Devlet Bakanı Ali Babacan’ın gerçeğe aykırı açıklamasını kınıyoruz!
23 Eylül 2010 günü Hürriyet gazetesinde Vahap Munyar’ın ve Milliyet gazetesinde Derya Sazak’ın haberlerinde Devlet Bakanı Ali Babacan’ın 4 Aralık 2009’da ilaç fiyatlarında yapılan indirime karşı ilaç şirketlerinin eczaneleri "boykota yönlendirdiği" şeklinde bir ifade kullandığı görülmüştür. Bu tamamen gerçeğe aykırı bir beyandır.
Eczacı meslek örgütleri yıllardır ilacın Türkiye’de pahalı olduğunu savunmuş ve ilaç fiyatlarının düşmesini talep etmiştir. Bunu görmek için gazetelerin arşivlerine bakmak yeterlidir. İlaçta ruhsatlandırma ve fiyat kararnamesi ile yapılan düzenlemeler aleyhine dava açan da yine eczacı meslek örgütleridir. İstanbul Eczacı Odası tamamen firmaların çıkarlarını gözeten ilaç ruhsatlandırma yönetmeliğine karşı dava açmış ve yönetmeliğin bazı maddeleri hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir.
2004 yılında çıkarılan İlaç Fiyat Kararnamesi ile getirilen fiyatlandırma sistemiyle ülkemiz 2004 yılından 2009’a kadar jenerik ilaca %20 fazla fiyatla ulaşmıştır. AKP hükümeti döneminde ilaç tüketimini pompalayan politikalar izlenmiş, yerli ilaç sanayi büyük oranda yok olmuştur. Sağlık Bakanlığı açtığımız davaya cevabında Türkiye’de ilaç tüketiminin %427 arttığını ifade etmiştir. Ülkemiz milli gelire oranla ilaç tüketiminde dünyada 1. sıraya yükselmiştir.
Ülkemiz ilaç tekellerinin ellerini ovuşturarak baktıkları bir pazar haline getirilmişken, sağlıkta özelleştirmeler ve şirketleşmeler hızla artarken ve ilaç tüketimini artıracak tüm düzenlemeler yapılırken buna karşı çıkan, sağlık meslek örgütleri olmuştur. Eczacı meslek örgütleri ilacı ticari bir meta ve eczacılık mesleğini ticaret olarak gören her yaklaşıma karşı çıkmıştır. İstanbul Eczacı Odası, ilacı ve eczacılık mesleğini korumak adına, başta fiyat kararnamesi olmak üzere, ilaç tüketimini pompalamaktan öteye gitmeyen düzenlemelerden davacı olmuş ve bir kısmı iptal edilmiştir. Tüm bunlar ortada iken, Sayın Bakanın, eczacıların firmaların isteği ile eylem yaptığı yönündeki iddia ve beyanının hiçbir inandırıcılığı bulunmamaktadır.
Sayın Bakanın firmalara Hindistan ve Çin fiyatlarını esas alacağını söylediği yönündeki ifadesi de inandırıcı değildir. Zira Türkiye’nin 2004 yılından bu yana benimsediği referans fiyat sistemini içeren mevzuatı AB fiyatlarını baz aldığından böyle bir uygulama hukuken mümkün değildir.
Diğer yandan Eczacı Odaları maliyet esaslı bir fiyatlandırma sistemini önermektedir. Hammadde ve işçilik fiyatları ülkemizden çok farklı olan AB fiyatlarının referans alınmasının doğru olmadığını her fırsatta dile getiren eczacıların, firmaların teşviki ile boykot yaptığı yönündeki ifadenin hiçbir gerçekliğinin olmadığı çok açıktır.
Bugüne kadar, eczacıların mesleki ve ekonomik sorunlarını kamuoyuna duyurmak için sürdürdükleri hak arama mücadelesine gölge düşürmek amaçlı pek çok maksatlı yazı yazılmış ve söz söylenmiştir. Ancak hiçbir gerçekliği olmayan bu açıklamaların bir Bakan tarafından dile getirilmesi, dahası eczacıları ve eczacı meslek örgütlerini bugüne kadar mücadele ettikleri unsurlarla yandaş gösterme çabası kabul edilemez.
Oda arşivlerimiz Sayın Bakanca dile getirilen "firma desteği ile eylem yaptılar" ifadesinin aksini açıkça ispatlayan belgeler, yazışmalar ve dava dilekçeleri ile doludur. Sağlık Bakanlığı’nın davalara cevap dilekçeleri arşivimizdedir. Bugün ülkemizde ilacı bir ticari meta olmaktan öteye taşıyan, ilacı olmazsa olmaz bir sağlık ürünü olarak görenler, eczacılar, sağlık çalışanları ve onların meslek örgütleridir. Bu nedenle de son dönemde sağlık meslek örgütleri çeşitli karalamalara maruz kalmakta ve adeta boy hedefi yapılmaktadır.
Meslek örgütlerimiz sağlıklı bir toplum ve onurlu bir meslek için mücadelesini şimdiye kadar olduğu gibi tamamen bağımsız ve halkın çıkarları doğrultusunda yürütmeye devam edecektir. Kamuoyunun bilgisine sunarız.
Saygılarımızla.
İstanbul Eczacı Odası
Yönetim Kurulu