Franz Kafka’nın defalarca kurtarılan mirası tam anlamıyla macera dolu bir yolculuk. Ntvmsnbc'den Fulya Canşen bugünkü yazısında Kafka'nın Mirası'nın maceralı hikayesini son gelişmelerle birlikte anlattı.
Franz Kafka’nın defalarca kurtarılan mirası tam anlamıyla macera dolu bir yolculuk. Aslında Kafka dostu ve meslektaşı Max Brod‘a, ölümünden sonra ardında bıraktığı dokümanların hiç okunmadan yakılmasını vasiyet etmişti. Brod, Kafka’nın bu dileğini yerine getirmeyi reddetmekle kalmadı yazarın ölümünden sonra kalan en küçük notu bile sakladı ve hatta hepsini tek elde toplamak için bir kampanya başlattı. Brod bu kararını kamuoyuna duyururken aslında dostu Kafka’nın da bunu istediğinden emin olduğunu ifade etti.
Kafka’nın odasında babasına yazdığı mektuplarla, günlüklerinin bir bölümünü, geç dönemde yazdığı hikayeleri ve 'Dönüşüm' adlı kitabının orijinalini bulan Brod, aile fertlerine ve dostlarına başvurarak, onların elinde olanları da kendisine göndermelerini istedi. Çünkü Kafka yaşadığı dönemde yazdıklarının önemli bir kısmını armağan etmişti.
Bir kısmı öldükten sonra tekrar yayınlandı
Kafka'nın Max Brod’a hediye ettiklerinin arasında bazı mektuplarının ve karalamalarının yanı sıra, 'Taşrada Düğün Hazırlıkları', 'Dava', 'Şato' adlı romanlarının taslakları bulunuyordu. Kafka sevgilisi Milena Jesenská’ya yazdığı mektuplarıyla birlikte, günlüklerinin büyük bir kısmını ve 'Amerika' adlı romanının müsveddesini hediye etmişti. Hayat arkadaşı, Dora Diamant’a düşen ise bir Taslak kitabı ve 'İnşaat' gibi anlatılarının bir bölümü oldu. Kafka yakın arkadaşı Robert Klopstock’a mektuplarının bazılarını, çizimlerini 'Josefine' romanının taslağını, kız kardeşi ile annesi ve nişanlısı Felice Bauer’a da mektuplarını bırakmıştı.
Bütün bunları bir araya getirmek isteyen Brod’un hedefi Kafka’nın eserlerini tekrar gözden geçirmek ve yeniden yayınlamaktı ki, 1925’ten 1927’ye kadar üç romanını Alman Die Schiemide Yayınevi, 1935-37 yılları arasında da hikayeleri ve günlüklerini Berlinli Yahudi bir koleksiyoncu olan Salman Schocken bastı.
Kafka’nın mirası İstanbul’dan geçti
Böylece Max Brod Kafka’nın mirasının önemli bir kısmını güvence altına almış oldu. Brod, Kafka’nın roman müsveddeleriyle mektuplarını ikinci kez, bu sefer Çekoslovakya’yı işgal eden Nazilerin elinden kurtarmak zorunda kaldı. Kafka’nın mirasını önce Amerika’ya götürmeye çalışan ama başaramayan Brod, 1939 yılında Prag’dan yola çıkarak, Balkan ülkeleri ve İstanbul üzerinden Filistin’e ulaştı. Brod, ''Kafka’nın bütün mirası bende'' dedi ama ailesine, özellikle babasına yazdığı mektuplar ve 'Dönüşüm' romanının taslağı Prag’da kalmıştı, dolayısıyla kurtulamadı. Brod, elindeki kanunen Kafka’nın mirası olarak tanınan eserlerin büyük bir kısmını Berlin’den Kudüs’e göçen koleksiyoncu Schocken’ın kütüphanesine, kendine ait olan kısmını da Tel Aviv’de bir kasaya yerleştirdi.
Son kavga Brod’un elinde kalanlarla ilgili
Kafka mirasının macera dolu yolculuğu Kudüs’te de sona ermedi. 1956 yılında İsrail’de Süveyş krizi çıkmıştı ve Brod ile Schocken Kafka’nın mirasını Schocken’ın İsviçre’deki bankasında güvence altına aldılar. Ancak ünlü yazarın mirası orada da çok uzun kalmadı. Kafka’nın yeğeni Marianne Steiner, 1961’de mirasın büyük bir kısmını geri almak isteyince Schocken, kamuoyuna mal olabilsin diye elindekileri Oxford Üniversitesi’nin kütüphanesine yolladı. Mirasın Max Brod’a ait olan kısmı ise Zürih’de kaldı. Son üç yıldır süren ve dünya kamuoyunu meşgul eden hukuk kavgası da işte Brod'un 1945 yılında özel sekreteri ve kız arkadaşı Ester Hoffe’ye bıraktığı mirasla ve Kafka’nın bu mirasa dahil olan belgeleriyle ilgili.
