İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay SAYILKAN, kendi köşesinde yazdığı yazıda TEB Yönetimi’ ne sert eleştiriler yöneltti.
|
DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKMAK…
Sağlıkta dönüşüm programının uygulanması ile önemli kayıplara uğrayan ve sürekli bedel ödeyen bir meslek grubunun mensupları olarak bizler hak arama mücadelesi vermek , hakkımızı ve emeğimizin karşılığını almak istiyoruz.Ancak Merkez Heyetimiz 4 Aralık eczane kapama eyleminden sonra karşı duruş sergilemek ve hak arama mücadelesi vermek yerine uzlaşmacı ve olup biteni kabullenmiş bir tavrı benimsemiş görüntü veriyor.Bu tablo da eczacıların geleceğe umutla bakamamalarına neden oluyor.
Ankara’da gerçekleşen 10.Türkiye Eczacılık Kongresi’nde açık seçik görüldü ki siyasi otoriteyi temsil eden bakandan bürokratlara kadar tüm temsilcileri özellikle referandum sonuçlarından sonra üst düzey özgüvene sahip olmuşlar. Ayrıca Merkez Heyetimizin uzlaşmacı ve yumuşayan üslubundan da oldukça memnunlar.
Merkez Heyetimizin siyasi otorite ile yaşadığı bu olumlu ve mutlu tablo ülkenin dört bir yanında bin bir sıkıntı ile ayakta kalma mücadelesi veren meslektaşlarımızın sorunlarını çözmüyor aksine her gün yeni sıkıntılarla karşılaşıyoruz.
TEB çatısı altında başka garip gelişmeler de oluyor.Siyasi otoritenin sıkça eleştirilen ;
*Ötekileştirme
*Eleştiriye tahammülsüzlük *Dar kadro anlayışı ve yandaş oluşturma gibi uygulamalarının Merkez Heyetince benimsendiği açıkça görülüyor… Edremit’te gerçekleşen 1.Bölgelerarası Toplantı’da yaşananları , ironik bir yaklaşımla mümkün olsa (ellerinden gelse) Merkez Heyetinin eleştirilmesi yasaklanacaktı diye özetleyebiliriz. Eleştirenleri eleştirmeyi görev edinmiş yani merkez heyetinin avukatlığına soyunmuş oda başkanları ,eleştirilere verilen yanıtlarda konunun dışında saldırılılarla susturma çabaları ve eczacının sorunlarına çözüm aranması gereken toplantı sonrasında selamı sabahı bile kesecek kadar psikolojik yıldırma ve ötekileştirme çabaları sonucunda söz alan ,konuşan sadece 21 oda temsilcisi .
4-5-6 Kasım 2010 tarihlerinde 2.Bölgelerarası Toplantı Adana’da gerçekleşecek. Meslek örgütümüzde nelerin değiştiğini, hangi noktada olduğumuzu bu toplantıda birlikte görecek ve değerlendireceğiz.
Eleştiriye tahammülsüzlüğün ,doğruları söyleyenlere saldırının değişik örnekleri var. Türk Eczacıları Birliği’nin değil mevcut Merkez Heyetinin ateşli savunucusu olan bir Oda Başkanı yazdığı bir yazıda sevgili hocamız Prof. Dr. Levent Üstünes’e garip eleştirilerde bulunmuş. Aynı meslektaşımız benzer saldırıyı yaklaşık on ay önce Aralık 2009 ‘da gerçekleşen TEB Büyük Kongresi’nde de yapmıştı.Hem de kongreye katılanların tamamının ilgi gösterdiği ve taktir ettiği mesleğimizin geleceğine yön veren sunumundan sonra...
Oysa, başta Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun olanlar ve İzmir’li eczacılar olmak üzere ülkemizin dört bir yanındaki meslektaşlarımızın saygı duyduğu , üzerimizde emeği olan Prof. Dr. Levent Üstünes’in mesleğimizin geleceğine ışık tutan sunumlarla ,farklı bir bakış açısı ile gündemimize taşıdığı konularla , yaptığı çalışmalarla geleceğe dair umutlarımızı artıran önemli bir değer olduğunu biliyoruz.
Merkez Heyetinde görev yaptığı 14 ay boyunca neleri gündemimize taşıdığını , hangi konularda mücadele verdiğini meslektaşlarımız çok iyi biliyor.
Acaba meslektaşlarımızın hocamıza olan sevgisi ve saygısından duyulan bir rahatsızlık mıydı bu saldırının gerekçesi ?
Yaşananları , “meyve veren ağaç taşlanır” veya “güneş balçıkla sıvanmaz” gibi özlü sözlerle de özetleyebiliriz.
Bizler bu ülkedeki meslektaşlarımızın büyük çoğunluğu gibi hocamıza sevgi ve saygı duymakla kalmıyor onun mesleğimizin geleceğinin şekillenmesine yönelik önemli katkıları olacağına da yürekten inanıyoruz.
Aralık 2009’daki kongrede de dile getirdiğimiz gibi ;
Bizlerde emeği olan ,ömrünün büyük bir kısmını genç eczacıları yetiştirerek geçiren ve mesleğimizin geleceği için emek veren hocalarımıza saygı gösteriyoruz.Saygı göstermeyenlere de önerimiz "saygı göstermiyorsanız bile saygısızlık etmeme erdemini gösterin" olacaktır.
Bizler bu ülkenin ve mesleğimizin geleceğini tek sesli, tahammülsüz yapılarla değil ,herkesin katkısı ile,çok seslilikle ve değerlerimize sahip çıkarak hep birlikte belirleyeceğimize ,aydınlık günler göreceğimize inanıyoruz.
Saygılarımla…
|