Sağlık hizmetlerini adım adım paralı hale getiren dönüşüm sürecinin başlangıcından bu güne , yani sürekli kayıplar yaşarken olup biteni açıklayabilecek ve eleştirilere yanıt verecek muhatap bulamakta güçlük çekiyorduk.Ancak , söz konusu 6197 sayılı yasanın nüfusa göre eczane aşılışlarını kısıtlamayı da içeren değişikliği olunca doğal olarak her kesimden sahiplenmek isteyenlerin sayısı artıyor.
Bir meslek grubunun yıllardır beklediği, bu kadar olumsuzluk içerisinde olumlu sayılacak bir gelişmelerin sahiplenilmek istenmesi çok normal.Ama eczacılık mesleğinde son yıllarda artarak devam eden tüm sorunların ve eczanelerdeki ekonomik sıkıntının sadece bu yasal düzenleme ile çözüleceği gibi bir algı yaratmak istenmesi hiç normal değil.
Aslında oldukça ilginç bir süreçten geçiyoruz. Bir yandan yıllardır beklenen 6197 sayılı yasanın güncellenmesi çalışmaları şaşırtıcı bir hızla sürerken,diğer yandan ise ardı ardına yeni eczacılık fakültelerinin açılması yönünde kararlar alınıyor.
Yasa taslağında eksikliklerin olduğunu hemen herkes kabul ediyor. Ama 6197 sayılı yasada değişiklik yapılarak sadece eczane açılışlarına nüfusa göre kısıtlama getirilmesi bile meslek örgütümüzde neredeyse 20 yıldır konuşulan , tartışılan ancak bir türlü hayata geçirilemeyen önemli bir konuydu.
Bu gün gelinen noktada bu işin artısı kime yazarsa yazsın, kim prim yapacaksa yapsın, umarız 6197 sayılı yasada öngörülen değişiklikler herhangi bir kazaya da uğramadan bu haliyle değişir ve gelecek nesillerin biraz daha iyi koşullarda eczacılık mesleğini sürdürmesine katkı sağlar.
Hemen belirtmek gerekir ki, 6197 sayılı yasa en kısa sürede yenilense bile, bu gün eczacılık yapmaya hak kazanmış meslektaşlarımızın ve sayısı yirmiyi aşan eczacılık fakültelerinde öğrenim gören öğrencilerin hakları korunacağı için eczane açılışlarına yönelik yansımaları en erken 7-8 yıl sonra görülebilecektir.
Yani 6197 sayılı yasa ile ilgili değişikliğin bu gün yaşadığımız mevcut sorunların çözümüne katkısı olmayacaktır.
Siyasi otoritenin sağlık ve ilaç alanındaki tasarruf öncelikli politikaları sonrasında her yıl yeni kayıplar yaşayarak bu günlere geldik.Bu günden sonra mevcut eczanelerin ayakta kalmasını sağlamak öncelikli hedefimiz olmalıdır. Eczane ekonomilerine doğrudan katkı sağlayacak fiyat kararnamesi değişikliği ve meslek hakkı gibi taleplerimizin mücadelesinin yanı sıra , eczanelerden sunulan ilaç dışı ürün sayısını da artırmak kaçınılmazdır.
Tüm bu taleplerimizin karşılanabilmesi için de , bilgilerimizi tazeleyecek,ilaç-eczacılık alanındaki yeni gelişmeleri takip edecek, emek vererek ve zaman ayırarak kendimizi geliştireceğiz.İşte o zaman eczacının danışman kimliğini ve vazgeçilmezliğini öne çıkararak yeni taleplerde bulunabiliriz.
Özellikle meslek standartlarımız ile birlikte uygulama standartlarımızın belirlenmesi ve meslek hakkı gibi yasal düzenleme gerektiren tüm isteklerimiz , yardımlaşma sandığı bünyesinde ikinci emeklilik hakkımız , meslek içi eğitimle ilgili süreçlerimiz, belli ürünlerin sadece eczanelerden sunulması ve ilacın adı geçen her yerde eczacının söz sahibi olması gibi isteklerimiz için hiç kimseyi dışlamadan hep birlikte mücadele vermek zorundayız.
Ülkemiz ve mesleğimizle ilgili yaşanan tüm olumsuzluklara karşın ; karanlıktan aydınlığa çıkan yol birlikteliği güce dönüştürmekten , örgütlü ,planlı ve kararlı bir mücadeleden geçmektedir.
Saygılarımla…
İzmir Eczacı Odası Başkanı