| |
BASIN AÇIKLAMASI ARTIK DÜZELTMEK GEREKİYOR! Birliğimiz ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında üç yıllığına bağıtlanmış olan “İlaç Alım Protokolü”, özellikle son üç-dört ayda Protokol hükümlerine aykırı tebliğler ile zaten işlevsizleştirilmişken, bilindiği gibi 16 Aralık tarihinde SGK tarafından tek taraflı olarak feshedilmiştir. Bu tarihten itibaren SGK, resmi web sitesinde bir takım açıklamalar yayınlayarak eczacılar ile tek tek sözleşme yapılacağını, yeni sözleşmenin hazırlanmış olduğunu ifade etmektedir. Tüm bu açıklamaların ortak vurgusu; eczacılar ve Birlikleri arasında bir konu olan, ayrıca doğru da ifade edilmeyen sözleşme bedelleri olmaktadır. Hatta 23.12.2009 tarihli SGK açıklaması yalnızca bu konu üzerine temellendirilmiştir. Artık gerçeği yansıtmayan bu bilgileri düzeltmek, kamuoyunun yanıltılmasını engellemek gerekiyor. Sağlık alanını düzenleyici bir kurumun, eczacıların sorunlarının üye aidat ve sözleşme giderleri olmadığını bilmemesi olanaklı değildir. Sürecin bu noktaya nasıl geldiği kamuoyunun ama en çok da 24 bin eczacının malumudur. Eczacılarımız sözleşme bedellerine ilişkin verilen bilgilerin doğru olmadığını bilmektedir, ancak bu kadar üzerinde durulduğu için kamuoyunu bilgilendirmek adına bir noktanın altını çizmek isteriz. 2009 yılı İlaç Alım Protokolü sözleşme bedelleri eczacıların mali durumlarına göre kademeli olarak belirlenmiştir. SGK’dan yalnızca adalet talep eden bizler, meslektaşlarımız arasında da adaletli bir mekanizma işletmekteyiz. Sözleşme bedelleri belirlenirken temel yaklaşım güçsüz eczanelerimizi korumak olmuştur. Bu ilke uyarınca Türkiye genelinde düşük cirolu eczanelerimiz için sözleşme bedeli ısrarla üzerinde durulduğu gibi 500 TL değil, 150 TL’dir. 500 TL sözleşme bedeli ödeyen eczane sayısı yalnızca 4286’dır. Bu rakamlar yıllıktır. Giderlerin üyelerin katkıları ile karşılanması, her demokratik yapıda var olan, değişmez bir kuraldır. Türk Eczacıları Birliği’nin gider kalemlerinde ise; Bugüne kadar yaptırdığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışladığı dört ilköğretim okulu, Diyarbakır’da madde bağımlısı sokak çocuklarının tedavi, rehabilitasyon ve eğitimi için yaptırılmış hastane, Hizmet sunmaya tamamen hazır hale getirildikten sonra Sağlık Bakanlığı’na devrettiği hastane, Her yıl 500’ e yakın üniversite ve ilköğretim öğrencisine verilen burs, Bugüne kadar toplumun farklı kesiminden binlerce kadın, erkek ve çocuğu eğitmek ve koşullarını iyileştirmek için uygulanmış olan yedi farklı projeye sunduğu destek, Yaşanabilir bir çevre için atık pillerin ve atık ilaçlarların toplanmasına önayak olan projeler için sunduğu katkı, Filistin’e, Lübnan’a, Pakistan’a, Endonezya’ya kısacası savaş ya da deprem bölgelerine gönderilen ilaç bağışlarının maliyetleri gibi unsurlar bulunmaktadır. Türk Eczacıları Birliği görüldüğü gibi yalnızca sağlık alanında değil ihtiyaç olduğuna inandığı birçok farklı konuda sorumluluk alan ve gereğini yapan sosyal bir örgüttür. Bizler böyle bir tartışmanın kamuoyu önünde yapılmasını yakışıksız bulduğumuz için bugüne kadar sözleşme bedelleri ya da üyelerimizin Eczacı Odaları’na verdiği aidatlar konusunda bir söz söylemedik. Ancak hem Birliğimiz hem de eczacı odalarımız, toplum yararını önceleyen bu kadar çok çalışma yaparken, sözleşme bedellerinin gündemde tutulmasının amacını anlayamamaktadır. Meslektaşlarımızın herhangi bir kişi ya da kurumun sahip çıkmasına değil, yetkili iradenin eczacılık mesleğinin yaşamaya devam etmesini sağlayacak düzenlemeler yapmasına ve tek gerçek temsilcisi olduğunu ifade ettiği Türk Eczacıları Birliği ile sorunları çözmesine ihtiyacı vardır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. |