Türkiye Eczacılar Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, Türkiye'de ilaç varlığıyla ilgili istatistiki veriler bulunmadığını, bu yüzden de sahte ilaç varlığının boyutunun bilinmediğini belirtti.
Somut bilgiler olmamasının sorunu yok sayma gerekçesi olamayacağını vurgulayan Çolak, sahte ilaçla ilgili birtakım düzenlemeler yapılmasını istedi.
Türk Eczacılar Birliği 36. dönem 3. bölgelerarası toplantısı Hilton Oteli'nde başladı. Üç gün sürecek toplantının açılışına AKP Milletvekili Ahmet Öksüzkaya, Vali Mevlüt Bilici, Özel İdare Genel Sekreteri Mustafa Atsız, Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Türkiye Eczacılar Birliği Başkanı Erdoğan Çolak ve çok sayıda eczacı katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan 12. Bölge Kayseri Niğde Eczacılar Odası Başkanı Bülent Ünsal, eczacıların sorunlarını dile getirdi.
Türk Eczacılar Birliği Başkanı Erdoğan Çolak ise ilaç takip sistemini eleştirdi.
Çolak, "Dünyanın 6. gelişmiş ülkesi olan Brezilya'da istenmeyen gebeliklerin yüzde 60'ı sahte ilaç nedeniyle gerçekleşiyor. Dünyada sahte ilaç oranı yüzde 6'dır. Bazı gelişmekte olan ülkelerde ilaçların yüzde 50'sini sahte olduğu tahmin ediliyor. Bu oran Afrika kıtasında yüzde 80'lere kadar çıkıyor. Halk ilaca güvenmezse, eczacıya da güvenmez." diye konuştu.
Eczacılar olarak Sosyal Güvenlik Kurumu provizyon sisteminin, ikinci bir işleme gerek kalmaksızın ilaç takip sisteminden de ürün sorgulamasını yapar niteliğe kavuşturulmasını istediklerini dile getiren Çolak, "Kare kodlu ilaçların eczaneler arasında takas işlemi ile ilacın depoya iadesi, ecza depolarının sistem kapsamından çıkarılmamasını talep ediyoruz. İTS bilgilerinin sadece Sağlık Bakanlığı tarafından ve ilaç takibi amacıyla kullanılması ve mali verilerin gizliliği noktasında tam güvenliğin sağlanması gibi, teknik altyapıya ilişkin eksikliklerin tamamlanması ve altyapının, uygulama yürütümünde eczacıya ve geri ödeme kurumlarına ek yük getirmeyecek bir şekilde düzenlenmesini talep ettik." şeklinde konuştu
Türkiye'deki eczane sayısının sınırlandırılması gerektiğini vurgulayan Çolak, şunları kaydetti: "Yeni eczacılık fakülteleri açılmamalı. Çünkü sayı arttıkça mesleki saygınlığımız tehlikeye düşüyor. Ancak yeni fakülteler açılmaması da yetmez. Aynı zamanda öğretim üyesi ve altyapı sorunu çeken fakülteler de kapatılmalı ya da kontenjanları azaltılmalı. Hastanelerde 50 yatak başına bir eczacı düşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kamunun ciddi biçimde klinik eczacı istihdam etmesi gerektiğini de düşünüyoruz. Bu da 3 bin 700 eczacının hastanelerde istihdam edilmesi demek. Protokol öncesi bu sayı 800 civarında idi. Yaklaşık 3 bin eczacı daha istihdam edilmeli. Bu konuda protokol sürecinde yarattığımız baskıyla birkaç adım attık. Sürecin görünmeyen başarılarından biridir."
Sağlık Bakanlığı'nın 500 yeni eczacı ve 12 klinik eczacı aldığını, 500 eczacının daha alınmasının gündemde olduğunu kaydeden Çolak, "Bunun bize faydası ne diye sorabilirsiniz. Böylece bir yıllık mezun sayısını karşılamış oluyoruz. Yani o yıl Türkiye'de hiç eczane açılmamış gibi düşünün. 3 bin 700 hedefimiz gerçekleşirse, serbest eczacı başına düşen nüfus ciddi ölçüde artacak. O yüzden, bizler yeni eczacı istihdamını da, yeni fakültelerin açılması sorununu da bizi birebir etkileyen sorunlar olarak kavramalı, bu alanlarda da verilen mücadeleye katılmalıyız." ifadesini kullandı.