Piyanist Davide Martello önceki gece ikinci kez Taksim Meydanı'nda, direnişe destek için piyanosunun başındaydı. Almanya'dan getirdiği piyanosunu perşembe akşamı 21.00'den cuma sabahı 11.00'e dek çalan Martello "Demokrasi ve özgürlük için çaldım" diyor.

Martello ilk konserini, Gezi direnişçileri için en gergin gece olan çarşamba gecesi verdi.

Piyanist Davide Martello, iki akşamdır Taksim’de polis eşliğinde konser veriyor. Perşembe akşamı 21.00’de Cumhuriyet Anıtı’nın yanında başladığı konseri cuma sabahı 11.00’de bitirdi. Polisler sabaha dek anıtın etrafında çember kurarak ellerinde kalkanlarıyla bekledi. Son derece alışılmadık bir konser deneyimiydi: Dinleyicilerin kafasında baretler, boyunlarında beyaz gaz maskeleri var. Başında ekoseli bir şapkayla çalan Martello’nun kuyruklu piyanosunun üzerinde de ne olur ne olmaz diye birkaç baret ve bir buket çiçek bırakılmış... Arada piyanoyu seyirciler ele geçirip ‘Onuncu Yıl Marşı’ çalıyor, konservatuar öğrencileri arya söylüyor, Mortello da seyircilerin arasında sırt üstü uzanıp dinleniyor...
Sabaha doğru yağmur yağarken göstericiler piyanonun üzerine kollarıyla branda gerdi, deliklere de şemsiyelerini, yağmurluklarını tuttular. Kahvaltı saati geldiğinde piyanonun üzerinde simit-peynirli bir tabak belirdi. Mortello, sabah 11 civarında izleyicilerle birlikte piyanoyu arabasının arkasındaki kasaya yükledi, ilk gece tanıştığı bir göstericinin evine dinlenmeye gitti.
 

Misafir olduğu evde Martello’yu koltuğa yığılmış buluyorum. Üzerinde hâlâ konserden kalma kırmızı pantolon, kırmızı milli takım forması ve ‘#direnAnkara’ rozeti var. Bir yandan pudraşekerini döke döke lokum yiyor, bir yandan Almanya’dan beraber geldiği bir arkadaşı eline, kollarına masaj yapıyor. Daha önce Lüksemburg’da sekiz saat çalmışlığı var ama ilk defa 14 saat çalmış... İstanbul’a geldiğinden beri üç saat uyumuş ama keyfi yerinde.
Takma adıyla ‘Klavierkunst’ (Piyano sanatı) Almanya’dan Volkswagen Vento’sunun arkasında getirdiği kuyruklu piyanosunu çarşamba gecesi Gezi Parkı’nın merdivenlerine yerleştirdi. İstanbul’a gelmeden önce televizyonda Taksim’deki gaz bombaları ve TOMA’ları izleyince korktuğunu anlatıyor, fakat şehre gelir gelmez otel bakmak yerine ani bir kararla meydana çıkmış. Arkadaşları, “Sadece ortama bakacağız diye bizi getirdi, sonra bir anda arabadan inip piyanosunu kurdu. Etrafımızda kısa sürede inanılmaz bir kalabalık oluştu” diyor. İlk gece piyanosunun yerini seyircilerin de talebi üzerine beş kez değiştirmiş.

Aslında yer değiştirmelere alışık. Arabasının arkasındaki kasanın üzerinde dünya haritası var, piyanosuyla gittiği şehirler kırmızıyla işaretlenmiş. 25 ülke gezmiş, “Almanya’daki evim bir otoparkın içine yığılmış eşyalardan ibaret, pek evde değilim. Dünyadaki bütün başkentlere gitmek istiyorum” diyor. Piyanoya yedi yaşında başlamış. Facebook’ta ilham kaynakları arasında Beatles, John Lennon, Sven Väth var... Geçimini Avrupa’da meydanlarda piyano çalarak, yedi albümünün CD’lerini satarak kazanıyor. 300 bestesi var, bir şarkıyı da İstanbul için bestelemiş. Klasik müziği ‘çok romantikse’ sevdiğini söylüyor, tarzını ‘yeni klasik’ olarak tanımlamış. Elektro, minimal müzik dinliyor ama konserler sırasında aniden ‘Hallelujah’ çaldığı da biliniyor.
Neden Taksim’de olduğunu, 14 saatlik konserden arda kalan enerjisiyle şöyle anlatıyor: “Politikacılar hep geriye gitmek istiyor, ileri değil... Ama onların da ilhama, sanata ihtiyacı var. Başbakanınızın 24 saat uyarısından endişelendiğim için Taksim’e geldim, parkı korumak için, demokrasi ve barış için çaldım. Hem halk hem de polis için çaldım çünkü hepimiz bir aileyiz. Göstericileri rahatlatmak, gerginliği azaltmak için çaldım. Barış, demokrasi ve özgürlük için çaldım. Kimse kuyruklu bir piyanoya zarar vermez diye düşündüm...”
Martello’yu Facebook ve Twitter’da Klavierkunst adı altında bulabilirsiniz...

 ELİF İNCE- elif.ince@radikal.com.tr 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat