Türkiye’nin sağlık düzeyi "eksi"! |
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, ülkelerin sağlık düzeylerini değerlendiren çalışmayı paylaşmak üzere bugün (26.10.2010) bir basın toplantısı düzenledi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, TTB Merkez Konseyi üyeleri Prof. Dr. Gülriz Ersöz, Doç. Dr. Özlem Azap ve Dr. Arzu Erbilici’nin katılımıyla düzenlenen basın toplantısında, çalışma sonucuna göre Türkiye’nin sağlık düzeyinin "eksi" olduğu belirtildi. Açıklamayı yapan TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, 169 ülkenin ortalama yaşam süresi, bebek çocuk, anne ölümleri, ölüm nedenlerinin hastalıklara göre dağlımı, hastalıklara göre yaşam yılı kayıpları gibi çok sayıda veri yönünden analiz edildiğini ve ülkelerin aldıkları puana göre sıralandığını bildirdi. Bu analiz sonucunda Türkiye’nin sağlık düzeyi puanının -11,98 olarak elde edildiğini belirten Tanık, sıralamada da 87. olduğunu kaydetti. Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye’de sağlık alanındaki olumsuzlukları sadece "hekim yetersizliği" ile açıklamakta ısrar ettiğine işaret eden Tanık, bunun çok indirgemeci bir yaklaşım olduğunu belirterek, "Araştırmada da belirttiğimiz gibi, Türkiye’nin sağlık olumsuzluklarını sadece ’hekim yetersizliği’ ile açıklayamayız. Ülkelerin sağlık düzeyini etkileyen en önemli etmenlerden biri gelir düzeyidir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, eğitim, sosyal güvenlik olanakları da sağlık düzeyini etkileyen etmenler arasında yer almaktadır. Diğer etmenlere bakmadan ’hekim sayısı yetersizdir’ demek, buradaki eksiklikleri saklamaya çalışmaktır" diye konuştu. Tanık, araştırmada ülkelerin hekim sayılarının da değerlendirildiğini ve Türkiye’de olması gereken hekim sayısının 113 bin 902 olarak belirlendiğini kaydetti. Türkiye’de 2009 verilerine göre 110 bin 400 hekim bulunduğunu ifade eden Tanık, buna göre hekim yetersizliğinden söz etmenin mümkün olmadığını söyledi. 26.10.2010
BASIN AÇIKLAMASI
TÜRKİYE’NİN SAĞLIK DÜZEYİ “EKSİ”LERDE! NEDEN? Türk Tabipleri Birliği’nin yaptığı çalışmada ülkelerin sağlık düzeyleri değerlendirildi. Bu değerlendirmeyi yapabilmek için; 169 ülkenin ortalama yaşam süresi, bebek, çocuk, anne ölümleri, ölüm nedenlerinin hastalıklara göre dağılımı, hastalıklara göre yaşam yılı kayıpları gibi çok sayıda verisi analiz edildi. Ülkeler aldıkları puanlara göre sıralandılar. En yüksek puan alan ülke +22,75 ile İsviçre oldu. Onu İzlanda, Avustralya, Japonya, İsveç, Kanada, İtalya, İspanya izlediler. En düşük puan alan ülke Sierra Leone’nin puanı -118,57 idi. Afganistan ve çok sayıda Afrika ülkesi de eksi puan aldılar. Türkiye’nin puanı ise -11,98’dir Bu yakışıksız durum yakından incelenmeyi hak ediyor. Bu incelemeyi yapabilmek için doğru sorular sormak gerekiyor. Doğru soru “ülkelerin sağlık düzeyini belirleyen değişkenler nelerdir?” olmalı. Araştırmamızın sonuçlarına göre ülkelerin sağlık düzeylerini belirleyen etmenleri şöyle sıralayabiliriz: Kişi başına düşen gelir, gelir ya da harcama dağılımında eşitsizlik, toplam sağlık harcamaları, kişi başına sağlık harcamaları, sosyal güvenlik harcamaları, erişkinlerde okuryazarlık oranı ve 1.000 kişi başına düşen hekim sayısı. Sağlık düzeyi (+) puan alan ülkelerde sağlık düzeyini etkileyen en önemli etmen kişi başına düşen gelirdir. Çalışmamızın sonuçlarına göre, kişi başına düşen Gayri Safi Yurt İçi Hasılası 10.000 Amerikan Doları’nın altında olup da sağlık düzeyi pozitif olan Küba dışında bir tek ülke yoktur. Sağlık düzeyi (-) puan alan ülkelerde ise kişi başına düşen gelir yanı sıra eğitim, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve sosyal güvenlik harcamaları sağlık düzeyi üzerinde etkili olmaktadır. Üstelik gelir dağılımındaki eşitsizlik tek başına negatif belirleyicidir. Yani gelir eşitsiz dağılıyorsa sağlık düzeyi olumsuz etkilenmektedir. Eğer bir ülkedeki sağlık düzeyi negatif ise, ülkenin sağlık düzeyinde bir gelişmenin olabilmesi için kişi başına düşen gelirde artışın yanı sıra, eğitim, gelir dağılımında eşitsizlik, sosyal güvenlik gibi temel alanlarda da gelişme kaydedilmesi gereklidir.
Yineleyelim; Türkiye’nin sağlık düzeyi -11,98’dir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu grubun analizinden ise çok çarpıcı bir veri çıkmaktadır, gelir dağılımındaki eşitsizlik tek başına ve çok yüksek bir katsayı ile sağlık düzeyinin belirleyicisidir.
Türk Tabipleri Birliği’nin çalışmasının ikinci bölümünde ülkelerin hekim sayılarını belirleyen etmenler de saptandı. Türkiye’de hekim sayısını etkileyen etmenler toplam nüfus, kentli nüfus, 10 bin kişiye düşen hasta yatağı sayısı, kanalizasyon sistemi kullanan nüfus yüzdesi ve bulaşıcı hastalıklar nedeniyle kaybedilen yaşam yılıdır. Bu verilerin ışığında Türkiye’de olması beklenen hekim sayısı 113.902’dir. Dünya Sağlık Örgütü’nün Sağlık Bakanlığı kaynaklarından elde ettiği 2009 verilerine göre ülkemizde 110.400 hekim vardır. Yani Türkiye’de hekim yetersizliği yoktur. Peki, sorun nedir? Türkiye’de hekimler ve tüm sağlık emek-gücü açısından sorun sayı değil, istihdam ve dağılımdır. Türkiye’de hekim dağılımı eşitsizdir. Türkiye’de hekimler tam istihdamla çalıştırılmamaktadır. Türkiye’de hekimler düşük ve emekliliğe yansımayan ücretlerle güvencesiz çalıştırılmaktadır. Özellikle Dünya Bankası tarafından desteklenen çalışmalarda ortaya konan ve geçerli olduğu varsayılan “hekim sayısı-sağlık düzeyi” ilişkisinin geçerli olmadığı ortaya konmuştur.
Türkiye sağlığı iyileştirmek için öncelikle yoksulluğu ve gelir dağılımındaki eşitsizlikleri ortadan kaldırmalıdır. Eğitim ve sosyal güvenlik gibi alanlara yatırım yapmalıdır. Hekim sayısının arttırılması Türkiye’de yaşayanların sağlığını iyileştirmeyecektir. Sağlık insan-gücü arzını arttırarak, sağlık hizmetleri maliyetinde insan gücünün payını azaltacaktır. Giderek hekim işsizliği yaratacaktır.
Yeni tıp fakültesi açılmamalıdır. Var olan fakültelerin kontenjanları arttırılmamalıdır. AKP iktidarı altyapısı olmayan yeni fakülteler açarak ve tıp fakültesi kontenjanlarını arttırarak tıp eğitiminin niteliği ile çok tehlikeli bir oyun oynamaktadır. Tıp fakülteleri üzerindeki ekonomik baskılar kaldırılmalı, fakülteler eğitim ve araştırmaya öncelik verebilmelidir. Sağlık emekçilerinin tümünün kamuda, tam zamanlı ve tek işte, insanca yaşanabilir bir ücret karşılığında, grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı ile çalışmasının koşulları sağlanmalıdır.Sağlık Bakanlığı sağlık insan gücü planlamasının ayrılamayacak bir bileşeni olan Türk Tabipleri Birliği’ni ve ilgili sosyal tarafları muhatap almalıdır. Saygılarımızla. TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ
|