Odamıza ulaşan bilgilere göre, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti Sosyal Güvenlik Kurumu ile yeni bir protokol imzalamak üzere toplantı halindedir.
SGK, TEB Merkez Heyeti ile yaptığı son görüşmede TEB'in hiçbir talebinin kabul edilmeyeceğini ve ayrıca kendi şartlarının tamamının yer alacağı bir protokol görüşmesinin mümkün olacağını kesin bir dille ifade etmiştir. Aynı açıklamanın bir benzeri bugün SGK Başkanı Emin Zararsız tarafından Vakit adlı gazetede yayınlanan haberde ifade edilmiştir.
Şu anda görüşülmekte olan ve imzalanacağına dair bilgiler aldığımız protokolün, SGK'nın tek taraflı olarak feshettiği ve fakat önceki gün Danıştay'ın fesih yürütmesini durdurduğu protokolden, eczacı lehine hiçbir ileri yanının olamayacağı açıkça ortadadır. Gelişmeler gösteriyor ki, imzalanması beklenen yeni protokolde, SGK'nın "İlaç Takip Sisteminin kayıtsız şartsız kabulü" gibi dayatmaları yer alacaktır. Yeni protokolün, Danıştay'ın ara kararı ile hâlâ yürürlükte olan protokolden eczacı açısından çok daha geri bir protokol olacağı açıkça ortadadır.
SGK'nın dayatmalarını "kölelik sözleşmesi" olarak niteleyen Odamız, bunun asla kabul edilemeyeceğini önceki gün gerçekleştirilen basın toplantısında kamuoyuyla ve basınla paylaşmıştır. Dün yapılan Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında bu görüşümüz diğer Oda Başkanları ve Merkez Heyeti ile de paylaşılmıştır.
Danıştay kararıyla feshi durdurulan 2009 Protokolü, geçen sene TEB Merkez Heyeti tarafından üç yıllık olarak imzalanmış ve eczacı kamuoyuna büyük bir kazanım olarak yansıtılmıştır. TEB Merkez Heyeti'nin, büyük bir kazanım olarak gösterdiği 2009 Protokolünden bile daha geri bir protokolü imzalamak için SGK'nın dayatmalarını kabul ederek masaya oturmasının gerçek amacını anlamak mümkün değildir!
4 Aralık'ta gerçekleştirdiğimiz bir günlük uyarı eylemimizde ilan ettiğimiz talepleri bir kez daha hatırlamakta fayda görüyoruz,
1- İlaç Fiyat Kararnamesinde yer alan eczacı kârlılık oranının taleplerimiz dikkate alınarak yükseltilmesi;
2- Eczacıya kutu başına meslek hakkı verilmesi;
3- İlaç firmalarının kamuya yaptıkları iskontoların eczane ekonomilerine getirdiği yükü ortadan kaldıracak düzenlemelerin acilen yapılması;
4- İlaç fiyat düşüşlerinde eczanelerde oluşan ekonomik kayıpları karşılayacak yasal önlemlerin alınması.
TEB Merkez Heyeti ise yine 4 Aralık sürecinde taleplerimizi şöyle ifade etmiştir:
1) Stok zararlarımızın bundan böyle düzenli olarak, eksiksiz ve zaman geçirmeden karşılanması,
2) İlaç fiyat düşüşlerinden ve kamu kurum iskontosu artışlarından kaynaklanan ciro düşüşüne bağlı küçülmenin eksiksiz ve zaman geçirmeden kalıcı biçimde telafisidir (- Meslek hakkı, -İlaç Fiyat Kararnamesi'nde eczacı kârlılığının yükseltilmesi).
İstanbul Eczacı Odası, taleplerimizin gerçek muhatabı olan Sağlık Bakanlığı ile yapılacak görüşmelerle hayata geçirilebileceğini krizin başladığı günden bu yana ısrarla dile getirmektedir.
Bugün yaşadığımız sorun temel olarak eczane ekonomilerinin iflasta olmasıdır. Sorun eczacının gelirlerinde uğradığı büyük kayıp ve bu açıdan ekonomiktir. Bu sorunun yeni bir protokol ile çözülmesi mümkün değildir.
Sosyal Güvenlik Kurumu ile varılması gereken tek mutabakat kamu kurum iskontolarının üzerimizden kaldırılması konusundadır. Bu mutabakat da Sağlık Uygulama Tebliği'nde yapılacak yeni bir düzenleme ile çözümlenebilir.
Danıştay'ın önceki gün aldığı karar, SGK'nın protokolü feshederek halk sağlığını tehlikeye attığını yargının tescil etmesi anlamına gelirken, bu süreçte eczacının haklılığı bir kez daha ortaya çıkmışken ve eczacı da hukukun üstünlüğünün sağlanmasından güç almışken, hâlâ Kurum Başkanının ısrarlı dayatmalarına prim verecek bir protokol için masaya oturmak asla kabul edilemez.
TEB Merkez Heyetinin yapması gereken SGK'nın kapısını aşındırmak yerine Sağlık Bakanlığı ile masaya oturmaktır.
Meslektaşlarımız yeni sorun değil, çözüm beklemektedirler.
İstanbul Eczacı Odası
Yönetim Kurulu