Ecz. Neşe KÖYSÜREN
Dijital lahana ile teknolojik cipsi ayırt etmek...
Bizler sokaklarda koşarak, oyunlar kurarak büyüyen çocuklar iken dijital dünyaya gözlerini açan çocukların ebeveynleri olduk. Hem de üzerimize her konuda bilgi yağan, doğru-yanlış kolay ayırt edilemeyen bir dönemde. Ve tüm bunların üzerine hayatımıza bir de pandemi ve uzaktan eğitim girince ‘Hadi evladım bırak artık’ dediğimiz tabletlerin, bilgisayarların önüne çocukları zorla oturtmaya başladık.
Dijital kullanım ile ilgili endişelerimin arttığı bu dönemde adı ile ilgimi çeken bir kitap oldu: ‘Dijital Dünyada Çocuk Büyütmek’. Yazarı Kristy Goodwin Avustralya’da yaşayan, çocuk gelişimi ve teknoloji ilişkisi üzerine çalışan, danışmanlık veren bir araştırmacı ve yazar. Kitapta tabi ki mucize çözümler ve dijitalden uzak bir hayat vaat edilmiyor. Fakat çocukların teknolojiyi sağlıklı bir şekilde kullanmadığı zaman karşı karşıya kalacakları gelişim ve sağlık risklerinin farkında olmanın önemini belirtiyor. Dijital dünyadan ayrı kalmanın mümkün olmadığı bu dönemde dijital kullanımın bilinçli ve faydalı yolları için ipuçları sunuyor. Ve diyor ki:
‘Tetikte olun ama paniğe kapılmayın.’
Kristy Goodwin dijital kullanımın etkilerini çocukların gelişim süreci için temel olarak belirlediği 7 yapıtaşı üzerinden anlatıyor. Bu yapı taşları: 1-Bağlar ve ilişkiler 2- Dil 3- Uyku 4-Oyun 5- Fiziksel hareket 6- Beslenme 7- Yürütücü işlev Becerileri
Bir yandan sağlıksız, aşırı dijital alışkanlıkların bu her bir yapı taşını nasıl olumsuz etkileyebileceğini anlatırken diğer yandan desteklemek ve geliştirmek için dijital dünyadan nasıl faydalanılacağından bahsediyor. Bahsedilen etkilerin pek çoğu aslında zaten bildiğimiz, endişe duyduğumuz konular. Fakat bunların toplu bir şekilde, bazı veriler eşliğinde anlatılması duruma daha net odaklanmamı sağladı. Rahatsızlık duyduğum durumlarla ilgili harekete geçmemi, bir plan yapmaya başlamamı sağladı. Dijital dünya ile ilişkisi pek de iyi olmayan birisi olarak kitapta görüp araştırdığım, öğrendiğim uygulamalar oldu.
Peki çocuk-yetişkin bizleri dijital dünyaya bağımlı hale getiren şey nedir? Teknoloji kullanırken, oyun oynarken, uygulama kullanırken daha fazlasının istenmesinin nedeni amigdalanın iyi-hisset nörotransmitteri olan dopamini bolca salgılaması. Ayrıca çocuklar oyun ortamlarında kendilerini güçlü hissettiklerini belirtiyor, dijital ortamları saygı ve değer gördükleri yerler olarak kabul ediyorlar. Bu durum kitapta İOB (İnternet Oyun Bozukluğu) olarak tanımlanıyor. Bu nedenle niteliği ve dozu doğru bir kullanım alışkanlığı edinmek ve edindirmek gerekiyor.
Kitapta anlatılanları çok güzel ifade eden terimler var. Bunlardan birisi de ‘Dijital Diyet’. Yazar öncelikle ebeveynlerin kendi teknoloji kullanımıyla ilgili analiz yapması gerektiğini belirtiyor. Bunun için akıllı telefonların kullanım analizini yapan uygulamalar kullanılabilir. Bu şekilde telefonda hangi iş için ne kadar zaman harcanmış görülebilir ve dijital diyet ihtiyacı görülen kısımlar için süre kısıtlaması belirlenebilir.
