Semih Güngör eczaneler yangın yerine dönmüşken oda başkanı (doğrusu yönetim kurulu başkanıdır) olmanın verdiği gücü kullanacak başka bir şey bulamamış ki, benim yazımın forum sayfamızdan kaldırılmasını ve yerine kendi yazısının şu kadar süreyle ve hemen yayınlanmasını isteyen tekzip'e benzer odamızın mührünü taşıyan bir yazıyı yönetim kurulu adına eczacının sesi e-gazetesinin sorumlularına e-posta ile göndermiş.
Bak sen.
Semih, samimi söylüyorum bana ve eczacının sesine dava açsana hatta bizi onur kuruluna versene.
Eczacının sesi gazetesi sorumluları da bu tekzibe benzetilmeye çalışılan metni ciddiye almamasını gerekçeleriyle açıklayarak sanırım ibret olsun diye ana sayfada yayınlamışlar.
Bana da yanıt hakkı teklif etmişler.
Yanıt hakkımı kullanıyorum.
Yalnız yanıt hakkımın aynı yerde yayınlanmasını isteme hakkımı da hatırlatarak talep ediyorum.
Oda yönetiminin ve Semih Güngör’ün görev süresinin bitmesine şurada takribi 1,5 yıl kaldı.
Sonra o da bizler gibi eczacı odamızın normal bir üyesi olacak ve herkesin gözlerinin içine bakarak mesleğini icra edecek ortamın küresel sermayenin sömürgeci sistemi tarafından izin verileceğine inanıyor mu acaba, gerçekten merak ediyorum.
Görevi bitince evine gidecek ve şu iki yılda ben eczacının yangını için, sıkıntısı için ne yaptım ne yapamadım diyecektir değil mi?
Sadede gelelim;
İş işten geçtikten sonra, olayın kamuoyuna yansıyıp tepki almasından sonra yani taşlar yerine oturduktan sonra kendilerine haber verilmeden yapılan saygısızlığı araştıran çocuklarımızdan sadece birisi ile konuşmayı “ben sorumluluğumu yerine getirdim” diye sunmak ve bu konuşmanın da diğer tiyatro grubu ile anlaştıktan çok sonra yapıldığını tekzibe benzetilmeye çalışılan yazıda belirtmekte sakınca görmemek saflık mı, saf olmak çabası mı, haksızlığa uğramış mazlumu oynamak mı, acemilik mi, panik mi, samimi olmak mı, samimi gözükmek çabası mı karar sizlerin diyeceğim ama dilim varmıyor.
Tanıyanlar hemencecik doğru kararı verir de yeterince tanımayanlar nasıl karar versin ki, koskoca oda başkanı böyle saygısızlık yapar mı deyip çıkanlar olur, muhalefet olsun diye yapıyorlar diye bize kızanlar olur, bana ne diyenler olur, amma uzattılar diyenler olur, eczacının derdi bini aşmış bunlar tiyatro ile uğraşıyorlar diyenler olabilir, icraatlarına bakarak doğru bu yönetimden her şey beklenir eczacısına saygı duymayan çocuklarına mı duyacaklar bunların tavrı böyle diyenler olabilir.
Bizim ve benim enerjim her şeye her olaya yeter, bu olayı da yazarız, yangınımıza son verecek çareleri, önerileri de yazarız, yok olmamak için kavgamızı, eylemimizi de yaparız, içinde insan olan hiçbir şeyi ıskalayamayız.
İnsana yapılan haksızlığa, saygısızlığa karşı çıkar arkasında ki nedenleri korkmadan açıklarız.
Cesur bir kez ölür, korkak bin kez ölür.
Kendisinin de ikrar ettiği gibi odanın tiyatro grubunda ki çocuklarımızın tamamını toplamadan, onların üstüne "başka bir tiyatro" grubunu odanın tiyatro grubu olarak yönetimde karar alarak tespit etmesinin ne demek olduğunu gerçekten öğrenmek istiyorsa bu işi akademik eğitim almış mesleği tiyatro yapmak olan gruplara sorsa ve onların;
"Hiç öyle şey olur mu, senin yıllardır devam eden bir grubun varsa önce onları hiç eksiksiz toplayıp soracaksın, devam ediyor musunuz diye ve onlardan devam kararı çoğunlukla geliyorsa diğer bir grubu da oda tiyatro grubu olarak atayacağız ne dersiniz, birlikte kaynaşarak, karışarak mı devam edersiniz yoksa ayrı iki grup olarak birbirinizden bağımsız mı devam etmek isterdiniz demeliydiniz" cevabı gelecektir.
Bu olmuş mu?
Hayır olmamış. Zaten kendisi de yazısında kabul ediyor böyle olmadığını.
İşte hepsi bu.
Bunu yapmayan (hadi akıl edemedi atladı diyerek yapamadı diyelim veya komisyon üyelerinin sözünü doğru kabul ederek gerekli sorgulamayı ve araştırmayı eczacıların sıkıntıları için çalışırken yoğun olduğu için hassasiyetle yapamadı diyelim) bir yöneticinin söyleyecek sözü olabilir mi?
Olur.
Kendinle barışık olan;
Çıkar ortaya özür diler.
Özür yok.
Ne var?
Sorumlu hem de baş sorumlu olduğu anlaşılan yanlışı kendine göre doğru yaptığını sanarak yanlışı kabulleniş var.
O tekzip yazısını esasında bizden sonra geride kalan Çağdaş kadronun sorgulaması gerekir, ancak kendi bilecekleri bir iştir. Karışamam.
Tekzip yazısı aslında "Biz yanlış işler yaptık" demenin bir itirafıdır.
Özetle ben dediklerimi dedim ve altına imzamı atarak yöneticilerimizin insana bakışını, emeğe bakışını, kıstas olacak bir trajik olayla açıklamaya çalıştım.
Eczacı için, çektiği sıkıntılar için bir şeyler yapmayan herkes için bir çok şeyler söyledim ve bu şekilde davrandıkları her olay için söylemeye devam edeceğim. Sorunlarımız çoktur.
Bu da benim ve arkadaşlarımın muhalefet görevidir.
Amacım ve amacımız belli, bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir.
Üzüm yemek için de bağcıyı kendi kriterlerimize, ilkelerimize göre eleştirmek oda seçimlerine aday olarak girmiş eczacılar olarak görevimizdir.
Semih, üzgünüm ama maalesef muhalefet var ve olacak da.
Bizler için göreviniz gereği iyi bir şeyler yaptığınızda da sizleri samimice destekleyeceğiz.
Ne mutlu bana ve bizlere ki özgürlüğüne düşkün, bağımsızlığına düşkün, onuruna düşkün, kişilikleri olan, kıvırtmayan, tiyatro yapma aşkları olan çocuklarımız var.
Ne mutlu, Aşklarını ve bu ilkelerini satmayan ve samimiyetsizliği şıp diye algılayabilen çocuklarımız var.
Eczanelerimizi sisteme karşı kaybedebiliriz, yoksul hale getirilebiliriz, aç kalabiliriz ama bizi biz yapan değerlerimizi kaybetmemizi hiç kimse bizden isteyemez, teklif dahi edemez.
Yine bu değerlere yapılan her türlü saldırıyı, saygı göstermemeyi sorgulamamamızı da kimse bizden isteyemez, baskı yapamaz ve teklif dahi edemez.
Duyurur ilan ederim.
Saygılarımla.
Ecz. Can Yetişen
*
Ayrıca;
06-Nisan-2008 günü SSGSS yasa taslağı ile ilgili eylem var. Eczacı örgütleri katılıyor. Tamam katılalım. Sorunlarımız duyuralım. Eczacının adını duyuralım. Çok kalabalık olalım. çalışanlarımızla katılalım, çoluk çocuk katılalım, sesimiz kısılana dek haykıralım taleplerimizi...
Hepsi güzel.
Eylem denince zıplayan birisi olarak, bu eylemlerden netice alacak yangınımızı yüreğinde yaşayan samimiyet sahibi vicdanlı yönetici eksikliğimiz için yasal eylem yapmanın vaktinin de geldiğini de belirtmek istiyorum. Belki son yıllardaki en akılcı ve netice alıcı eylemimiz bu olur.
Saygılarımla.
Ecz. Can Yetişen