SSGSS çocuklarımızın geleceğini karartıyor.
"Aylık geliri 146 YTL olan zengindir"
AKP Hükümeti, "Genel Sağlık Sigortası primini ödeyemeyen yoksul vatandaşların primlerini devlet ödeyecek" demişti. Oysa Kanun'a göre ancak bütün ay boyunca eline geçen para 145 YTL'den az olanlar yoksul kabul edilecek. Aylık geliri 146 YTL ve daha fazla olan bütün vatandaşlar her ay 76 ila 494 YTL prim ödemek zorunda kalacak. Primini ödeyemeyenler hastane kapılarından geri dönecek.
Lösemili çocuklardan da "katılım payı"
Sigortalılar şimdiye kadar sadece ayaktan tedavi olduklarında ve tıbbi cihaz kullanmaları gerektiğinde "katılım payı" ödüyorlardı. AKP'nin "Reform" dediği Kanun çıkarsa bütün sağlık hizmetleri paralı olacak. Bundan sonra hastaneye yatmak gerekince de para ödenecek. Trafik kazası geçirenler de, kalp hastaları da, doğuştan hasta bebekler de, lösemili çocuklar da "katılım payı" ödeyecek. "Katılım payı" gerektiğinde beş kat arttırılacak.
İşsizlikten sonra dişsizlik de kader
Genel Sağlık Sigortası primi ödeyenler hastalanınca sadece "Temel Teminat Paketi" ile sınırlı hizmetleri alabilecekler. Daha fazlasına ihtiyaç duyanlar ek sigorta yaptırmak zorunda kalacaklar. Kısıtlamalar Kanun yürürlüğe girdiğinde başlayacak. 18 yaşını doldurmamış veya 45 yaşından gün almış kişilerin diş protezlerinin sadece yarısı karşılanacak. Diğer yarısını kendileri ceplerinden ödeyecekler. 18 ile 45 yaş arasındakilerin protez masrafları ise hiç ödenmeyecek.
G$$= ne kadar para, o kadar sağlık
Bundan sonra sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel Sağlık Sigortası primi yatırmak, hatta birde "katılım payı" ödemek yetmeyecek. Şimdi bir de "ilâve ücret" adı altında özel hastanelere "haraç" ödemek gerekecek. Miktarı şimdilik alınan hizmetin %20'si olacak. Bazı durumlarda ise bu oran %300'e kadar çıkacak.
Sağlık ocağına kilit, devlet hastanesine satış
AKP Hükümeti'nin sağlık alanındaki yaptıkları bunlardan ibaret değil. Şu ana kadar yaklaşık 700 sağlık ocağının kapısına kilit vurdu; "aile hekimliğine geçiyoruz" gerekçesiyle özelleştirdi. Meclis'in gündeminde olan bir başka Kanun Tasarısı'yla da devlet hastanelerinin Yönetim Kurullan'na Ticaret Odası'nın temsilcileri giriyor. Bu Yönetim Kurulları devlet hastanelerini satmak, kiraya vermek, devir ve takas etmek, işletmek ve işlettirmek yetkisine sahip olacaklar.
Sigortalıya emeklilik haram
Eskiden kadınlar 20, erkekler 25 yıl çalışıp emekli olabiliyordu. DSP-MHP-ANAP Hükümeti'nin 1999 yılında Meclis'ten geçirdiği "Mezarda Emeklilik Kanunumla emeklilik yaşı kadınlar için 58, erkekler için 60'a yükseltildi. AKP'nin "Reform" Kanunu yürürlüğe girerse yaş sınırı tekrar yükselecek. Hem kadınlar, hem de erkekler için 65'e çıkacak. Çocuklarımıza emeklilik haram olacak.
"Durmak yok, çileye devam"
1999 yılına kadar emekliliğe hak kazanabilmek için asgari 5.000 gün prim ödemek yetiyordu. 1999 yılında sınır 7 bine çıktı. AKP ise bununla da yetinmiyor, daha da arttırmak istiyor. Bundan sonra 9 bin gün prim ödeyemeyenler emekli olamayacak. Turizm, inşaat, tarım gibi sezonluk sektörlerde yılda 90 gün iş bulabilen bir geçici işçinin tam aylığa hak edebilmesi için ise 120 yıl yaşaması gerekecek.
Emekli maaşları düşüyor
Mevcut sistemde memurlarda %3, SSK ve Bağ-Kur'lularda %2,6 olan emekli aylığı bağlanma oranları Kanun çıkar çıkmaz halen memur olanlar dışında herkes için %2'ye düşecek. Şu an aylık ortalama 1.000 YTL ile 25 yıl çalışanlar emekli olduklarında 650 YTL maaş alıyorlar. Eğer emekliliğine on yıl varsa emekli aylığı 590 YTL'ye, 15 yıl varsa 560 YTL'ye düşecek. Üstelik aylıklardaki alt sınır kalkacağı için maaşlar daha da düşecek.
