Sağlık Bakanlığı, eczacılar ve eczaneler hakkındaki kanun değişikliği hazırlıklarını tamamladı. Düzenlemeyle, 2500 kişiye bir eczane düşecek şekilde sınırlama yapılacak.
Eczaneler, birinci basamak sağlık hizmeti sunan yer olarak tanımlanacak. Yardımcı eczacılık kavramı getirilecek. Belli bir cironun üzerinde olan eczaneler mutlaka yardımcı eczacı istihdam edecek. Mesul müdür atanmasıyla ilgili maddede, seçimle gelinen görevler kapsamı da genişletildi. Tasarıda, eczacı-eczacı ortaklığıyla ilgili herhangi bir maddenin yer almadığı vurgulandı. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Mahmut Tokaç, Medimagazin’in sorularını yanıtladı.
Fatma Ergüzeloğlu/Ankara
Eczacılar ve eczaneler hakkında 6197 sayılı Kanun üzerinde çalışıyorsunuz. Öngörülen değişiklikler neler?
En önemli olarak nüfusa göre bir sınırlama düşünülüyor. 2500 kişiye bir eczane olacak şekilde bir sınırlama yapılacak. İllere göre farklılıklar olsa da eczane sayısında biraz daha açık var; bir süre daha yeni eczane açılabilecek.
Eczacılığın tanımı yeniden düzenlenecek. Eczanelerin birinci basamak sağlık hizmeti sunan yer olarak tanımlanması konusunda eczacılar ısrarlıydı. Bu tanım kanuna giriyor. Bundan başka biliyorsunuz, 2003 yılında eczane ruhsatları il sağlık müdürlüklerine devredilmişti. Ancak birkaç mahkeme bu devrin geçerli olmadığını, yasada ‘Ruhsat Bakanlıkça verilir’ ifadesi olduğu için ruhsatın yine Bakanlık tarafından verilmesi gerektiğine hükmetti. Halbuki il sağlık müdürlükleri de Bakanlığın bir alt birimidir. Bunların yetki devrinin mümkün olduğu yorumunu getiriyorduk. Ama mahkemelerin kararı üzerine ruhsatın il sağlık müdürlüklerince verileceğini yasaya kaydettik. Bu husus artık yasada görülecek.
Yasa değişikliğiyle birlikte yardımcı eczacılık kavramı da geliyor. Eczacılık fakültesinden mezun bir eczacının serbest eczane açabilmesi için en az 1 yıl bir başka eczanede yardımcı eczacı olarak görev yapma zorunluluğu getiriliyor.
Yardımcı eczacının görev alanı nasıl?
Yardımcı eczacı, stajyerden daha öte. Sorumluluk alabilen, ama bir eczaneyi işletebilmek için geçmesi gereken süreci dolduran eczacı olarak tanımlanabilir. Kişi, eczane açmak istemeyebilir, cirosu yüksek eczanede sürekli olarak yardımcı eczacılık yapmak isteyebilir.
Diğer değişiklikler neler?
Belli bir cironun üzerinde olan eczanelerin mutlaka yardımcı eczacı istihdam etmeleri konusunda bir madde yer alıyor. Eczanelerde şu an “kalfa” diye tabir edilen eczane teknisyenleriyle ilgili bir hüküm geliyor. Bunların 2 yıllık meslek yüksekokulu okuması zorunluluğu getiriliyor. Mevcutların da eğitimden geçip sertifikalanmaları halinde devam etmelerini öngören bir geçici madde var. Kalfa tanımı Milli Eğitim Bakanlığının çıraklık ve kalfalık tanımlarına uymadığı için kalfa tanımını kullanamıyoruz. Bunun yerine eczane teknisyenliği veya teknikerliği kavramı geliyor. Bunu da kısaca “eczane yardımcı elemanı” olarak kullanacağız. Ve bunların eğitimiyle ilgili hususlar var.
Vereseli eczane işlemleriyle ilgili değişiklikler var. Vereseli eczane, vefat eden eczacıya ait eczanenin eşi veya çocukları namına mesul müdür tarafından idaresi işlemidir. Beş yılı geçemez, fakat çocuklar 5 yılın sonunda reşit değilseler, reşit oluncaya ve eczacılık fakültesine girdiği takdirde öğrenimini bitirinceye kadar yine mesul müdür marifetiyle devam eder. Fakat liseler 4 yıla çıkınca reşit olma yaşıyla üniversiteye girme yaşı arasında bir boşluk oluşuyor. Bu durumda eczaneler kapanma durumuyla karşı karşıya kalıyor. Ama kişilerin eczacılık fakültesini kazanma ihtimali de olabiliyor. Bu nedenle reşitlik yaşını 20’ye çektik. Böylece kişiler liseyi bitirsinler ve kazanabiliyorlarsa üniversiteye devam etsinler, eczane açık kalsın mesul müdür marifetiyle. Daha sonra da kişi eczaneyi devralabilsin.
Milletvekili ve belediye başkanı seçilenler için mesul müdür atanmasıyla ilgili maddede değişiklik yapıldı. Diğer seçimle gelinen görevler için de bu yaygınlaştırıldı. Mesela Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanları ve merkez yönetim kurulu üyeleri, eczacı odaları yöneticileri için ve başka seçimle gelinen meslekler için bu genişletildi. Yani eczacının eczanenin başında duramaması bir zorunluluk arz ediyorsa o durumda mutlaka mesul müdür eczacının eczanede bulunması zorunluluğu getiriyoruz. Mesela bir eczacı birkaç günlüğüne eczanesinin başında duramayacak olsa, o bile yerine bir mesul müdür bırakıp gitmek zorunda. Yoksa kalfaya eczaneyi bırakarak bir yere gidemeyecek. O nedenle eczacılar eczanenin başında olmak zorunda. Eczanede satılan ürünlerle ilgili ayrıntılı bir tarif geliyor. Temel değişiklikler bunlar.
Tasarı şu an redaksiyon aşamasında. Redaksiyon tamamlanınca Bakan imzasıyla Başbakanlığa gönderilecek. Bunun da temmuz ayını bulacağını düşünüyorum.
Çok merak edilen bir konu da, eczacı-eczacı ortaklığının tasarıda yer alıp-almayacağı. Buna yönelik bir düzenleme var mı?
Kesinlikle yok. Bu konuda mutabakat sağlandı. Bakan bey Eczacı milletvekilleri ile TEB’i yemekte bir araya getirdi ve orada mutabakat sağlandı. Eczacı-eczacı ortaklığıyla ilgili herhangi bir madde konulmadı.
İlaçta takip sistemine ilişkin eleştiriler var. Dünyada hiçbir ülkede bu sistemin varlığından bahsedilmezken Türkiye’de hayata geçeceği söyleniyor.
Bizimki kadar yaygın olmamakla birlikte pek çok ülkede sistem kullanılıyor. Mesela Belçika’da uygulanıyor, ama tam değil. Bütün eczanelerde değil, sadece belli eczanelerde uygulanıyor. Fransa, İtalya ve Yunanistan’ın bu konuda çalışmaları var. 2012’de zaten Avrupa Birliği’nde zorunlu hale gelecek.
Sistemin sahte ilacın önüne geçmek yönünde değil de ilaç satış verilerinin ele geçirilmesi, eczane envanterine ulaşılması gibi amaçlara hizmet edeceği ileri sürülüyor. Bu iddia için ne diyorsunuz?
İlaç takip sistemiyle; sahte ilaç, miadı geçmiş ilaç, eczanelerden çalınan ilaçların başka yerlerde satılması, sahte küpürlerle devletin dolandırılması gibi yolsuzlukların önüne geçmek hedefleniyor. Büyük ilaç şirketleri eczanelerin ne kadar ilaç sattığını zaten biliyor. Bu tür şeyleri takip eden sistemler var; buna ihtiyaçları yok ki! Büyük ilaç şirketleri bu bilgilere ulaşsalar ne olur, ulaşmasalar ne olur? Şu anda ulaşıyorlar zaten. ulaşıyorlar da ne oluyor? Bu tamamen bir paranoyadır. Bu paranoyayı dile getirenlerin de asıl hedefi sistemi işlememesini sağlamaktır. Bu insanların var olan sistemden nemalandığını düşünüyorum.
Sistemin yürürlük tarihleri nasıl?
1 Temmuz itibariyle karekodlu ilaçlar piyasaya verilecek. Bu tarih zorunlu değil, tercihli. Fakat 1 Ekim 2009’dan itibaren üretim zorunlu olacak. ama 1 Ekim’den önce karekodsuz üretilmişler de piyasaya verilebilecek. 1 Ocak 2010’dan itibaren zorunlu hale gelecek. İlaç takip sistemi eczacıların menfaatine olan bir sistemdir. Eczacılar mağdurlar çünkü sahte küpür yüzünden bir yığın eczane sözleşme iptaliyle karşı karşıya kaldı ve bir eczanenin SGK ile sözleşmesinin iptal edilmesi demek hayatının bitmesi demektir. Yaklaşık 800 eczane bu durumla karşılaştı. Kutularda sahte küpür çıkıyor mesela ve eczacının küpürün sahte mi değil mi anlamasına olanak yok. ilaç takip sistemi sahteciliği önleyeceği için eczacılar rahatlayacak. Küpür kesmenin derdinden kurtulacaklar. Miadı geçmiş ilaçlar nedeniyle iptaller oluyor mesela. Eczacılar için önemli gelişmeler bunlar, ancak karşı çıkanların iyi niyetlerinden emin değilim.
İlaçların advers etkileri konusunda bildirim oranı nasıl?
İlaçların advers (ters) etkileri olabiliyor. Bu etkiler sağlık profesyonelleri tarafından ilgili otoritelere bildiriliyor. Ülkemizde de Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM) bu konuda sorumlu. Buraya bilgi akışı sağlanıyor. Bildirim oranı yeterli mi? diye sorarsanız biz şu anda yeterli olduğunu düşünmüyoruz. Ama her gün biraz daha artarak devam ediyor. Biz de bu konuda eğitimlerimize devam ediyoruz.
Eğitimi nasıl veriyorsunuz?
Hastanelerde farmakovijilans irtibat noktası dediğimiz kişiler var. Bunlar hekim olabilir, eczacı olabilir. Her hastanede farmakovijilans irtibat noktası var. Bu noktaları öncelikle eğitiyoruz, onlar da gittiği hastanelerde kendi çevrelerindeki sağlık profesyonellerini eğitiyorlar. Bildirimler faks, posta yoluyla yapılabildiği gibi dijital ortamda da bildirimlerin önünü açıyoruz. Genel müdürlüğümüzün bir yazılımı var. Bunun üzerinden dijital ortamda bildirim yapılabilecek. Bize gelen tüm bildirimleri değerlendirip Dünya Sağlık Örgütü’nün İsveç’teki merkezine bildiriyoruz. Oraya yapılan bildirimleri de biz devamlı takip ediyoruz.
Hekim ve diğer sağlık profesyonelleri (eczacı, hemşire, sağlık memuru, diş hekimleri vs.) bildirimde bulunuyor. Yeterli olduğu söylenemez ama en azından geçmişe göre sürekli artan bir çizgisi var.
Kaynak- Medimagazin