3,5 Milyon Marklık açık arttırma
Brod’un 1968 yılında ölümünden sonra kız arkadaşı Hoffe, Brod’un dolayısıyla Kafka’nın mirasını açık arttırmayla 3,5 Milyon Marka Almanya’daki Marbach Edebiyat Arşivi’ne satmaya kalkınca işler sarpa sardı. Çünkü sadece Kafka’nın Brod’a bıraktığı mirası değil, Brod’un 1901 yılından bu yana tuttuğu günlüklerinin de ünlü yazarın kişiliği ve sanatıyla ilgili bilinmeyenleri içerdiği tahmin ediliyor. Özellikle Dora Diamant’ın Brod’a Kafka hakkında yazdıkları merak ediliyor.
Yirmiye yakın küçük not defterinden ibaret olduğu sanılan bu mektuplara Berlin’de, 1936 yılında Gestapo el koymuştu. Brod’un söz konusu mirası içerisinde bulunan Kafka ile ilgili yazışmaları, iki dostun İsviçre ve İtalya gezilerine ilişkin notları ve birlikte yazdıkları 'Milyonlarca Plan' ve 'İsviçre’de ucuz seyahat' adlı gezi rehberi de edebiyat ve bilim dünyasının ilgisini çekiyor.
Mirasçılar temyize gidecek
En önemli sorun Max Brod’un bıraktığı vasiyetin yoruma açık olması. Brod vasiyetinde mirasını kız arkadaşı Ilse Ester Hoffe’ye bıraktığını, ancak ulusal ve kültürel bir değere sahip olanlardan devlet kuruluşlarının da yararlanabileceğini yazmıştı. İsrail Milli Kütüphanesi de buna dayanarak mahkemeye başvurdu ve kazandı. Hoffe temyize gitti, 2007’de ölünce, hukuk mücadelesini kızı devraldı. Son olarak Ramat Gan Aile Mahkemesi, yine Brod’un mirasının Milli Kütüphaneye kalmasına karar verdi. Bu kararla mahkeme sadece Kafka’nın mirasını Milli Kütüphaneye bırakmakla kalmadı, Hoffe’nin kızlarının bu eserleri Almanya’daki Marbach Edebiyat Arşivi’ne satmasını da engellemiş oldu. Ancak Eva Hoffe’nin avukatı kararı yeniden temyize götürmekte kararlı görünüyor. Öte yandan karar uygulanırsa Marbach Arşivi’de zararının tazmin edilmesini istiyor. Bu durumda açılan yeni dava ve Kafka’nın mirasının önemli bir kısmının kamuya mal olması yıllar sürebilir.
Yahudi ve Alman karşıtlığı ile tartışma
Kafka’nın mirasına yönelik bu dava kadar davanın hukukçular edebiyatçılar, gazeteciler, kütüphaneciler ve akademisyenler arasında başlattığı uluslararası tartışmanın niteliği de ilginç. Zaman zaman Yahudi karşıtı, zaman zaman da Alman karşıtı seslerin yükseldiği bu tartışmada kimine göre, Kafka’ya ait belgeler dünya mirasıyken, kimine göre Alman edebiyatının ayrılmaz bir parçası, kimine göre de Yahudilerin tarihini belgeliyor. İsrailliler sık sık 1924 yılında ölen Kafka’nın Yahudi olduğu için Naziler tarafından tehdit edildiğini öne sürüyorlar. Kafka’nın üç kardeşinin de toplama kampında öldüğü, eserlerinin 1933 yılında yakıldığı, müsveddelerinin ise 1939 yılında Max Brod tarafından Nazilerden kaçırıldığı biliniyor. Bu nedenleri gerekçe göstererek çok sayıda İsrailli edebiyat bilimcisi 2010 yılında “Max Brod’un arşivinin İsrail’de kalmasını istiyoruz” başlıklı bir imza kampanyası bile başlattı. İsrail Milli Kütüphanesi Müdürü, Kafka’nın İsrail’e göç etmek için İbranice öğrendiğini defalarca ifade etti.
İsrailliler belgeselle propaganda yapıyor
Hatta İsrailli yönetmen Sagi Bornstein, mahkemeyle ilgili “Kafka: Son Dava” adında bir belgesel film bile çekti. Geçen yılın Mayıs ayında Tel Aviv Film Festivali’nde gösterilen film, Ekim ayında Alman Fransız kültür televizyonu ARTE’de de yayınlandı. Farklı kişilerle yapılan röportajların yer almasına rağmen film, Kafka’nın mirasının, bu mirası Almanya’ya satarak milyonlar elde etmek isteyen Hoffe ailesi tarafından rehin alındığı mesajı veriyor. Filmde Kafka’nın Nazilerden nasıl kurtulduğu anlatıldığı gibi Hitler’in propaganda bakanı Göbbels’in 1933 yılında kitaplar yakılırken yaptığı konuşma da canlandırılıyor ve Kafka’nın İbranice öğrenirken kullandığı not defteri yazarın aslında siyonist olduğunun kanıtı olarak gösteriliyor.