Fiili hizmet süresine tırpan
AKP, emekli aylıklarını %23 ile %33 düşürmekle yetinmiyor. Kanun Meclis'ten geçerse kazanılmış hak niteliğindeki fiili hizmet süresi zammı tırpanlanacak. Gazeteciler, veterinerler, havayolları personeli, lokomotif makinistleri, posta dağıtıcıları, zabıtalar, itfaiye çalışanları gibi bir dizi meslekte yıpranma payı verilmeyecek. Emniyet, MİT ve TSK dışındakilerin fiili hizmet süresi zammı 5 yılla sınırlandırılacak.
Ölüm aylığına da göz diktiler
AKP'nin Kanunu yürürlüğe girdikten sonra çalışmaya başlayanlar bir gün emekli olmayı başarabilirlerse bugünkünden de düşük aylıklar alacaklar. Bu aylıklarla geçinemeyip yeni bir işe girmeye kalkarlarsa emekli aylıkları hepten kesilecek. Dul eşin ölüm aylığı ise %75'ten %50'ye düşürülecek. 1.800 gün prim ödeyemeden ölenlerin ailesine hiç aylık bağlanmayacak.
Sigortalının çocuğuna anne sütü mekruh
Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anlaşılır ve emzirme teşvik edilirken Türkiye'de "sigortalının çocuğuna anne sütü mekruh" mantığı geçerli olacak. Önceki Kanun'a göre doğum yapan sigortalılara altı ay süreyle verilmesi gereken emzirme ödeneği bir defaya düşürülecek. Emzirme ödeneği %83 azalırken; cenaze ödeneği % 66, hastaneye yatan sigortalıların iş göremezlik ödeneği de % 16 düşecek.
Sağlık pastasının kaymağı patronlara
AKP Hükümeti döneminde sağlık harcamaları hızla artmasına rağmen sorunlar çözülmedi. Devlet hastanelerindeki kuyruklar hâlâ devam ediyor. Özel hastanelere giden vatandaşlar ise milyarlarca lira ödemek zorunda kalıyorlar. Kârlı çıkanlar sadece ilaç tekelleri ve özel sağlık sektörü oldu. Son 5 yılda en hızlı büyüyen hastane patronunun aynı zamanda iktidar partisi mensubu bir politikacı olması bu işten kimlerin nema-landığını açık olarak gösteriyor.
"IMF süngümüz, patronlar miğferimiz"
Hükümet bütün bu düzenlemeleri bizlere "Reform" diye kabul ettirmeye çalışıyor. Oysa getirilen değişikliklerin hiçbiri bizlerin haklarını hiçbir şekilde iyileştirmiyor. Tersine daha da daraltıyor. Bütün bu düzenlemeler bizlerin iyiliği için değil, yerli ve yabancı sermaye istediği için yapılıyor. Kâbesi IMF, secdesi yerli patronlar olanlar sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızı tamamıyla yok etmek istiyorlar.
Biz halkız...
AKP Hükümeti, Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sağlık(sız)lık Kanun Tasarısı'nı, sanki arkasından IMF kovalıyormuş gibi, Meclis'ten geçirmek istiyor. Onlar; "Nasılsa Allah'ın sopası yok ama IMF'nin sopası var" diye düşünüyorlar. Bizleri ise hiç hesaba katmıyorlar. Oysa biz halkız. Çalışan da, üreten de biziz.
Biz olmasak gökyüzü, biz olmasak üzüm,
Biz olmasak üzüm göz, kömür göz, elâ göz;
Biz olmasak göz ile kaş, öpücük, nar içi dudak;
Biz olmasak ray, dönen tekerlek, yıkanan buğday,
Ayın onbeşi;
Biz olmasak Taşova'nın tütünü, Kütahya'nın çinisi,
Yani bizsiz
Güzel değildir.
Enver Gökçe
Ve biz biliyoruz ki; yoksulluk da, yoksunluk da, sağlıksızlık da, sosyal güvensizlik de kader değildir. Kendimiz için, çocuklarımız için, sınıf kardeşlerimiz için sağlık ve sosyal güvenlik hakkımıza sahip çıkalım. işçisi, kamu çalışanı, esnafı, çiftçisi, emeklisi, yaşlısı, genci hep birlikte bu gayri vicdani, bu gayri ahlaki, bu gayri insani saldırıyı durduralım.