Ankara, 2 Kasım 2009
BASINA VE KAMUOYUNA
KAMU KURUM İSKONTOSUNDA ERTELEME SADECE SORUNU ÖTELER!
KALICI ÇÖZÜM İSTİYORUZ!
Hükümetin Orta Vadeli Program çerçevesinde ilaç alanında aldığı tedbirler eczanelerimiz için son derece yıkıcı ekonomik kayıplar anlamına gelmektedir. Öyle ki, bilimsel verilere göre kapanma tehdidi altındaki eczane sayısı geçen yıla göre yüzde 50 büyümüştür. Bu tedbirler uygulanırsa rakam daha da büyüyecektir. Bizler, feda edecek tek bir eczanemiz yok derken bu tehdidin altını çiziyoruz. Bu tehdit, sadece eczanelerimize yönelik değildir, hastalarımıza ve sağlık sistemimize yöneliktir. Bunu kamunun da ilaç sanayinin de böyle anlamasını istiyoruz.
İlaç alanında alınan radikal tedbirlerden ilk yürürlüğe gireni ve görece olarak küçüğü; ilaç şirketlerinin 700 kalem ilaçta kamuya yaptığı iskontonun 2 Kasım’dan itibaren %11’den %24’e çıkarılmasıydı. Birliğimiz bu süreçte eczanelerimizde ciddi bir stok erimesi ile karşı karşıya kalacağımızı görerek, sorunun çözümüne yönelik yaptığı tüm önerilerin dikkate alınmamasının üzerine, bu ilaçların depolara iadesi kararını verdi.
İadeleri sağlamak için Birliğimiz tarafından hazırlanan ve internet sitemize eklenen modülün devreye alınmasının üzerinden daha 6 saat geçmeden 24.000 eczacıdan 15 bini, ve iki gün içinde de 22.300’ü TEB sistemi üzerinden, diğerleri de depoların ve kooperatiflerimizin siteleri üzerinden elindeki 20 milyon kutudan fazla ilacı iade etmeye hazırladı. Arkasından 1 Kasım’da (dün) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bir basın bülteniyle eczacılarımızın “tanınan 45 günlük yeterli süreye rağmen (!!!) stoklarını düzenleyemediği” gerekçesiyle bu uygulamayı 4 Aralık’a kadar ertelediğini duyurdu. Ne yazık ki basın bültenini okuyunca yazılı ve sözlü aktarımlarımıza rağmen sorunu tam olarak anlamaktan uzak olduklarını anlıyoruz.
İlaç şirketlerinin bir türlü ödemeye yanaşmadığı stok zararları, Orta Vadeli Program’ın eczanelerimizde yarattığı tahribatın sadece şimdiye kadar açığa çıkmış olan kısmıdır. Türkiye’de şu anda uygulanan tedbirler sadece kamu kurum ıskontolarının yüzde 11’den yüzde 24’e çıkmasıyla sınırlı değildir. Bunun dışında 16 milyar dolarlık ilaç pazarını 3.3 milyar dolar daraltacak tedbirler de söz konusudur.
Rakamları tekrar hatırlatıyoruz: 24.000 eczacının ilaç pazarından aldığı pay 3.6 milyar dolardır ve bu rakam son derece eşitsiz dağılmış durumdadır. Şimdi, 3.3 milyar dolar tasarrufla eczane ekonomisi 815 milyon TL küçülecektir. Sayın bürokratlara samimiyetle soruyoruz: Bir gün, bir çalışana maaşının dörtte birini kestiğinizi söylerseniz, nasıl bir tepki verilmesini beklersiniz? Eczacılara şu anda olan budur. Dahası eczacıların yarısına siz bundan sonra bu mesleği yapamayacaksınız, alınan kararlar gereği iflasa mahkum edildiniz diyorsunuz.Sonra da iflasımızı bir ay geciktirdiğinizi, bu arada sorunlarımızı kendi kendimize çözmemizi “temenni ettiğinizi” söylüyorsunuz.