Kitapta tekno-ihmal adı verilen ebeveynlerin aşırı dijital kullanımı ile ilgili örnekler de var. Fakat özellikle emzirme dönemi örneği bana çarpıcı geldi. Emzirme anı, bebeğin beslenmesinin yanı sıra bebeğin annenin yüzüne bakarak ‘yüz haritası çıkarmak’ denilen önemli bir bilişsel görevi yerine getirdiği bir zaman dilimidir. Bu zaman diliminin çoğunu telefona bakarak geçirmenin bu bilişsel – görsel görevleri kesintiye uğratabildiği söylenmektedir. Yazar bu konuda da kesinlikle telefona bakılmamasını değil bunu sürekli yapıp yapmadığımızın kontrolünü öneriyor. Ayrıca ebeveynlerin dijital tutumlarıyla ilgili tekno-utanç ya da tekno-suçluluk olarak adlandırılan (özellikle sosyal medya gibi mecralarda yazılanlar nedeniyle) duygular için öneri ve önlemlerden bahsediliyor.
Kendi dijital diyet planımızdan sonra çocuklara da kesinlikle dijital kullanımla ilgili bir plan dahilinde sınırlar getirmeli, aşama aşama uygulamalı ve kararlı olmalıyız. Planlamada sadece süreyi baz almamalı, kullanımın niteliği ile de ilgilenmeliyiz. Bu planlama yapılırken ve uygulanırken çocukları da sürece dahil etmek, konuşmak ve anlatmak faydalı olacaktır. Hatta çocuklarla çok erken yaşlardan itibaren güvenli dijital kullanımı ile ilgili sohbet etmekte fayda vardır. Ayrıca dijital kullanımlarında olabildiğince çocukların yanında olmak, onlarla birlikte izlemek, oynamak hem iletişim hem de takip açısından çok faydalı olacaktır.
‘Çocuklarımıza dijital lahana ile teknolojik cipsi nasıl ayıracaklarını öğretmemiz şart’
Çocuklarımıza yedi yapı taşının gelişimine katkıda bulunacak uygulama, oyun ve videoları belirleyerek seçenekler sunmalıyız. Kitapta özellikle ‘Common Sense Media’ web sitesi ve uygulaması öneriliyor. Videolar için oynatma listeleri hazırlayabiliriz. İnternet aramaları için %100 çözüm olmasa da internet filtreleri araştırabiliriz. Çocuklara ait telefon veya tablet varsa ebeveyn kontrolü sağlayacak uygulamalardan faydalanabiliriz. Böylece dijital kullanımlarına süre sınırı koyabilir, belli bir saatten sonra ekran kilitlenmesi sağlayabilir, uygulama indirmeleri için ebeveyn onayı alınmasını sağlayabiliriz.
Çoklu görevlerden yani aynı anda 2-3 ekran kullanımından uzak durulmasını sağlamalıyız. Kulaklıkla müzik dinlerken ekranda oyun oynayan bir çocuğun yanında bir de TV açıksa aşırı yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve süreklilik durumunda depresyon, anksiyete belirtileri görülebilir. Bu arada açık hava için her fırsatı değerlendirmeli, geleneksel oyun ve oyuncaklar için de çocukları teşvik etmeliyiz. Teknolojik aletleri kullanırken duruş bozuklukları gibi sıkıntıların oluşmaması için masa, sandalye vs. ortamlarını doğru şekilde düzenlemeli, ekranlara belli bir mesafeden bakmaları konusunda teşvik etmeliyiz.
‘Dijital Dünyada Çocuk Büyütmek’ bu örnekler gibi herkesin kendi yaşamına, teknolojiyle ilişkisine ve çocuğuna göre dijital kullanım planı çıkarmasına yardımcı olabilecek bir kitap.
Herkese hem normal hem dijital yaşamında sağlıklı ve mutlu günler dileklerimle...