Yaklaşık 51 yıllık yaşamımın 29 yılı, Anadolu da, kırsal kesimlerde ve son olarak şehir merkezin de eczacılık yaparak geçti. 29 yıl boyunca hep etik davranmaya çalıştım, kimseden korkmadım mücadeleden de hiç kaçmadım.
2005 yılındaki ilk fiyat indiriminde Sağlık Bakanlığına dava açtım. Eczanemde mahkeme kuruldu. Arkasından Sağlık Bakanlığı tarafından denetleme geçirdim. Bilgi birikimimi hiçbir zaman kendime saklamadım. Her zaman paylaşmaktan ve başka bir meslektaşımın da bilgilenmesinden mutlu oldum. SGK dan herkesin korkar hale geldiği bir ortamda, SGK nın hatalarını, yanlış yorumlarını yazdım. Türkiye nin bir çok yerindeki meslektaşımın hatalı kesintilerinde itiraz etmelerine yardımcı oldum. Eczacının Sesi e-gazete ile tüm eczacılara ulaştığımdan bilgiyi herkesle paylaşma konusunda doruğa ulaştım.
Yaklaşık altı yıldır bilgilerimi paylaştığım, meslektaşlarıma yardımcı olmaya çalıştığım Kamu Kurum köşemde şimdi bunları niye yazıyorum.
Hepimizin bildiği gibi beşli onlu birçok eczacı grubu ortak alım yapıp karlılığını artırmaya, bir nebze olsun nefes almaya çalışıyor. Cirosu yüksek eczaneler için böyle bir kaygı yok. Zaten yüksek alım nedeniyle pazarlık şansı ve yüksek MF alınabiliyor.
Günden güne eridiğimiz bu ortamda bu alımlar niye daha büyük ve güçlü gruplar halinde yapılmasın ve kazanılmasın fikrim, Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri Mühendisliğini bitiren, Amerika da Marketing konusunda eğitim alan, optimizasyon ve program dili konusunda bilgi sahibi olan 25 yaşındaki oğlum Çağan SEVAL tarafından somut hale getirildi.
Uygulamada birinci öncelik orta ve alt sınıf cirosu olan ve MF den hiçbir şekilde faydalanamayan ve hızla yok oluşa sürüklenen eczanelerin kazanması idi. Birlikteliklerinin gücü yine kendilerine kazanç olarak dönecekti. Bunun karşılığında ise eczacıdan ne bir giriş bedeli, ne bir üyelik aidatı, nede kazanç sonrası bir hizmet bedeli istenmeyecekti.
Küçük eczanelerin 10+2 olan Tylol Hot u birleşmeden 400+160 alma şansı hiç yoktu. Bizim yapacağımız ise firmaya yüksek sipariş garantisi verilecek, MyPharmacy üzerinden üyelerden ön sipariş toplanacak karşılığında ise firmadan tek şey istenecekti.
Dörtyüzlü alımda verilen MF, on,yirmi gibi az alımlarda da eczacıya verilecek, yani bölünmez olan MF ler bölünecek ve ilaç Eczacının istediği ve çalıştığı depodan gönderilecek. Böylelikle eczacı ile aramızda hiç bir para ilişkisi olmayacak.
Ulusal dağıtım kanallarına ve kooperatiflere gelince bir problem yaşanmaması gerekiyordu. Çünkü ürün yine depolar üzerinden geçeceğinden rutin kazançlarını ve yıllık kota primlerini alabileceklerdi.
Program yapıldı,ilk ürünler bulundu. Sayı ve toplam sipariş garantileri verildi ve www.MyPharmacy.com.tr yayın kurulu üyesi olduğum Eczacının Sesi e-gazete gibi bir lokomotif aracılığı ile eczacılarla buluştu. İlk 24 saat içersinde üye sayımız hızla arttı ve firmaların beklediği sayının üzerinde sipariş toplandı. Siparişler firmaya aktarıldı. Firma tarafından da depo üzerinden eczacıya gönderildi. Sistem çalışmaya başlamıştı. Orta ve alt sınıf cirolu eczaneler de artık yüzlü, binli alımlarda verilen MF lere, az alımla da ulaşabiliyordu. Ürünü yine çalıştığı depodan ve kendi çalışma şartları ile alabiliyordu. Spot depo aramasına gerek yoktu. Kendi eczanem için bile site üzerinden sipariş vermiştim. Çünkü avantajlıydı.
İkinci günün ortasında bazı firmalar ürünleri için sipariş toplama işinin durdurulmasını istedi. Firmalara ciddi bir baskı yapılmıştı. Sakın hemen özel depolar mı diye yorum yapmayın.
Firmalardan kısa sürede haberler gelmeye başladı. Firmalar, Kooperatifler Birliğinin adı bizde saklı bir üst düzey yöneticisi tarafından aranmıştı. Ve diğer firmaların da aranacağı ifade edilmişti.
Birinci önceliği üyesi olan eczacının çıkarlarını koruması gereken eczacı ortaklı bir yapının üst kurumu, üyesi eczacının kazanmasına, ürün yine kendi üzerinden geçmesine ve kazancında bir düşüş olmamasına rağmen karşı çıkmıştı. Belki de kendisinin yapması gereken ama yapmadığı ya da yapamadığı başarılı bir sistemi belki de eczacıya örnek teşkil etmesin diye engellemeye çalışmıştı.
Spot depolar tarafından aynı iş yıllardır yapılırken sadece izleyenler, üye sayısı gittikçe artan bir güç karşısında belki de korkuya kapılmışlardı.
Çünkü eczacının aleyhine olan bir sistem sarsılıyordu. Eczacının kabusu olan bölünemeyen MF ler artık bölünüyordu. Dar gruplarda gerçekleştirilen şey tüm Türkiye genelinde eczacılara açılmıştı. Haksız sistemden rant elde edenlerinde bu değişime karşı durması tabiî ki kaçınılmaz dı.
Tüm masrafları karşılayan ve işin sponsoru olan ben Metin Seval ve My Pharmacy nin kurucusu olan Çağan Seval bu projeden şu ana kadar bir kuruş kazanmadık.
Tabi ki daha sonra Çağan Seval in bu işten bir kazancı olacak. Ama bu kazanç hiçbir zaman eczacının cebinden çıkmayacak. Eczacı yine kazanacak, hizmet için yine bir kuruş ödemeyecek, üyelik aidatı vermeyecek, giriş aidatı vermeyecek. MyPharmacy eczacı için pazarlık yapacak, eczacının alırken kazanmasını sağlayacak. Firmalarda tabi bunun karşılığında bir hizmet bedeli ödeyecek.
Şimdi kimi internet ortamlarında bazıları akıllarınca araştırmacı gazeteciliğe soyunuyorlar.
“Çok büyük araştırmalar sonucunda” TPE Marka Tescilden Çağan SEVAL ismine, oradan da uzun ve detaylı analizler sonucu taşları yerine oturtup Metin SEVAL ismine ulaşmışlar.
Halbu ki özgür köşedeki Ecz Beyhan Akbulut un MyPharmacy başlıklı yazısında teşekkür ettiği bu gizli(!) isimlere (Metin,Şermin,Çağan) ulaşabilirler boşuna “taş taşımayla” uğraşmazlardı.
Gündemden notlar köşesinin veritabanına sızıp(!) MyPharmacy e destek veren gizli patrona(!) arkadaşım, yoldaşım, mücadele arkadaşım, yayın kurulu başkanı Hakan GENÇOSMANOĞLU nun destek yazılarına ulaşmışlar.
Eczacının sesi e-gazetesinin asıl gizli(!) amacının Çağdaş Demokrat ve Özgür olmasına, eczacı meslektaşlarının maddi manevi her türlü hakkını savunmak olmasına, bu nedenlerle de MyPharmacy e destek vermek gibi gizli(!) bir amaca hizmet ettiğine ulaşmışlar. Belli ki bu insanlar Ergenekon davasından çok etkilenmişler.
Top secret(!) bir bilgi olan ve sadece İstanbul değil, Türkiye nin her bölgesindeki şimdilik 1284 gizli üye sayısını tespit etmeleri, takkenin düşüp kelimizin (üstteki fotoğrafla belgeli) gözükmesi için son nokta olmuş. Tüm bu gizli(!) bilgilere ulaşmaları ve kapı gibi belgelerle yayınlamaları bizi gerçekten çok korkuttu.
Ataşehir ve Batı ataşehir bölgesi İstanbul un en fazla sayıda site içeren bir bölgesidir. Maalasef gösterilen tüm çabalara rağmen, ilgili olan herkes bilir ki (eczacı odası dahil) bu bölgede eczacı ve yaşayanlar arasında ilişki şöyledir:
Bu bölgedeki tüm eczanelerin satışlarının yüksek bir kısmı telefonla verilen siparişlerin karşılanması ile olur. Bu siparişler reçete değildir. Sipariş şampuan olur, ünlü bir marka kozmetik olur, ağrı kesici bir ilaç olur. Eczanelerin de üzerinde telefon numarasının bulunduğu magnetleri vardır. Bu bölgede o kadar uç noktalarda hizmet beklenir ki, nöbet geceleri taksi şoförü gelir 3 liralık ağrı kesiciyi parasını ödeyerek alır ve istenilen adrese götürerek ilacın parası, taksi bedeli ve bahşiş olarak 20 lira alır. Sizin taksi durağını arayıp istediğiniz ilacı ve adresinizi vermeniz siparişinizin gelmesi için yeterlidir. Bu bölgede tüm sektör (yemek, market vb) bu şekilde çalışır, kurye hizmetleri egemendir.
Çağan SEVAL de yaklaşık iki yıl kadar önce aynı logoyu kullanarak sadece Ataşehir bölgesiyle sınırlı ve 09-19 saatleri arasında olmak üzere kurye hizmeti için girişimde bulunmuş kendi telefon numarasının ve logosunun bulunduğu bir magnet yaptırmış ancak kısa bir süre sonra kendisi açısından tamamen yasal olan bu girişime son vermiştir. Bilindiği gibi sadece Ataşehir de değil İstanbul un genelinde bu şekilde çok sayıda kurye hizmeti veren şirket vardır.
Şimdi kimi internet ortamlarında ki bu araştırmacı gazeteciler iki yıl önce yapılan ve kısa süreli olan bu girişimi gündeme taşıyıp, tek ortak noktası logo olan magnet görüntüsünü yayınlayıp bu şekilde My Pharmacy i karaladıklarını zannediyorlar. Ahlaksızca da saat 21:00 de ilaç servisi yapıldığını belirtip yalanlarıyla kafaları bulandırmak istiyorlar. Vatandaşa yönelik satış amaçlı sanal pos kurulu bir web sitesi de olduğu yalanını adeta kusanlar ve etik dışı yüz arayanlar, aynaya baktıklarında kendi yüzlerini göreceklerdir.
Herkes karşısındakini kendisi gibi zannedermiş. Marka tescil koleksiyonuna ve tüketiciye yönelik satış sitelerine sahip, sağlık ve eczacılık etiğini ayaklar altına almış, meslek yaşamı son derece tartışmalı, karalama ve yalan makinası bu araştırmacı gazetecilerden öğreneceğimiz hiçbir şey yoktur. Yalan haber ve karalama yapanlarla, markaya zarar vermek isteyenlerle zaten kanuni olarak hesaplaşacağız. Yalanlarını ispatlamaya çağıracağız.
Ne eczacılık alanındaki faaliyetlerimiz ne de kişisel meslek yaşamımızla ilgili utanacağımız, gizleyeceğimiz hiçbir şey yoktur. Demirden korkan trene binmez.
Birlikteliğin gücüne inanıp Mypharmacy e üye olan ve hep birlikte isek kazanacağımıza inanan meslektaşlarımızla birlikte pes etmeyip sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Eczacıların haklarını korumak yerine buna engel olmaya çalışanlara da yolunuz açık olsun diyeceğiz.
Engelleri aşa aşa, kolumuza giren meslektaşlarımızla birlikte, giderek daha da güçlenerek, tüm engellemelere rağmen yürüyüşümüzü sürdüreceğiz.