700 kalem ilaçtaki kısmi indirim nedeniyle stok erimesi bu büyük sorunun, yani buzdağının görünen yüzüdür. 4 Aralık’ta toplam yaklaşık 4000 kalem ilaçta fiyatlar düşecektir. Bizler, ne tasarruf yapılmasından ne de ilaç kullanımının akılcı tedbirlere bağlanmasından rahatsız değiliz. Hem kamu yararı hem de hastalarımızın ilaca erişim hakları arasındaki dengeyi korumaya çalışıyoruz. Ancak, tebliğ edilen uygulamalar ve ardından yaşanılan süreçteki kamunun yaklaşımı tüm sorunları hastalarımız ve biz eczacıların üzerine yıkmaktadır. Eczacıların meslek örgütü olarak bu konudaki çözüm önerilerimizi defalarca SGK’nın değerli yetkililerine, bürokratlarımıza ve Sayın Bakanlarımıza aktarmış bulunuyoruz. Bugüne kadar çözüm önerilerimiz doğrultusunda hiçbir somut adım atılmış değildir. Üstelik, bugün yayınlanan “Basın Bülteni” ile sorun anlaşılması zor bir ifade ile “eczanelerin hazır olmamasına” bağlanabilmiştir. Şaşkınlık içindeyiz! Evet, eczanelerimiz iflasa hazır değildir, açıkçası Türkiye sağlık sistemi de hazır değildir. Biz gerekli adımlar atılmadığı sürece sorunu çözülmüş değil, ötelenmiş sayıyoruz.
İlaç Fiyat Kararnamesi’nde ve Kararname’ye açıklık getiren Genel Yazı’da açıkça yer alıyor olmasına rağmen bugüne kadar ilaç şirketleri yeni fiyat uygulamasında 45 günlük geçiş süresine hiçbir zaman uymadılar. Her Cuma günü bu ülkede ilaç fiyatları değişiyor ve bizler yeni bir erime ile karşı karşıya kalıyoruz. İlaç firmalarının verdikleri taahhütlere uymasını sağlamakla yetkili ve görevli olan da bizler değiliz, Hükümet’in çıkardığı kararnamelere uymayan da…
İlaç şirketleri kendi ilaçlarının sorumluluğunu taşımalılar. Eczacılar ilacın geliştirilmesinden hastaya ulaştırılmasına kadar her aşamada sorumludur ve bu sorumluluğunun gereğini yerine getirmektedir. Ama defalarca uyarmamıza rağmen ilaç şirketleri 45 günlük fiyat uyum süresine uymamaktadır. Kamu da bunu bildiği halde yaptırımı olan bir düzenlemeyi şimdiye kadar hayata geçirmemiş durumdadır. Yaşanan süreçte açık olan tek şey şudur; ECZACILAR CAN DERDİNDE, İLAÇ SANAYİİ MAL DERDİNDEDİR.
Bir kez daha tekrarlıyoruz; 4 Aralık’ta yaşanacak büyük erimenin yanında, bugün ötelenmiş olan problem; yani stok erimesi solda sıfırdır. Esas büyük erime ilaç fiyat düşüşleri ile birlikte 4 Aralık’ta yaşanacaktır. Bizler için, konu stoklarımızı korumayı çoktan aşmıştır. Stok erimesi, bu tedbirler vesilesiyle önümüze gelen ilk ve belki de en küçük sorundur.
Bu ülkede eczacıların yaşaması, sağlık hizmeti vermesi ve yaygın sağlık ağını koruması için, eczacıların gelirleri mutlaka ilaç fiyat düşüşlerinden bağımsız hale getirilmelidir. Eczanelerimizin yaşaması ve yaşatması için, eczacı karlılığı mutlaka artırılmalıdır. Bizler bunun Basın Bültenleriyle temenni edildiği değil, temin edildiği bir ortamda eczacılık yapmak istiyoruz.
Eczacıların meslek örgütü, gerekirse ilaç sanayine ve hatta karar alıcılara rağmen kamunun, hastalarının ve meslektaşlarının çıkarlarını korumaya devam edecektir. 2 Kasım’daki öncü sarsıntı ertelenmiştir, eğer önümüzdeki bir ay, geçtiğimiz bir ayın bir tekrarı olacaksa bu 4 Aralık’taki depremin şiddetini biraz daha artırmak dışında bir işe yaramayacaktır. Bir an önce kalıcı çözümler hayata geçirilmeli, eczacının sağlık hizmeti ve dolayısıyla hastanın sağlığı tehlikeye atılmamalıdır.
Eczacıların altı saat içinde meslek örgütünün ve 51 eczacı odasının “ilaçları iade edin” çağrısına verdiği refleks, birincisi sorunun ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu, ikincisi, eczacıların örgütlülüğünün düzeyini göstermiştir. AMA ECZACI ÖRGÜTÜ İÇİN GEÇİŞ SÜRESİNİN ERTELENMESİ, SORUNUN ERTELENMESİ DIŞINDA BİR ANLAM TAŞIMAMAKTADIR.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ
MERKEZ HEYETİ