OPERADAKİ DEVRİMCİ: GEORGES BIZET

Ve...

CARMEN

Prosper Merimee ve Carmen’in gerçek öyküsü;

Merimee 1830 yılında Endülüs’e yaptığı bir yolculuk sırasında daha sonra üzerine bu romanı yazacağı bir anekdot dinler. Kıskanç aşığı tarafından öldürülen bir çingene dilberinin öyküsüdür bu. Yaklaşık 15 yıl boyunca kafasında dolaştırdığı bu hikaye bu arabesk şehre yaptığı sonraki gezilerinde edindiği izlenimler, kendi duygusal deneyimleri, İspanya ve çingeneler üzerine yaptığı okumalarla iyice olgunlaşır ve 1845 yılında bir roman olarak yayınlanır. Merimee’nin romanı büyük bir tutkuyla aşık olduğu çingene kadını Carmen uğruna önce birliğini terk edip suç dünyasına karışan, sonra da katil olacak kadar kontrolden çıkan bir İspanyol askerini, Jose Navarro’yu anlatır. Carmen’i kendisini aldattığı için öldüren Jose, idamını beklerken roman anlatıcısına hikayesini anlatır. Merimee’nin Carmen’i "Femme Fatal" (ölümcül kadın) tipinin görkemli bir edebi reenkamasyonu gibidir, etrafı bir gizem, sihir ve yalan çemberiyle kuşatılmış olan bu kadın, ölümcül büyüsünü zayıf ve korunmasızlar üzerinde kullanmaktan çekinmez. Amaçlarına ulaşabilmek için cinselliği de dahil olmak üzere her yol mübahtır onun için. Merimee Carmen’i kısa boylu, zayıf, genç ve hoş bir kadın olarak betimler. Çok süslüdür ve parfüm alacak parası olmadığından giysileri baştan aşağı çiçeklerle bezelidir. Aslında dostlarına kazık atmaz, ama özgün olmak ister ve bu yüzden de Jose’nin bencil ve sahiplik talep eden aşkına karşı hoşgörüsüzdür. Her şeyden önce kendi özgürlüğüne aşık olan bu kadın, hiçbir erkeğin uzun süre efendilik taslamasına izin vermez. Ölümü neredeyse akıl dışı bir cesaretle karşılar, kader karşısındaki tevekkülü, öyküsüne trajik bir boyut kazandırır. Romanın ilk bölümü, güney İspanya’yı gezen yarı kurgusal bir arkelogun ağzından anlatılırken, üçüncü bölümü Jose Navarro’dan dinleriz. Romanın son bölümü 1847’de eklenmiş, Merimee’nini kendi ağzından nakledilen bu bölüm yazarın yayıncısına bir notu olarak yazılmıştır. Hikayeye yeni bir şey katmamış olan bu bölüm, romanın tepki çeken kimi bölümlerini savunmak ve Çingeneler hakkında daha fazla bilgi vermek için yazılmış gibidir.

Perde I : AŞK İSYANKAR BİR YIRTICI KUŞTUR.

Operanın ilk perdesi Sevilla’da bir meydanda açılır. Bir sigara fabrikası ve bir askeri karakolun karşı karşıya bulunduğu bu meydana çekingen tavırlarıyla Micaela girer. Askerlere Don Jose isimli bir askeri sorar: Çavuş Morales’ten Jose’nin orada olmadığını ama isterse orada birlikte bekleyebilecekleri yanıtını alan Micaela ürkerek kaçar. Bu giriş sahnesi opera geleneklerine uygun olarak aynı müzikle başlar ve biter: sürekli sesin dominant öğe olduğu pitoresk bir korodur bu. Bizet’in arada kullandığı çeşitli melodiler Micaela’nın çıkıp Don Jose’nin girmesi arasındaki boşluğu ustaca doldurur. Bir solo keman ve solo çellonun kanon yaparak fon oluşturduğu bu sahnede Morales, Jose’ye onu bir kadının aradığını haber verir. Jose, teğmen Zuniga’yla sohbet ederken fabrika sireni çalar ve meydana çıkan kalabalık bir kızı seyretmek üzere toplanır: sakin ama baştan çıkarıcı kızlar korosu eşliğinde sahneye giren Carmen’e bir tek Don Jose ilgisizdir. Müzik, prelüdün sonunda sunulmuş olan kader temasına doğru dönerken Carmen ünlü Habanera’sının ilk kuplelerini söylemeye başlar. L’amour est un oiseau rebelle: Aşk isyankar bir yırtıcı kuştur. Carmen ara verip, ısrarlı ilgisizliğini sürdüren Don Jose’ye yaklaşırken fondaki kader teması güçlü bir biçimde yükselir. Carmen, elindeki çiçeği Don Jose’nin ayaklarına atar. Kızlar fabrikaya döner, kalabalık dağılır. Meydanda tek başına kalan Don Jose, çiçeği alır ama Micaela’nın geldiğini görür görmez gizler. Bu ikisinin diüetini dinlerken, fabrika karışır. Carmen bir başka kadınla kapışmıştır. Don Jose, Zuniga’nın talimatıyla Carmen’i tutuklar. Ama ayaklarına attığı çiçeği gizlice aldığını gayet iyi bilen Carmen’in Don Jose’yi ayartması zor olmayacaktır: "İstediklerimi yapacaksın, çünkü bana aşıksın!". Hem müzik, hem de Carmen o kadar baştan çıkarıcıdır ki Don Jose, Carmen’in kaçmasına yardımcı olur.

Perde II : CARMEN’İN GÜNAHKAR BÜYÜSÜ

2.Perde Zuniga ve Morales’in de içlerinde olduğu bir kaç subayla birlikte Lilla Pastia’nın tavernasında eğlenen Carmen ve çingene kızların üzerine açılır. Kızlar dans ederken Carmen birden kalkar ve tambur eşliğinde şarkısına başlar. Diğer kızlarında katılmasıyla tavernada çılgınca bir cümbüş başlar. Taverna kapanmaktadır, subaylar kızları tiyatroya davet eder ama reddedilirler. Carmen, kaçmasına yardım eden Don Jose’nin rütbesinin sökülerek bir ay cezaevine atıldığını öğrenir. Don Jose bir gün önce cezaevinden çıkmıştır. Dışarıdan ünlü Toreador Escamillo’yu alkışlayan kalabalığın sesi gelir. Do Majör fanfare’lerin zafer ezgileri arasında Escamillo görünür ve hemen operanın en ünlü şarkılarından biri olan Toreador’un Türküsüne başlar: "Votre Toast, je peux vous la rendre!" Escamillo birden kendini Carmen’in yanında bulur ama Carmen ona karşı soğuktur. Askerler gider, Pastia’nın tavernasında kalan Carmen ve çingene kızlar iki kaçakçıdan yasa dışı bir iş teklifi alır. Ama Carmen aşık olduğunu söyleyerek bu işe girmek istemez. Kendisi yüzünden hapse düşen bir askeri beklemektedir. Tam o sırada Jose gelir.

Düete kastanyetlerini takan Carmen başlar. İşveli bir dans eşliğinde ateşli İspanyol ezgilerinden birini daha söyler. Aşkından kuşku duyan ve onu kıskandırmaya çalışan Carmen’e Don Jose’nin cevabı Çiçek şarkısıdır. Coşkulu, çok iyi yazılmış bir şarkıdır bu. Düet, alışılagelmiş kuralların dışına çıkarak, ikilinin aynı tutkuyu paylaştıkları bir tonda sona ereceği yerde, Carmen’in Jose’yi kendilerine katılarak aşkını ispat etmeye çağırmasıyla sürer. Jose bu yasa dışı teklifi önce reddeder. Ama odaya ansızın Zuniga’nın girmesiyle ortalık karışınca, Carmen’in büyüsüne kendini tümüyle kaptırmış olan Jose dönüşü olmayan bir yolda kendisini kaçakçılarla birlikte bulacaktır.

