Modern sanat akımlarının ortaya çıkışı bütün sanat alanlarını çeşitli şekillerde etkiledi. Özellikle, 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan yenilikler ile sanata kişisel bakış açısı dahil edildi. Bu kişisel bakış açısının sanat eserlerine yansıtılması, gelenekselleşmiş yaklaşımlara tepki niteliğindeydi. Sanat alanındaki yeniliklere öncülük eden akımların başında ise empresyonizm, diğer adıyla izlenimcilik, akımı gelmekte. Empresyonizm akımı, daha sonra ortaya çıkacak olan sanat akımlarını direkt olarak etkileyerek bu akımların ortaya çıkışına öncülük etti.
Başlıca Sanatçılarını Edgar Degas, Edouard Manet, Claude Monet, Alfred Sisley, Pierre-Auguste Renoir gibi sanatçılar oluşturan empresyonizm, sanat akademilerindeki gelenekselleşmiş algıları reddeden bir grup Fransız sanatçı tarafından 19. yüzyıl sonlarında ortaya çıktı. Bu sanatçılar, dünyanın nesnel olarak tasvir edilmesi yerine, öznelliğin esas alınmasını amaçlayan ve eserlerini keskin ama samimi serbest fırça darbeleriyle biçimlendiren bir gruptu. Fırça darbelerindeki amaç hiçbir zaman gerçekleri yansıtmak olmadı. Gerçeklerin kişilere göre değiştiği ve kişilere göre anlam kazandığı ilkesini benimsediler.
Empresyonizm kelimesi ilk olarak gazeteci Louis Leroy tarafından, 1874 yılında gerçekleştirmiş olduğu bir sergi ziyareti sırasında Claude Monet'in Sunrise (1873) çalışmasının başlığına ithafen ortaya atıldı. Aralarında Paul Cezanne, Edgar Degas, Camille Pissarro, Pierre-Auguste Renoir ve Alfred Sisley’nin de eserlerinin bulunduğu sergideki asıl mesele, kendiliğindenlik duygusunu öne çıkarmaktı.
Bu sanatçılar, manzara resimlerini açık havada boyayarak duyusal algılarıyla şekillendirdi. Formların hareket halindeki bulanık görüntüsünü yakalayıp bu anı resimlerine yansıtarak anlık çekilen fotoğraf algısını oluşturmayı denediler; anlık görüntüleri yakalayabilmek amacıyla, ışık oyununu temsil etmeye çalıştılar. Aslında empresiyonizmde ışığın bir nevi ana karakter olduğu söylenebilir.
Tüm bu teknikler, yalnızca Klasik ve Rönesans tarzında gelenekselleşmiş sanat eserlerini tercih eden Akademi ile uyuşmazlık içerisindeydi. Empresyonistlerin tercih ettikleri çalışma konuları ve yaklaşımları, Akademi tarafından öngörülenden farklıydı.
Empresyonizm, Walter Sickert, James Abbott McNeill Whistler, Mary Cassatt ve Winslow Homer gibi isimlerin eserleriyle Britanya ve Amerika’da yayılmaya devam etti. Ancak 1880’lerin başlarında, Fransız sanatçıların birbirlerinden bağımsız olarak çalışmaları ve çalışmalarını daha da çeşitlendirmeleri empresyonizme karşı tepkilere yol açtı.
Tüm bu tepkiler, yine de empresyonizmin sanat alanında yol açtığı yeniliklere engel olmaktan çok uzakta. Kurallara bağlı kalmadan oluşturulan bu sanat eserleri ile geçmişte ortaya çıkan eserler arasındaki farklılık kolayca ayırt edilebilir.
Oggito.com