Ecz. Tuncay SAYILKAN

İzmir Eczacı Odası Başkanı

 

Günlerdir Edirne’de bakanın cebine para koymaya çalıştığı kanser hastası üniversite öğrencisi o kızın onurlu tavrını ve medeni cesaretini konuşuyoruz. Herkesin konuşmaya korktuğu bir ortamda ortaya çıkıp sözünü esirgemediği, gerçekleri hepimizin yüzüne vurduğu ve kral çıplak diyebildiği için büyük takdir gördü. Aslında sağlık ve ilaç alanında yıllardır uygulanan yanlış politikaların yarattığı mağduriyetleri gündeme taşıdığı, hatta çözüm sürecini hızlandırdığı için övgünün büyüğünü de hak ediyor.

Yazılı ve görsel basının hemen peşine düşüp, sağlık alanında neler oluyor diye araştırmaların başladığı günlerde bizler ilaç üzerine oynanan oyunları, fiyat politikalarındaki yanlışlığın bizleri getirdiği noktayı, insan sağlığına yansımalarını ve özellikle yaşamsal öneme ait ilaçların uzunca bir süredir neden bulunamadığını anlatıp sağlıktan ve ilaçtan tasarruf ısrarının getirdiği sonuçları kamuoyu ile paylaştık.

Siyasi otoritenin temsilcileri ise bir yandan her zamanki gibi sağlık hizmetleri veya ilaçla ilgili bir sorunun olmadığını, ihtiyaç sahibi herkesin ilacına kolayca ulaşabildiğini ve sıkıntı yaşanan ilaçları TEB aracılığı ile temin edildiği yönünde açıklamalar yaparken ,diğer yandan kanser hastası üniversite öğrencisinin ilaçlarının teminini hızlandıracak düzenlemeleri de büyük bir hızla gerçekleştirdiler.

Asıl şaşırtıcı olan ise, TEB Merkez Heyeti’nin başkan ve genel sekreterinin de televizyon kanallarında siyasi otorite temsilcilerinin söylemlerine tıpatıp benzer açıklamalar yapmasıydı. Meslek örgütümüzün yöneticileri sağlıkta dönüşüm sürecinde yaşananları, ilaç fiyatları ile nasıl oynandığını, fiyat kararnamesindeki çarpıklığı, kamu kurum iskontolarını ve bunların sonucu olarak vatandaşın ilaca ulaşırken yaşadığı sorunları aktarmak yerine anlaşılmaz bir duruş sergilemişlerdi.

Tüm hekim dostlarımız, katıldıkları yurt içi veya yurt dışındaki kongrelerde yeni teknoloji ilaçlara ülkemizde ulaşamadıklarını, özellikle kanser hastalarına umut olan yeni nesil ilaçların ithalatı için başvuruların azaldığını, ayrıca mevcut ruhsatlı ürünlerin de çok düşük miktarlarda ithal edildiğini, bunun sonucunda da özellikle kanser türlerinin tedavilerine ciddi sıkıntı yaşandığını günlerdir bizlere aktarıyorlar. TEB’ in ithal ilaç birimine hiçbir şekilde ulaşılamadığını ve bir ayı geçen sürelere karşın ilaçların hastalara ulaşmadığından dert yanıyorlar.

Yaklaşık iki yıl önce bir yazımızda TEB’ nin ülke sorunları ve mesleki sorunlarımıza karşın sürdürdüğü suskunluğu sorgulayıp "eksen kayması mı ?" diye sormuştuk. Merkez Heyetinde bu gün yöntem olarak sessiz kalmak yerine konuşmanın seçildiğini ama konuşulanların da eczacı tabanının taleplerinin uzağında kaldığını ve bir yerlere şirin görünme telaşı içerdiğini görüyoruz. Yöneticilerimiz eğer izlenen hatalı sağlık politikalarını ve hastanın ilaca erişiminde yaşanan olumsuzlukları görmüyor hatta destekler hale gelmişlerse eksen kayması açıktır.

Ancak TEB’ nin ithal ilaç işine kendini fazlaca kaptırdığını, ciddi rakamları bulan tedarik işinde ısrarcı olunduğunu ve vatandaşın ilaca çok geç ulaşmasından hiçbir rahatsızlık duymadığı izlenimi daha da kaygı verici bir durumdur. TEB tarafından getirilen ve toplamda yıllık 400 milyon lirayı aştığı söylenen ithal ilaçların hızla ruhsatlandırılması için çalışmak, adı geçen ilaçların ülkenin her yanındaki eczanelerden teminin sağlamak ve vatandaşın dilediği eczaneden ilaca ulaşımını kolaylaştırıp tedavilerini aksatmamak asıl görev olmalıydı.

Üzülerek görüyoruz ki, meslek örgütümüz tedarik işini sevmiş ve depocu kimliği ile açıklamalar yapar hale gelmiş. Oysa kanser hastası üniversite öğrencisinin gündeme getirdiği ve tüm kesimlerin sıkıntı yaşadığı sağlık politikalarının sorgulanmasını sağlayacak süreç ne yazık ki merkez heyetimizce yine oldukça kötü kullanılmıştır.

Oysa bu süreçte ortaya çıkıp;
-sağlıkta dönüşümün sağlık hizmetlerini nasıl paralı hale getirdiğini,
-her geçen gün biraz daha paralı hale gelen sağlık hizmetlerinde paran kadar sağlık noktasına gelindiğini, sağlığın nasıl piyasalaştığını,
-global bütçe ısrarıyla ağırlıklı olarak ilaca baskı yapıldığını, kur farkının getirdiklerini ve KKİ uygulamalarını anlatarak gelecekte sıkıntının büyüyeceğini,
-sağlıktan tasarruf ısrarının yanlışlığını aktarmalıydı.

Hatta sağlıktan tasarruf öncelenerek vatandaştan esirgenen paranın hangi daha önemli işlerde kullanılacağının sorusu açıkça sorulabilmeliydi.

Yine önemli bir gündem, yine dikkatler sağlık hizmetlerine yönelmişken iyi belirlenemeyen yol haritası ve doğru kullanılamayan bir süreç daha yaşandı. TEB apar topar hastaneye yatırılan kanserli kızımıza ilacını ertesi gün teslim ederek görevini (!) yapmanın mutluğunu ve huzurunu yaşarken, sağlığına kavuşma mücadelesi veren kanser hastası binlerce insan da belki bir gün gerçek anlamda olaylara hakim, duyarlı birileri çıkar da sesimizi duyurur ,sorunumuza çare olur ve kalıcı çözüm bulunur umudu ile ilacına ulaşmak için yine bürokrasinin karşısındaki amansız mücadelesini çaresizce sürdürüyor.

Yıllardır ülkemiz, insan sağlığı, sağlık hizmetleri ve mesleğimizle ilgili her konuda söyleyecek sözü olan, hak arama mücadelesi ile herkesin övgüsünü alan meslek örgütümüz artık beklentilerin çok uzağında bir yönetim anlayışını benimsemiş.Bu hazin tablonun oluşmasında katkıları olanlar eserleri ile gurur duyuyorlar mı bilinmez ama, eczacılar artık geleceğe güvenle bakamıyorlar.

Açıkçası nereden bakarsanız bakın artık kralın çıplak olduğu apaçık görülüyor.

Saygılarımla…

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat