2 OCAK 2010

 

Siyasi otoritenin öngördüğü sağlıktan ve ilaçtan tasarruf politikalarının faturası, 18 Eylül kararlarının hayata geçmesiyle birlikte bir defa daha halka ve eczacıya çıkartıldı.

 

Eczanelerimiz ekonomik olarak haksız hukuksuz biçimde ağır bir yara daha aldılar. Eczanelerimizin bu sürecin sonunda yaşayamaz hale geleceği çok açıktır.

 

İlaç sanayisini dinleyen, taleplerini yerine getiren siyasi iktidar, söz konusu eczacıların sorunları olduğunda sağır, görmez, dilsiz olmakla kalmayıp bir de en baskıcı yüzünü göstermektedir.

 

Bunun yanında bugüne kadar bizlere verilen hiçbir söz tutulmamış, zararlarımız da ödenmemiştir.

 

SGK’ nın tek taraflı olarak sözleşmeleri fesh etmesi ve Sayın Başbakan’ ın “ilaçları marketten de sattıracağız” açıklamaları meslek alanımıza yapılan ağır birer baskı ve saldırıdır.Tehdittir… Böylesi yaklaşımlara boyun eğilemez!

 

Bütün bu koşullar altında eczacılar bugüne kadar kararlılık ve örnek bir disiplinle meslek örgütlerinin ardında durmuştur. İnancımız odur ki; durmayı da sürdürecektir. Türk Eczacıları Birliği’ nin taraf olmadığı bir sözleşmeyi imzalamayacak, gereğini yapacaktır.

 

Geldiğimiz bu aşamada hiçbir gerekçe bir teslimiyet sözleşmesinin altına imza atılmasını meşru gösteremez. Hiçbir açıklama bir teslimiyet sözleşmesini “uzlaşma” diye sunamaz.

 

Yeni bir sözleşme yapılacaksa, Türk Eczacıları Birliği’ nin defalarca kamuoyuna açıkladığı şartlarda yapılmalıdır. Yalnızca SGK’ nın değil, eczacının da hakkını hukukunu gözeten bir sözleşme olmalıdır.

 

Eczacılar, 4 Aralık’ ta kendi referandumlarını yapmışlardır. Bu referandumun sonucu da; bu koşullarla ilaç ve eczacılık hizmetinin verile-me-yeceği yönündedir. Bu sonucu hiç kimse görmezlikten gelemez.

 

Bizler ne ilaç sanayisinin ne de siyasi otoritenin “sendikasız sözleşmeli işçileri” değiliz. ARTIK GERÇEKTEN DE YETER! diyoruz. Bu aşamada “nereden inceyse oradan kopsun” diyoruz.

 

Örgütlü gücümüzün yeterince ve gereğince kullanılabilmesiyle sorunlarımızı aşabileceğimize inanıyoruz. Meslektaşlarımızın iradesi ve kararlılığı da bu yöndedir.

 

Bu noktada atılabilecek bir geri adım ya da mevcut durumun kabullenilmesi eczacıları tümüyle sisteme teslim edecektir. Sonrasında geri dönüşün olamayacağını görebiliyoruz.

 

Eczacı üzerine düşeni yapmıştır. Yapmayı da sürdürecektir. Şimdi söz sırası TEB ve 51 Eczacı Odasındadır. Tarihe imzayı hep birlikte bir bütün olarak atacaklardır.

 

Bütün ilgililerin bilgi ve değerlendirmesine sunuyoruz.

 

Saygılarımızla.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat