SAĞDUYU…
13-16 Aralık 2007 tarihlerinde Ankara’da gerçekleşen TEB Büyük Kongresi’nin yankıları ilk günlerdeki kadar olmasa da sürüyor. Seçim sonuçları genelde delegenin tercihi ve oluşabilecek en iyi ekibin oluşması olarak tahlil edilse bile; kendilerini örgütün sahibi sanan kimileri kızgınlıkla da olsa kendilerine verilen sözlerin tutulmadığını belirterek ,ihanete uğradıkları konusunda oldukça ısrarcı davranıyorlar.
Kimlere ne gibi sözlerin verildiğini,ne tür vaatlerde bulunulduğunu bilmiyoruz.Bu tür sağlıksız ortamlarda ve kayıkçı kavgalarında hiç bulunmadık.Bizler büyük kongre öncesinde yaşanan süreci ,yapılan vahim hataları ,nerelerde nelerin konuşulduğunu çok iyi bilmemize rağmen bu aşamada seçim süreciyle ilgili yorumlarımıza nokta konulmasının ve kısır çekişmelere son verilmesinin daha doğru olacağı inancındayız.
Eczacılık mesleğinin sürdürülebilmesi her geçen gün biraz daha zorlaşırken ve 25 bin eczacı meslek örgütünden çözüm beklerken , hızla toparlanmak ve meslektaşlarımızın beklentilerine karşılık verecek çalışmaları birlikte ortaya koymak zorundayız.
Merkez Heyetinin üç günlük Kızılcahamam Çalıştay’ ı sonrasında oluşturduğu programında yer alan kısa ve uzun vadede çözüme kavuşturulması gereken sorunları ayrıntıları ile değerlendirmeli ,yol haritamızı birlikte netleştirmeliyiz.
Örneğin; katılım paylarının ait olduğu ayın fatura bedeli ile birlikte blok olarak eczaneye dönüşümünün sağlıklı hale getirilmesi ve takip edilebilir olması , kamu iskontolarının eczane dışında uygulaması ve ilaç fiyatlarındaki düşüşlerde 45 günlük geçiş süresinin eczanelerin kayıplarını telafi edecek şekilde uygulanmasını ivedilikle sağlamalıdır.
Ayrıca ,6197 sayılı yasanın taleplerimiz doğrultusunda güncellenmesi , muvazza ile mücadelede eczacı odalarının yetkilerinin arttırılması ve miadı geçen ilaçların üretici firmalarca geri alınması gibi sorunlarda önümüzdeki süreçte hızla çözüme kavuşturulmalıdır.
1 Ocak 2008’de başlanan yatan hasta ve günübirlik tedavi uygulaması ise beklenildiği gibi büyük sıkıntıları beraberinde getirmiştir.
Tüm uyarılarımıza rağmen gerekli alt yapı hazırlıkları oluşturulmadan ve personel eksikliği giderilmeden başlanan uygulama ile birçok hasta mağdur edilmiştir.İşin başka önemli bir boyutu ise eczacı odalarınca oluşturulan bürolarda yıllardır özveri ile görev yapan personelin durumudur.
Kimseyi mağdur etmeden çözüm arayışında olsak bile bir çok çalışanımızın işsiz kalacak olması bizler için ayrı bir üzüntü kaynağıdır.
Bu sıkıntılı sürecin ortasında 15-16 Şubat 2008 tarihlerinde gerçekleşecek T.E.B Başkanlar Danışma Toplantısı hepimiz büyük önem taşımaktadır. Söylenecek çok şey olmasına karşın,bildik hesaplaşmaları ve çekişmeleri bir kenara bırakıp hep birlikte çözüm aramamızın mesleğimiz için ne kadar önemli olduğunun farkındayız.
Yeni Merkez Heyetinin 2 yıllık görev süresi için program oluşturması ve bunları Eczacı Odası başkanları ile değerlendirmesi önemli bir gelişmedir. Ayrıca bir süredir devam eden ve bizleri rahatsız eden toplumsal olaylardaki suskunluğu bir kenara bırakıp ülkemizi yakından ilgilendiren ‘’türban krizi’’ ile ilgili yapılan basın açıklaması örgütte beklenen değişimin yaşanmasına dair umutlarımızı artırmıştır.
İzmir Eczacı Odası olarak Aralık ayındaki büyük kongre’de vurguladığımız gibi ; ülkemiz ,ülke insanımız ve mesleğimiz için yapılacak her doğru çalışmaya üzerimize düşen katkıyı vereceğiz.Koparılan yaygaralara , oluşturulmaya çalışılan yapay gündemlere ve diğer tüm olumsuzluklara karşın bizler tünelin ucundaki ışığın gün ışığı olduğuna inanıyoruz.
Bilmeyenler için bir kez daha hatırlatalım , bunun adı sağduyudur.
Saygılarımla,
Ecz. Tuncay SAYILKAN
İzmir Eczacı Odası Başkanı