13 ÜNCÜ BAŞKANLAR DANIŞMA KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ
 

TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ
13 ÜNCÜ BAŞKANLAR DANIŞMA KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

Türk Eczacıları Birliği ve 51 Eczacı Odası, 18 Eylül 2009 tarihinde yayımlanan Tebliğler ve İlaç Fiyat Kararnamesi ile ilgili değerlendirme yapmak üzere, 7 Ekim 2009 tarihinde Ankara’da toplanmış ve aşağıdaki sonuç deklarasyonunu yayımlamıştır:

SAĞLIKTA YENİ DÜZENLEMELER SAĞLIKSIZLIK VE KAOS DEMEK

Hükümet, 18 Eylül tarihinde yaptığı mevzuat değişiklikleri ile, beklenen 15.6 milyar düzeyindeki ilaç harcamasını bütçe rakamlarına çekebilmek için, ilaç şirketlerinin kamuya yaptığı kurum iskontolarının yükseltilmesi, ilaç fiyatlarının düşürülmesi, 20 yıllık ilaçlar üzerindeki korumanın kaldırılması ve muayene ücretlerinin yükseltilmesi ile, radikal tasarruf tedbirleri paketi uygulamaya koymuştur. Bu paketle, kamunun ilaç giderlerini azaltmayı hedeflerken, hastaların sağlık giderlerini ve eczacının zararını artırma yöntemi benimsenmiştir.

Sağlığa ulaşma Anayasal bir haktır.

Son düzenlemeler, hastalar açısından bu hakkın kullanılmasını kısıtlamaktadır. Özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerinden ücret alınması, hükümetin Genel Sağlık Sigortası ile yapmaya çalıştığının sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak değil, paralı hale getirmek olduğu tespitini doğrulamaktadır. Özellikle birinci basmak sağlık hizmetlerinin yaygın ve ücretsiz olmasının Anayasal bir hak olduğunu bugüne kadar ifade ettik. Bu, doğru bir yaklaşımdır. Ancak bu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının da bir bedeli olacaktır. Hem sağlık hizmetini yaygın bir biçimde vermek ve hem de bunun yarattığı masrafları kara delik olarak nitelendirmek, bir arada bulunması mümkün olmayan iki ayrı tutumdur. Biz, tüm sağlık hizmetlerinin daha da yaygın biçimde ve tamamen ücretsiz verilmesini savunuyoruz. Ama bunun yönteminin sadece primli sistem değil, kaynağı vergilerden karşılanan sağlık harcamaları olduğunu düşünüyoruz. Birliğimiz ve eczacı odalarımız, genel sağlık sigorta sisteminin primlere dayandırılmasının sürdürülemez olduğunu defalarca vurgulamasına karşın, prim toplayamayınca sağlık hizmetinin paralı hale getirilmesini “sağlıkla oynamak” olarak değerlendiriyoruz. Sağlık hizmeti, vergilerden karşılanmalı ve Hazine’den sağlık hizmetine ayrılan pay, bütçe açığına neden olan kara delikler olarak değil, verginin karşılığı ve toplumsal dayanışmanın gereği olarak görülmelidir. Asgari ücretlilerin ödediği yüksek vergilerin yanında bir de sağlık hizmetine ödemeleri gereken muayene ücreti vs. adı altındaki ücretler, toplumun birlikte yarattığı zenginliğin adaletsiz dağıtımını derinleştirmektedir. İlaca erişimi zorlaştırarak, yüksek muayene ücreti ile hekime gitme sıklığını azaltarak tasarruf yapmak, toplum sağlığını en hafif deyimiyle tehlikeye atmaktır.

Kolaycı değil, akılcı tedbirler!

Akılcı olmayan kullanım sorununa dokunmadan sağlık harcamalarındaki artışın bedelini hastalara ve eczacılara ödetmek, sorunun kaynağına inmeden geçici tedbirlerle geçici çözümler yaratmak, toplumun adalet duygusunu sarsmak dışında bir işe yaramayacaktır. Çeşitli yetkili ağızların, gazetecilerin, televizyon kanallarını dolaşarak, bir ilaç soygunu varmış, eczacılar tasarrufun önünde engelmişcesine, çöplerden çıkan ilaçlara dikkat çekmesi ve bunu tüm eczacılara mal etmesi yerine, ilaçların çöpe gönderilmesini sağlayan istismar edilmeye açık bir sistem olan TC Kimlik Numarası üzerinden işlem yapılması uygulamasından geri dönülmesi konusu, bizler tarafından yetkililere defalarca aktarılmıştır. Etik dışı ilişkilerle mücadele, hekimlerin reçeteleme ve hastaların akılcı ilaç kullanımına yönelik bilimsel tedbir ve eğitimler yapılmadan, kolaycı ve acımasız bir yöntemle bütçenin şişen kısmının bedelinin hasta ve eczacılara ödettirilmesi kabul edilemez. Biz herşeyden önce, asgari ücretle geçinen ve kendilerine sağlık, eğitim, güvenlik gibi temel hizmetler olarak geri dönecek diye vergi ödeyen hastalarımızın muayene ücreti parasını bulamadığı için eczanelerimizde düştüğü duruma seyirci kalmak istemiyoruz.

Eczacının e(k)meği bedelsiz kamulaştırılıyor!

Sağlık hizmetlerinde tasarruf yapmanın yöntemi tüm eczaneleri batırmak olamaz. Bu tedbirler, hastaların ilaca ulaşmasını zorlaştırdığı gibi, ilaç-eczacılık hizmet sunumunun kılcal damarları olan düşük cirolu semt, köy ve belde eczaneleri başta olmak üzere, tüm eczanelerimize çok ağır bir darbe vuracaktır. 2004 yılında yayınlanan İlaç Fiyat Kararnamesi’nden bu yana ilaç fiyatları referans ülkelere ve Euro’ya bağlanmıştır. Euro’daki artış ve düşüşlerin fiyatlara doğrudan yansıması gerekirken, düşüşler yansıtılmakta ama artışlar Kararname’ye aykırı bir biçimde hiçbir zaman tam olarak yansıtılmamaktadır. Evet, sektörde bazı aktörler büyümektedir. Ama bunlar her yıl aramıza 1200 yeni meslektaşımızın katıldığı emeğiyle kazanan bizler değiliz; büyüyen, parasıyla para kazanan ilaç sanayidir. Birliğimiz ve eczacı odalarımız, eczacının zaten yeteri kadar yük altında ezildiğini, bu yükü kaldıramadığını ifade etmiş, bununla ilgili demokratik tepkisini, 21 Aralık 2008’de 32.000 kişi ile meydanlara taşımıştır. Daha üzerinden bir yıl geçmeden eczacıların üzerine yüklenmek istenen yeni bedeller, Birliğimizin de eczacılarımızın da taşıyamayacağı kadar ağırdır. Bu yükün altında ezileceğimizi, bunun eczacılar için yeni alınan tedbirlerle artık yıkıma dönüşeceğini, feda edecek tek bir eczanemiz bile olmadığını defalarca ifade ettik. Buradan bir kez daha tekrarlıyoruz: Eczacının e(k)meğine el konulmasına izin vermeyeceğiz.

Tahsildar değil, sağlık emekçisiyiz!

Biz eczacılar, akılcı ilaç kullanımı yoluyla ilaç harcamalarının azaltılmasını ve ilaçların bulunabilir, alınabilir olmasını her zaman destekledik. Yapmakta olduğumuz eşdeğer ilaç kullanımını yaygınlaştırma kampanyası ile de bunu gösterdik. Bizler sağlık sisteminin giriş kapısı ve son halkası olarak, hastaların doğru hekime yönlendirilmesi, doğru ilaç kullanımı konusunda danışmanlık hizmeti veriyoruz. Ancak anlaşılıyor ki sadece ilaç satıcıları ve muayene ücreti tahsildarları olarak görülüyoruz. Herkese anlatacağız: Biz, sağlık emekçisiyiz.

Biz, yıllardır sistemli bir biçimde süren ve 18 Eylül’de yayınlanan mevzuatla da son darbeyi vuran eczane yıkımından geri dönülmesi için;

  • Kamu ile ilaç şirketi arasında yapılan bir alışverişe zorla aracı edilmemizden doğan kamu kurum ıskontolarının yükünün eczane üzerinden alınmasını,
  • İlaç şirketlerinin taahhütlerine tam olarak uymasını, ilaç fiyat düşüşlerinde eczane stok zararlarının karşılanması için mutlak suretle düşük fiyattan 45 gün süre ile ilaç temininin sağlanmasını
  • Muayene ücreti uygulamasına da, kamuya veya özel kurumlara ait tüm bedellerin eczaneler aracılığıyla tahsil edilmesine de son verilmesini istiyoruz.

  

Diğer yandan, eczanelerin ilaç alım koşullarının sadeleşmesi ve İlaç Fiyat Kararnamesi’nin değiştirilerek eczacıların kâr oranlarının yükseltilmesi şarttır ve öncelikli talebimizdir. Ancak, ilaç fiyatlarındaki yeni düşüşlerden eczacıların etkilenmemesi için, yüzdesel kâr oranının yanında, meslek hakkı uygulamasına öncelikle geçilmelidir. Eczacının verdiği hizmetin karşılığının ödenmesi için, tüm çağdaş ülkelerde uygulanan meslek hakkının uygulanmasını, emeğimizin ve bilgimizin karşılığının verilmesini istiyoruz. Meslek hakkı, bizim için, birer sağlık emekçisi olduğumuzun teyidi anlamını taşımaktadır ve mutlaka eczacılık temel yasasında da yerini almalıdır.

Bizler, emeğimizle ürettiğimiz kaynakların bedelsiz kamulaştırılmasına, emeğimizin yok sayılmasına, insanlık tarihi boyunca var olan eczacılık mesleğinin tahsildarlığa indirgenmesine, eczanelerimizin kapanmasına, halk sağlığıyla oynanmasına seyirci kalmayacağız. Bu sistemin hastalarımızı muayene ücretine, bizi tahsildarlığa mahkum etmesine göz yummayacağız.

Yeni düzenlemelerin tam olarak yürürlüğe gireceği 3 Kasım 2009 tarihinden önce, eczacının bu düzenlemeden uğradığı yıkımın ortadan kaldırılması ve tasarrufun bedelinin hastadan ve eczacıdan değil, bu büyüme kimlerin hanesine kâr olarak yazılıyorsa, onlardan alınması gerektiğini tekrarlıyoruz. Yetkililere bir kez daha sesleniyoruz: Adil olunuz. Sağlık hizmetini kesintiye ve vatandaşımızı mağduriyete uğratmayınız!

Kararlılıkla ifade ediyoruz ki, feda edecek tek bir hastamız ve eczanemiz, sabredecek tek bir günümüz bile yok!



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat