"Değerli Basın Mensupları,

Bilindiği gibi, Birliğimiz ve SGK arasında sigortalıların ilaç alımını düzenleyen 2008 yılına ait protokol görüşmeleri, 26.06.2008 tarihi itibariyle kurumun uzlaşmaz tavrı nedeniyle tıkanmıştı. 2007 Protokolü’nün süresi ise 1 Temmuz itibariyle bitmiş olacağından, bu tarihten sonra yeni protokol imzalanmamış olursa, eczanelerden sosyal güvence ile ilaç alma olasılığı ortadan kalkacaktır.

Birliğimiz ve eczacı meslektaşlarımız, Protokol görüşmelerinin başlaması ve hem eczacılar hem de hastalarımız açısından olumlu bir noktada sonuçlandırılması için bugüne kadar elinden gelen gayreti göstermiştir. Fakat, 2005 yılından itibaren eczanelerimizde yaşanan deprem ve yeni dayatmalar bizim için hizmeti sürdürülemez kılmıştır. Eczanelerin üçte birini kapanma noktasına getirecek, dolayısıyla sağlık hizmetlerinin yaygınlığını azaltacak, hastalarımızın ilaca erişimini engelleyecek uygulama önerilerini asla kabul etmeyeceğimizin altını çiziyoruz. Eczanelerin ticarethane değil, sağlık danışma merkezleri, eczacıların tüccar ya da finansör değil, sağlık çalışanı olduğunun unutulmamasını istiyoruz.

Değerli Basın Mensupları,

İki gündür sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Sağlık Bakanları ile yapılan görüşme trafiğinden sonra, bu sabah SGK Heyeti ile Türk Eczacıları Birliği Heyeti görüşmelere devam edip etmeyeceklerine karar vermek üzere toplanmış, fakat görüşmeler tekrar tıkanmıştır. Bizler bu noktadan sonra verilen sözlerden çok, pratik adımlara bakacağız. Emeği ile geçinen bir sağlık çalışanıyken, ilaç şirketlerinin ve ilaç politikalarının finansörü haline getirilmeye itirazımız var. Bizlerin bu haksız kamulaştırmaya artık tahammülü kalmadı.

Diğer yandan, eczacı ıskontosu adı altında meslektaşlarımız arasında ayrım yaratan ve birçok meslektaşımızı iflas etme noktasına getiren indirimleri hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz.

Bizim irademiz dışında sık değişen uygulamaların hastalarımızı mağdur ettiğine her gün eczanelerimizde birebir tanık oluyoruz. Provizyon sistemi ile ilgili sıkıntılarımız, eczanelerimize uzun sıralar ve bekleme süreleri olarak yansıyor. Bürokrasinin getirdiği yük ile uğraşmaktan hastalarımıza zaman ayıramaz hale geldik. Hastalarımızı da eczanede sıkıntıya sokan bu uygulamaların sadeleştirilmesini, ilgili düzenlemelerin hasta yararı esas alınarak hazırlanmasını istiyoruz. Kamu yararının hasta yararı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, kamunun hasta için varolduğunu unutmamasını diliyoruz.

Değerli Basın Mensupları,

Eczacıdan sürekli taviz bekleyen tutumun devam etmesi halinde, 24.000 eczanenin benzer bir kaderi paylaşacağı ve hastalarımızın mağdur olacağı endişesinden hareketle;

· İlaç şirketinin kamuya yaptığı indirimin eczane üzerinden yapılmasına devam edildiği,

· Birçok meslektaşımız iflas noktasına gelmesine rağmen, eczacı ıskontosunun devam ettirildiği

· Kestiğimiz faturanın yüzde 75 ile 90’ının belirli bir süre sonra avans olarak ödenmesini, geri kalanının sonradan ödenmesini öngören,

· Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir uygulama ile bazı ilaçların günübirlik tedavi adı altında çoğunda eczacı olmayan hastane eczanelerinden verildiği,

· Eczacıların hiç görevleri olmadığı halde muayene ücretinin tahsiline zorlandığı,

· Hiçbir bilgi vermeden yapılan kesintilerin devam ettiği,

· Protokol metinlerini cezai şartlarla doldurup eczacıyı potansiyel suçlu olarak gösteren

Bir Protokolü imzalamayacağımızı,

8.500 eczanenin sürekli olarak kapanmasındansa, tüm eczanelerin süreli olarak kapanmasını tercih edeceğimizi

24.000 eczaneyi temsilen 51 Eczacı Odası ve Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti olarak; yeniden ve büyük bir kararlıkla siz basın mensuplarının önünde tüm kamuoyuna ilan ediyoruz.

Bizler sadece çağdaş koşullarda ilaç ve eczacılık hizmeti vermek istiyoruz.
Bu noktadan sonra, bu hizmetin verilmesinin engellenmesinin sorumlusunun SGK olacağının altını çiziyoruz.

Saygılarımızla,

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti ve Tüm Bölge Eczacı Odaları"