Ecz. Neşe Köysüren
Cehalet Bilimi
(Küresel Zeka Algınızı Nasıl Yönetiyor?)
Günümüzde televizyonu açtığımızda birçok kanalda, pek çok konu ile ilgili uzmanlar, akademisyenler çeşitli bilgiler veriyor. İnternet ve sosyal medya ortamına baktığımızda hangi konuda istersek yazılar, öneriler, videolar karşımıza çıkıyor.
Artık istediğimiz her bilgiye çok rahat ulaşabilir durumdayız. Fakat bu rahatlık, büyük bir sorunu da beraberinde getirdi. Bilgi kirliliği.
Herhangi bir konuda ilk karşımıza çıkan bilgiyi, bu da genellikle en çok izlenen, okunan veya takip edilen mecralardan oluyor, kolayca alıp tatmin olduğumuz bir zamandayız. Fakat şu artık biliniyor ki tüm bu bilgiler araştırılmaya ve doğrulanmaya muhtaç. Okuduğumuz veya dinlediğimiz bir bilginin tam tersini başka bir mecrada aynı inandırıcılıkla bulabiliyoruz.
2016 yılında Oxford sözlüğü ‘post truth’ kelimesini yılın kelimesi olarak seçti. Sözlükte anlamı ‘nesnel hakikatlerin, belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu’ şeklinde tanımlanıyor. Türkçe’ye ‘gerçek-ötesi’, ‘gerçek-sonrası‘ ya da ‘post-olgusal’ şeklinde çevirebiliyor.
Bu kavramın yılın kelimesi seçilmesinin nedeni ise artık gerçeğin, hakikatin değil kişisel görüş ve inançların ön plana çıkıyor olması. Kanıta dayalı bilim yerine geçerliliği olmayan veya geçerliliğini yitirmiş bilgilerle insanların yönlendirilmesi, toplumsal bilinç oluşturulması.
Yıllardır nöropsikofarmakoloji alanında çalışan bir bilim insanı olan Prof. Dr. Tayfun Uzbay, günümüz insanının bildiğini/öğrendiğini zannettiği fakat bilimsellikten uzak yanlış bilgilerle donandığı bu durumu ‘Cehalet Bilimi’ olarak adlandırmış. Kitabında bilginin belirsiz olduğu, cehaletle yarışa girdiği ve ikisi arasında keskin bir ayırımın mümkün olmadığını ifade etmiş.
Kitapta cehalet biliminin toplumda bir fikri yerleştirmek, siyasi veya ticari bir çıkar elde etmek için kasıtlı olarak hatalı veya yanlış bilgi vererek yayıldığı belirtiliyor. Bilinen tabiriyle algımız yönetiliyor. Ve cehalet bilimine uzmanlar, akademisyenler bilerek veya bilmeyerek hizmet edebiliyorlar.
Tayfun Uzbay’ın kitabında cehalet bilimine vermiş olduğu örneklerden biri son yıllarda hızla artan aşı ve ilaç karşıtlığı. Toplumda tanınan bazı akademisyen ve yazarların, sağlık sektörü ile ilgili olumsuz teorileri alıp, bunlara bilimsel geçerliliği olmayan bazı bilgileri de ekleyerek bu karşıtlığın toplum içinde hızla yayılmasına hizmet ettiklerine değinmiş. Sağlıkla ilgili komplo teorilerine beyni hazır olan günümüz insanı için bu söylemlere inanması oldukça kolay. Bu tarz söylem ve kişileri takip eden, kronik hastalığı olan bazı kişiler, ilaçların kendilerine küresel sermayenin zorlaması olarak verildiği sonucuna varıp ilaçlarını keserek sağlıklarını tehlikeye atabildiler. Ya da bazı ebeveynler, küresel güçlerin oyunu diye düşündükleri aşıları çocuklarına yaptırmayarak sadece kendi çocuklarının sağlığını değil, toplum sağlığını da riske edebildiler.
Peki ilaç ve sağlık sektöründe her şey düzgün ve olması gerektiği gibi mi? Prof. Dr. Tayfun Uzbay, kendisi de bir eczacı ve ilaç araştırmalarına yıllarını vermiş bir bilim insanı olarak kitabında, bu konuda gördüğü pek çok yanlışı, etiklikten uzak durumu da açıklıkla anlatmış. Sektör paydaşlarının bu konularda doğruyu araması gerektiğini iletmiş. Bunların bilimsellikten uzaklaşmak için bahane olarak kullanılmasının tehlikelerine işaret etmiş. Cehalet bilimcilerinin, bu konuları kendi çıkarları ve popülariteleri için nasıl çarpıtarak kullandıklarını gözler önüne sermiş.
Bu durumda bizler cehalet biliminden nasıl korunabiliriz? Beynimiz duymak istediklerimizi ya da o işin kolayını uzmanların ağzından duyduğunda inanmaya daha yatkın oluyor. Bu şekilde oluşan bir inanç kalıbını kırmak çok güç hale geliyor. Artık tek bir kaynakla ulaştığımız bilgilerin yeterli olmadığını hepimizin bilmesi gerekir. Daha çok okumayı, daha çok araştırmayı ve bilimsel güvenliliği yüksek yayınları takip etmeyi hayatımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Bilmeliyiz ki her güzel şey gibi bilgi de çok emek ister.
Bu kitap cehalet bilimine hizmet etmemek, çok bildiğimizi zannederek cehalet bilimi içinde kaybolmamak ve kendimizin, çevremizin algısının yönetilmesini engellemek için neler yapabileceğimiz konusunda harika bir rehber. Kitapta ’Bilgi nedir, nasıl elde edilir’ den başlayarak algı yönetimi, nöropazarlama, mistik bilimler gibi pek çok konuya değinilmiş. Yazar cehalet bilimi için kullanılan yöntemlere, bunları nasıl önleyebileceğimize dair ışık tutmuş. Bu konuları anlatırken yer verdiği ilaç sektörü ile ilgili bazı tarihi anekdotlar ve kelimelerin etimolojileri ise kitaba ayrı bir tat vermiş.
Yazar Prof. Dr. Tayfun Uzbay yıllardır nöropsikofarmakoloji alanında çalışmalar yapmakta ve bu alanla ilgili pek çok kitap ve ödüle sahip. Alkol ve madde bağımlılığı konusunda önemli yayınları ve çalışmaları mevcut.
İlaç sektörü çalışanlarının tarafsız bir gözle sektöre bakabilmeleri için güzel örnekler var. Ayrıca sağlık ve ilaçla ilgili komplo teorilerine yakın insanlara yarı doğru- yarı yanlış bilgileri içeren kitapların çok satanlar listelerinde olduğu bu dönemde okutulması gereken bir kaynak.
İnstagram: @durunese