Biri çıkıp anlatsa diyorum

ECZANESİ olan dostuma rica ettim. Yolladı.

Tam da düşündüğüm gibi çıktı. Kibarlık yapmayacağım. İlaç firmaları da kusura bakmasın. Lafı da dolandırmayacağım. İlaç fiyatlarındaki yıllar içindeki değişim, Türk halkının yıllar boyunca soyulduğunu gösteriyor. Eğer bu tespitim doğru değilse, özellikle ilaç firmalarının bugün bu fiyatları nasıl verebildiklerini açıklaması gerekir.

İlaç fiyatlarının yıllar içindeki değişimini birkaç ilaçtan örnekle anlatayım. Bu ilaçların ne işe yaradıklarını sormayın. Kimi antibiyotik, kimi antidiyabetik, kimi astım bronşial, kimi de anti kanserojen...

Örnek mi?

Kefsid 500, 2005 yılında 22 lira 13 kuruş, şimdi 10 lira 64 kuruş. Fiyatı 12 lira gerilemiş.

Avandia, 2005 yılında 46 lira 92 kuruş, şimdi 22 lira 523 kuruş.

Taxol, 2005 yılında 189 lira 95 kuruş, şimdi 141 lira 24 kuruş.

Neupogen, 2005 yılında 765 lira, şimdi 453 lira...

Şu anda 9 lira 42 kuruşa satılan Madopar, 2005 yılında 24 lira 15 kuruşmuş.

Önümde duran listede en az 50 ilaç var. Hepsini yazmak anlamsız.

Dün Deloitte tarafından kamuoyuna açıklanan, Türk ilaç sektöründeki olası gelişmeleri inceleyen rapora bakıyorum. Türkiye ilaç giderleri (toplam sağlık harcamalarının yaklaşık üçte birini oluşturuyor) 140 dolarlık kişi başına yıllık harcamayla Batılı ülkelerin çok uzağında yer alıyormuş...

Bu tespit, ilaç fiyatlarında yediğimiz kazığı da içeriyor galiba. Bu kazık olmasaydı kişi başına ne kadar ilaç tüketmiş (değer bazında) olurduk bilmiyorum. Yüzde 30 daha düşük olurdu herhalde...

Pek çok ilaç firması, bugün zararına satış yaptıklarını ifade ediyor. Hatta pazarlama faaliyetleri için ayırdıkları bütçeleri daralttıklarını söylüyor.

Velev ki doğru; ortaya çıkan manzara, bunca yıl bu kadar yüksek kâr marjlarıyla çalışmanın sonunda duvara çarpması ve bu çarpma etkisiyle gerçekleşen hasardır. Ve sineye çekmeleri gerekir.

Bir başka gerçek ise 23 bin eczanenin haklı olan çığlığıdır. Onlar bu yaşananların etkisiz aracılarıdır. Kazık boyutu artarsa eczaneler daha fazla kazanır, ilaç fiyatları düşerse kâr marjları daralır. Böyle bir iş sahibi olmayı kim ister ki!

Günlük cirosunun yüzde 80'ini, devletin ödediği ilaçlardan elde eden eczaneleri hedef tahtasına koyarak konuyu incelemek büyük bir haksızlık gerçekten.

Sağlık reformu dedikleri şey ise halkın ilaca erişiminin kolaylaşmasından kaynaklanıyor. 2002 yılında 4.8, 2003 yılında 6.2, 2005 yılında 8.5 milyar lira olan ilaç harcaması 2008 yılında 12 milyar liraya çıktı. İlaca erişimin kolaylaşmasıyla kamunun ödemelerindeki patlama bu işte...

Özel hastanelerin sayısının artmasının da arkasında SSK, Bağ-Kur ve emekli sandıklarına üye olanlara sağlanan imkân yatıyor. Biliyorum, konu birkaç tespitle anlatılamayacak kadar karmaşık. Ancak rahatlıkla söyleyebilirim ki; Türkiye'nin (ve özellikle kamunun) son 7 yıldır ödediği ilaç faturası, yerli-yabancı ilaç firmalarının devlete attığı "kazığın" resmidir!



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat