokaklara tükürsek
 
Ama en iyisi çeker giderdik
 
Gider geyikli gecede uyurduk
 
 
 
'Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
 
İmdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
 
Sultan hançerleri gibi ay ışığında
 
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
 
Öbür yanında ben
 
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
 
Domino taşları ve soğuk ikindiler
 
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
 
Gölgemiz tortop ayak ucumuzda
 
Sevinsek de sonunu biliyoruz
 
Borçları kefilleri bonoları unutuyorum
 
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
 
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
 
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
 
İyice kurulamıyorum saçlarını
 
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
 
'Halbuki geyikli gece ormanda
 
Keskin mavi ve hışırtılı
 
Geyikli geceye geçiyorum'
 
  
 
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
 
Turgut Uyar
 
cumhuriyet.com.tr
 
 
 
 
 


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat