Hürriyet/ANKARA
ÖNCE “böyle olmaz” dediler, kimse duymadı. Başbakan'a mektup yazdılar, cevap gelmedi. SGK'nın kapısına anahtar attılar, çözüm olmadı. Seslerini yükseltmek için bir günlük kapatma eylemi yaptılar, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurlarından oldular, sözleşmeleri fesh edildi. Sağlık sektörünün incisi eczanelerin bu sıkıntıları halkı nasıl etkiler sorusu şimdiden akıllara düştü. Ankara Hürriyet de 25-30 yılı aşkın bu sektöre emek vermiş dört eczacı'ya sordu, şimdi halkı neler bekliyor?
Biz bir gün yaptık SGK her gün eylemde
Adnan Özaslan, Kayaş'da 20'yi aşkın yıldır eczacılık yapıyor aynı zamanda Ankara Eczacılar Odası Yönetim Kurulu Üyesi. Özaslan, ferdi olmadığı sürece sözleşmeye açık olduklarını, dertlerinin halkla değil sadece haksız rant sağalamaya çalışanlarla olduğunu belirtti. Özaslan'ın sorulara yanıtı şöyle oldu:
Ciddi bir zarardan söz etmek mümkün mü?
Siz hangi hizmeti alırsanız alın parasını anında ödüyorsunuz. Ancak eczanelerde öyle yapılmıyor. Müşteri alacağını alıyor ama ya para ödemesi gerekmiyor yada cüzzi bir miktar ödemesi yeterli oluyor. Eczane, devletten alacaklı oluyor. Garip bir sistem bu; gerekçesini, mantığını çözemediğimiz bir sistem. Biz de bu garip sistemi ve garip durumları hak edecek ne yaptığımızı anlamadık ve itiraz ettik.
Eylemiz nedeniyle suçlu durumuna düştünüz öyleyse, doğru mu?
Bir günlük kapama eylemimiz, halk sağlığını tehtid ettiğimiz için bizi suçlu durumuna düşürdü. Ancak mesela dün sabah 09:00'dan akşam 16:00'a kadar sistem kapalıydı. Bu ne demek? Eczanemiz açık olsa bile gelen hastalara ilaç veremedik. Ayın yarısını da gel-gitli bir sistemle geçirdiğimiz için açık olmamız pek birşey değiştiremiyor ne yazık ki.Devlet tarafından bakarsanız, devlet hergün eylem yapıyor. Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış, biz de bastırıldık. 16 Ocak'ta sözleşme yapamazsak tüm halkın sağlığı devlet eliyle tehlikeye atılmış olacak.
İlaç satmıyoruz hizmet veriyoruz
30 yıldır ezcane eczacılığı yapan Gülay Yılmaz, “doktorların yaptığı reçete hatalarını düzelten biziz, biz olmasak hem devlet zarar eder hem hasta. Bizi satış sorumlusu gibi göstermek bu devletin ayıbıdır” diyor. Yılmaz, soru üzerine sözlerine şöyle devem ediyor:
Büyük marketlerin ilaç satma imkanı olmasından söz ediliyor, satış elemanı ilaç satabilir mi?
Biz dört yıllık çok da zor bir eğitim aldık ve böyle eczacı olduk. Bu marketlerin söz konusu olması bile bizim emeğimizi, mesleğimizi hiçe saymaktır. Biz yaptığımız işe iş gibi bakan bir meslek grubu değiliz çünkü biz tüccar değiliz. Biz öncelikle hastalarımızın sağlığını düşünüyoruz. Şimdi de hastalarımız ne olacak diye düşünüyoruz. Reçeteleri, parayla almanın mümkün olamayacağı pahalılıkta olanlar var.Özellikle kanser ilaçları çok pahalı ve çok uzun süreli kullanım istiyor. Bunu yüksek gelirli bir ailenin bile karşılaması kolay değil. Hastaların bir çoğu ilaçlarını alamayacak ve tedavileri sekteye uğrayacak. Biz 105 günde SGK'dan paramızı alabiliyoruz o da şanslıysak. Hastaların bireysel olarak bunu nasıl yapacağı tam bir muamma. Hastaların o sıralara dayanması bir yana, ilaç parası için salgın hastalıkları azdırırlarsa ne olacak? Mesleğimize ve halka çok yazık ediyorlar ve çok kısa bir süre sonra bizleri mum yakıp arayacaklar.
Sözleşeme olmazsa kuyruklar olur
30 yıllık Eczacı Cüneyt Sümer, bu sözleşmeler üzerinde anlaşılamaması halinde halkı eskiden olduğu gibi “ilaç kuyrukları kabusunun” beklediği konusunda halkı uyardı. Sümer Ankara Hürriyet Muhabiri'nin sorusunu şöyle yanıtladı:
TEB ve SGK sözleşemezse halkı neler bekliyor?
Geri dönüş var gibi sanki, eski SSK Hastanelerindeki yığılmalar veyahutta hastaların hastanelerde yığılması gibi olaylar gündeme gelecek gibi duruyor. Gidiş oraya doğru görünüyor buradan bakınca. Kuyrukların bitmesiyle ilgili bir çok övgü dolu konuşmalar yapıldı. Bir çok şeyi bedava yaptılar ancak bugün öyle görünüyor ki bu işleri yürütmeyi beceremiyorlar ve geriye dönüyoruz. Sağlık açılımı dersek bu kuyrukların kaldırılmasına, bu dönemde hükümetin kazanımları oldu. Çünkü bu açılımların zararını başkalarına faturalamışlardı, şimdi de o faturayı eczacılara yolluyorlar. Şu yada bu şekilde yine olan halka oluyor. Hastalara kuyruk yolu görünüyor.
Faturalama sistemi gelebilir
Eczacı Nevin Akçakoca, “35 yıllık eczacılık hayatımda onca hükümet gördüm hiç bu kadar kötü duruma düşmemiştik” dedi. Son durumlarını böyle nitelendiren Akçakoca, ilaçta faturalama sistemine dönüş yaşanabileceğine dikkat çekti ve soruya cevabı şöyle oldu:
İlaç kuyrukları geri dönüyor deniyor, sizce?
Öyle olmamasını umuyorum, bir an önce TEB ve SGK anlaşır diye düşünüyorum. Devletin, halkın sağlığıyla keyfi oynamayacağına inanmak istiyorum. Özel eczaneleri kapatıp, eczacılığı önce devletleştirip sonra özelleştireceği gibi trajik bir planları olmadığına inanmak istiyorum. Yoksa, sözleşmemiz olmayan bir yerde çalışan biri geldiği zaman ilaçlarını veriyoruz, reçetenin arkasına etiketlerini yapıştırıp onaylıyoruz, bir de fatura kesip iliştiriyoruz. Hastalarda gidip SGK'ya başvuracak. Yani yine olan memura, halka oluyor. Ben 35 yıldır eczacılık yapıyorum onca hükümet gördüm, bu kadar kötü bir süreç yaşadığımızı hatırlamıyorum. Onurumuz ayaklar altında artık.