BASIN AÇIKLAMASI
KAMU HASTANE BİRLİKLERİ YASA TASARISI GERİ ÇEKİLSİN !!!
Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, TBMM gündeminde olan ve halkımızla birlikte tüm sağlık çalışanlarını yakından ilgilendiren Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklama şöyle:
“1980’lerden günümüze yaşanan devletin yeniden yapılandırılması süreci, sağlık alanında sosyal devlet uygulamalarında eşitlik, adalet ve verimlilik sağlama adına gerçekleştirilen dönüşümlerle devam etmektedir. Ancak sağlık hizmet sunumu ve sosyal güvenlik alanlarında gerçekleştirilen değişiklikler; bir yandan vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlayan ve paralı hale getiren bir süreci başlatmış, diğer yandan sağlık çalışanlarının meslek haklarında ve özlük haklarında ciddi kayıplara neden olmuştur.
Sağlığın yeni finansman biçiminin, özelde SSGSS’nin sağlık sistemini, halkımızı ve sağlık çalışanlarını içine sürüklediği riskler ile dolu ve hak kayıpları yaratan süreci hep birlikte yaşıyoruz. Bugün Meclis gündeminde olan Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı bu süreci daha da derinleştirecektir. Tasarı yasalaşırsa bu, şirket mantığıyla yönetilecek hastane birliklerinin kurulması ve Sağlık Bakanlığı ile organik bağlarının koparılması sağlık hizmetlerinin açıkça özelleştirilmesi anlamına gelecektir.Tasarıya göre hastaneler Sağlık Bakanlığı tarafından 100 üzerinden verilecek puanlar ile A,B,C,D,E gibi sınıflara ayrılacak ve ağırlıklı ortalaması C olanlar birleştirilerek Birliğe dönüştürülecektir. Ağırlıklı ortalaması D sınıfına düşüp yılsonunda E sınıfına indirilen Birliklerde, yönetim kurulu üyelerinin görevleri ve sözleşmeli pozisyondaki personelin sözleşmeleri sona erecektir. Bu şekildeki bir yapılanmanın hem sağlık çalışanlarının özlük haklarını ihlal edebilecek hem de sağlık hizmetinin kamusallığını zedeleyecek bir durum yaratacağı ortadadır. Sağlık hizmet sunumu gibi önemli bir alanda iş güvencesinden yoksun çalıştırılacak olan doktor, hemşire, eczacı, sağlık memuru, sağlık teknisyeni ve diğer personelin sunacağı hizmetin kalitesinin de azalacağı gözden kaçırılmamalıdır.
Yine Tasarıya göre hastaneler; performansa dayalı personel yönetimi ve döner sermaye uygulamaları ile idari ve mali olarak özerk bir yapıya kavuşturulacaktır. İdari ve mali özerklikten kasıt kamu hastanelerine Sağlık Bakanlığı bütçesinden hiçbir katkı sağlanmayacağıdır (gerekli görüldüğü durumlarda Hazine yardımı öngörülse de bu gerekliliğin nasıl oluşacağı hususu belirsizdir). Bununla birlikte, Birliklerin 7 kişilik yönetim kurullarında sağlık çalışanlarının temsilcisi olan emek ve meslek örgütleri ile sivil toplum temsilcilerine yer verilmeyip, onun yerine bölgedeki ticaret odasından 1 kişi seçilecek olması Birliklerin şirket mantığıyla yönetilmek istenmesinin açık bir kanıtıdır.
Yönetim kurulları, Birlik kapsamındaki hastanelerin tüm menkul ve gayrimenkullerini kullanma, satma ve kiraya verme hakkı kazanmaktadır. Bu doğrultuda, ameliyathanelerden laboratuarlara ve eczane mekanlarına kadar birçok hastane hizmetinin dışarıdan temini veya kiralama yöntemleri ile özelleştirilmeye açık alanlar haline getirilme riski bulunmaktadır.Genel olarak, Tasarının Kanunlaşması ile birlikte sağlık işletmesi haline dönüştürülecek olan kamu hastanelerinin, halkın ihtiyaç ve beklentilerine uygun, verimli, kaliteli ve etkin bir hastane hizmeti sağlayabileceği kuşkuludur. Zira şirket gibi çalışması muhtemel bir yapının “kamu hizmeti” anlayışından “özerk” olacağı anlaşılmaktadır. Sınıflandırılmış hastanelerinin sunmuş oldukları “aynı” hizmetlerin farklı ücretlendirileceği; böylelikle parası olanlar daha iyi hizmet almak için A ve B tipi birlik hastanelerine giderken yoksul vatandaşlarımızın hizmet kalitesi düşük olarak nitelendirilecek hastanelere (kategorileri D ve E) gitmekten başka çaresi olmama riski bulunmaktadır.
Tasarının görüşüldüğü Komisyon toplantılarında milletvekillerimiz tarafından dahi Kamu Hastane Birliklerinin; “kamu kurumlarının şirket mantığıyla yönetilmesi modeli” olduğu konusunda fikirler beyan edilmiştir. Ayrıca bu modelin tipik bir özelleştirme sürecine tekabül ettiği milletvekillerimiz tarafından ifade edilmiş olmasına rağmen hükümetin tüm eleştirilere rağmen durumun vahametini görmezden geldiği ortadadır.
KHB Yasa Tasarısı hakkında bu yöndeki görüşlerimiz ilgili mercilere iletilmiş olup; Meclis Alt Komisyonu’nda Tasarı görüşülürken endişelerimiz ve değişiklik önerilerimiz Komisyon üyeleri ile paylaşılmıştır. Ancak Birliğimizin talepleri ve önerileri doğrultusunda herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
Sonuç olarak, hastanelerin sadece döner sermaye gelirleri ile yönetileceği, genel bütçeden pay almadan sürdürülmesinin amaçlandığı, sağlık çalışanların iş güvencesinden yoksun istihdam edileceği, hastanelerin menkul ve gayrimenkullerini şirket mantığıyla yönetileceği bir model ile karşı karşıyayız. Sağlık hizmeti sunumunun işletme haline dönüştürülen hastaneler ile yürütülmesi modeli, sağlık harcamalarını kısmaya çalışan ve bütçe açığını sağlıktan tasarruf ederek kapatmayı hedefleyen bir politikanın ürünüdür.
Sağlıkta tasarruf, sağlıktan tasarruf edilerek gerçekleştirilemez. Sağlık alanında, önceliğin eşitlik ve adalet ilkelerine uygun evrensel insan haklarına saygılı bir yapıya verilmesi için Türk Eczacıları Birliği olarak karar vericileri bir kez daha düşünmeye ve mevcut hali ile KHB Yasa Tasarısı’nı geri çekmeye davet ediyoruz”.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ
BASIN BÜROSU
İletişim: Ayşen Çatak Yalman
İletişim Uzmanı
312-4098117
acatak@teb.org.tr