PerdeIII : FAL ASLA YALAN SÖYLEMEZ

Nefes kesici güzellikte bir flüt ve arp solosuna diğer nefesli ve yaylılarında katılımıyla başlayan 3. perde Sevilla yakınlarındaki dağlık bir bölgede geceye açılır. Carmen İspanya’sının ateş ve ihtiraslı havasından çok bir Yunan pastoralini çağrıştıran bu giriş müziğini aslında Bizet’in L’arlesienne için bestelediği iddia edildi. Bunu destekleyen bir kanıt olmamakla birlikte, bu parçanın piyeste ne aradığı merak konusu olmuştur.

Carmen ve Don Jose’nin de içlerinde olduğu kaçakçıları görürüz. Carmen’in Jose’ye olan aşkı solmuştur. Jose’yi ayrılmaya ikna etmeye çalışır. Açtığı falda bu ilişkiye son vermek zorunda oldukları ortaya çıkmıştır. Jose kendisine ihanet edecek olursa Carmen’i öldürmekle tehdit eder. Carmen’in de sonradan katıldığı kızlar trio’sunun hemen ardından, kader teması duyulur. Carmen derhal iskambil kağıtlarını toplar, falda kendi ölümünü görmüştür. Jose ise cantilena’sında kartların asla yalan söylemeyeceğini ileri sürer. 3. perde Jose ve Escamilo’nun birbirlerine meydan okuyan diüetiyle finale girer. Aşık olduğu Carmen’i bulmak için geldiğini söyleyen Escamilo ile Jose’nin ölümcül bir kavgaya dönüşen atışması, Carmen ve diğerlerinin ortaya çıkmasıyla sona erer. Onları boğa güreşine davet eden Escamilo Toredor Türküsü’nün 4 çello için yazılmış muhteşem bir versiyonunu söyleyerek sahneden çıkar. Micaela’nın Jose’yi eve dönmeye çağıran mükemmel şarkısı, Carmen’in aynı yöndeki ısrarıyla devam eder. Ancak kıskançlık krizlerine giren Jose’yi ikna etmek zordur. Hayatı pahasına Carmen’le kalacağını söyler. Yine de annesinin ölmek üzere olduğunu duyunca fikrini değiştirecektir. Uzaktan Escamillo’nun sesi duyulurken perde iner.

PerdeIV : KOMİK OPERADA TRAJİK SON

Manuel Garcia’nın derlediği bazı İspanyol ezgileri üzerine kurulu 4. Perde açılışı, canlı ve hareketli bir İspanyol dansı eşliğinde final sahnesinin tonlarını sergiler. Escamillo ve Carmen’in düetinden, çingene kızının bu kez Escamillo’ya aşık olduğunu öğreniriz. Artık polisçe aranan bir kaçak haline gelen Jose de kalabalığın içindedir. Carmen, Jose’yi soğuk karşılar; bir kez daha birlikte olmaları önerisini reddeder. Aralarındaki her şey bitmiştir ve Jose’nin tehditlerinden de hiç korkmamaktadır. Aynı anda arenadan zafer çığlıkları yükselir. İçeri girmek isterken yolu Jose tarafından kesilen Carmen’in gözlerinde hala en ufak bir korku belirtisi olmadığı gibi, Escamillo’ya olan aşkı da açık seçik belli olmaktadır. Kader teması bir kez daha tehditkar tonlarda duyulur. Carmen, Jose’nin taktığı yüzüğü çıkarır atar ve Jose’yi öfkeden çıldırtır. Jose bıçağını Carmen’e saplar, Carmen düşer, Toreador’un şarkısıyla sahne kararır. Sahne tekrar göründüğünde muzaffer Escamilllo kalabalığın arasından öne çıkar. Jose, Carmen’in cesedi başında, teslim olmayı beklemektedir.

 

Brahms ve Wagner hayranlıklarını ifade ederken Nietzsche ünlü iddiasını ileri sürecek ve Bizet operasını Wagner’ci nevrozun mükemmel bir panzehiri olarak niteleyecekti.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat