Meclis'te görüşülmeyi bekleyen Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısıyla 400 kamu hastanesi kâra dayalı işletmeler haline getirilip özelleştirilecek.
Ülkenin dört bir yanında özel hastane zincirleri açılırken kamu hastanelerinin özelleştirilmesi de gündemde. Halen TBMM Komisyonu'nda bulunan Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Yasa Tasarısıyla kamu hastaneleri işletmeler haline getirilip yerel yönetimlere devredilecek. Genel bütçeden kaynak ayrılmasına da son verilecek olan bu hastanelere "kaynağını kendin yarat" denecek. Kaynağın sağlık hizmetlerinin satılması yoluyla yaratılacağı da açık. Hastaneler kendi içlerinde de parçalanarak laboratuar, görüntüleme gibi hizmetler taşeronlar eliyle yürütülecek. Kamuya ait hastane binaları özel hastane zincirlerinin kullanımına tahsis edilebilecek.
Ülkedeki hastanelerin yarısı "pilot uygulama" kapsamında
Yasa tasarısı "pilot uygulama" adını taşısa da ülkede kamuya ait 800 hastaneden 400'ünü kapsamına alıyor. Bu hastanelerin 10'arlı gruplar halinde birleştirilmesi daha sonra da işletmelere devredilmesi öngörülüyor. "Pilot uygulama" kapsamına alınan hastanelerin ağırlıkla İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerdeki hastanelerden oluşması da dikkat çekiyor. Hastaneleri A, B, C, D, ve E şeklinde sınıflandıran tasarıyla devletin elindeki iyi hizmet veren C ve üstü hastanelerin özel sağlık sermayesinin kârlı işletmeleri haline dönüştürülmesi, sermaye açısından cazip olmayan, yani yeterince kârlı olmayan diğer hastanelerinse Sağlık Bakanlığı'nın elinde bırakılması öngörülüyor.
Anayasaya aykırı
Kamusal sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu vurgulayan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) tasarının komisyonda görüşüldüğü Kasım 2007 tarihli açıklamasında yasa tasarısının getirdiklerini maddeler halinde şöyle sıralıyor:
1- Kamu hastanelerinin hizmet esaslı toplumsal işlevi yerine kâr esaslı işletme anlayışı getiriliyor. Hastaneler ticarethaneye, vatandaş müşteriye dönüştürülüyor.
2- Ücret sisteminin kamusal güvencesi kaldırılarak çalışanların ücretlerinin döner sermayeden ödenmesi hedefleniyor.
3- Siyasal kadrolaşmanın önü açılıyor. Sözleşmeli alınacak 400 başhekimle birlikte toplam 6700 sözleşmeli yönetici alımı hedefleniyor.
4- 40 hastane birliğine bağlı 400 hastanenin işletmeye dönüşmesi planlanırken, diğer hastanelerin devredilmesi veya kapatılması hedefleniyor.
5- 7 kişiden oluşacak hastane yönetim kurullarında il ticaret odası temsilcisi yer alırken çalışanların ve meslek odasının temsilcilerine yer verilmiyor.
6- Altyapı, kalite ve hasta memnuniyeti gibi kriterlerle hastaneler A, B, C, D, E şeklinde sınıflandırılıyor, D ve E grubu hastanelerin bir süre sonra kapatılması öngörülüyor.
7- Hastanelerde tıbbi uzmanlık (her türlü hekimlik hizmetleri), laboratuar ve görüntüleme merkezlerinin sunduğu hizmetler hizmet alımları yoluyla özelleştiriliyor. İş güvenceli istihdam daraltılıyor.
Tüpgaz patlamasının ardından yanık tedavisi için gittikleri özel hastane kapısından kovulan insanlar, sağlık sisteminde gelinen noktayı açık bir şekilde gözler önüne serdi. Söz konusu hastaneye göstermelik olduğu çok belli beş günlük kapatma cezası veren AKP iktidarı, sağlıkta "özel"in yaygınlaşması ve derinleşmesi için canla başla uğraşıyor. Geçen hafta Zaman gazetesi kurduğu masaya Sağlık Bakanı ve özel hastane patronlarını oturttu ve 15 Şubat genelgesi gibi kimi "pürüzlü" konular da çözüme bağlandı.
AKP'nin iktidar dönemi boyunca kendine yakın sermaye gruplarının en fazla önünü açtığı alanlar sağlık ve eğitim oldu. İki alanda da "yatırım" patlaması yaşanırken hem sağlık ve eğitim hizmetlerinin paralı hale getirilmesinde muazzam bir mesafe kaydedildi hem de kimi sermaye grupları bu alanlar üzerinden önemli büyümeler kaydetti. AKP'ye yakın grupların büyük bölümü Fethullah Gülen başta olmak üzere tarikat bağlantısı güçlü gruplar olunca iki alanda da "hazır" müşteri kitlesi ile işe başlama avantajının yanına müşteri portföylerini genişletirken mürit kitlelerini de genişletme imkanını yakalamış oldular.
AKP'nin sağlık alanında açtığı rant kapısından girmek için yarışan özel hastane patronlarının başını Fethullah Gülen ekibiyle AKP'ciler çekiyor. SSGSS yasasındaki değişiklikler, Tam Gün Yasası ve Hastane Birlikleri Yasası gibi sermayenin elini rahatlatan kanuni değişikliklerle sağlıkta sermayeye tam boy teslimiyet yaratan AKP, Fethullah Gülen'in yatırımlarına özel ilgi gösteriyor. Gülen'in patron takımı, AKP hükümetiyle geliştirdiği iyi ilişkiler sayesinde Türkiye genelinde tarikat hastaneleri zincirleri açmaya hazırlanıyor.
Fethullah'ın gazetesi Zaman pazarlık masası kurdu
Gülen tarikatının yayın organı Zaman Gazetesi tarafından organize edilen toplantıya katılan özel hastane patronları ve başhekimleri ile çeşitli sağlık kuruluşları temsilcileri, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'dan sağlıkta özelleştirmenin tamamlanması ile ilgili yasal düzenlemelerde hızlı davranılmasını talep etti. AKP'ye yakınlığıyla tanınan Medicana, Dünya Göz Hastanesi ve Acıbadem Hastanesi patronlarının yanı sıra, Fethullah Gülen'in portföyündeki Sema Göz Hastanesi, Medical Park, Memorial Hastanesi ve Anadolu Sağlık Merkezi yetkililerinin hazır bulunduğu toplantıyla ilgili olarak hazırlanan kitapçığın tüm özel hastanelere ulaştırılacağı bilgisi de verildi.
Tam gün Yasası ve Hastane Birlikleri Kanunu ile sağlık sektörünün özelleştirilmesinde geniş adımlar atan ve ranta alan açan AKP hükümetinden "daha fazlasını" isteyen grupta Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen hastanelerin temsilcilerinin ağırlıklı olarak yer aldığı görüldü. Bakan Recep Akdağ'ın tüm dikkatini vererek talepleri tek tek değerlendirdiği toplantının ardından jet hızıyla çıkarılan genelge ile özel salık kuruluşlarının canını sıkan ve hastane açma konusunda sıkı kurallar getirdiği söylenen 15 Şubat Genelgesi yenilendi. Genelgedeki pek çok maddenin buhar olup uçtuğu yeni düzenleme ile ruhsat alamayan 217 yeni başvuru onaylanmış oldu.
Fethullah'ın sağlıkçıları meydanı boş buldu
Toplantıda sağlıkta pastayı nasıl bölüşeceklerinden, devletin hangi yükleri taşıması gerektiğine kadar pek çok konuda hükümete "direktif" yağdıran Fethullahçı ve AKP'ci patronlar, Bakan Akdağ'a sağlıkta rant için ihtiyaç listesi hazırladılar.
Toplantıda en önemli tartışma doktor ihtiyacı ve sağlıkta kamunun payı konularında yaşanırken, Bakan Akdağ'dan yabancı doktorların Türkiye'de çalışmasına imkan tanınması, bu doktorları istihdam eden özel hastanelere kolaylık sağlanması ve tıp fakültelerinin kontenjanının artırılması sözü alındı.
Sağlıkta özelleştirme "reformları"nın aksayan yönleri üzerinde durulan toplantıda, belli alanlarda uzmanlaşmış hekimlere birkaç özel hastanede çalışabilme imkanı tanınması ve yurtdışında eğitim alan Türk hekimlerin denklik sorununun çözülerek Türkiye'de görev almalarının sağlanması da karara bağlandı. Bu sayede özellikle Fethullah Gülen'in okullarında yetişen ve yurtdışındaki hastanelerinde çalışan doktorların yurtiçinde de görev alması sağlanacak. Tabii türbanlı doktorların, türbanlılara hizmet vermesi de. Bakan Akdağ, bu konuda köklü çözüm için YÖK'le anlaşma sağlandığını ve tıp fakültelerine bin 500 ek kontenjan açıldığını söyledi.
Özellikle Fethullah Gülen'in yurtdışındaki hastanelerinde görevli yabancı doktorların yurda transferinin kolaylaştırılması için önem taşıyan bir madde olan "Türkiye'deki hastanelerde yabancı doktor çalıştırma" konusu, toplantıdaki bir başka önemli başlıktı. 10.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından daha önce veto edilen yabancı doktor meselesi Tam Gün yasası ile tekrar gündeme geldi. Bakan Akdağ, henüz kamu hastanelerinde yabancı doktor çalıştırabilme izni olmadığını vurgulayarak, buradaki kaynağı özel sektörün kullanacağını söyledi. Yabancı doktorların yanı sıra eğitimini yurtdışında almış Türk vatandaşı doktorların da diploma denkliklerinin kabul edilmesi konusunda söz veren Bakan Akdağ, böylece Fethullah'ın yurtdışı kaynaklı Türk asıllı doktorlarına da kapıları sonuna kadar açtı.
Sağlıkta sermayeye tam boy teslimiyet
Kamu hastanelerindeki hekimlerin yüzde 68'inin muayenehanesiz çalıştığını, Tam Gün yasasıyla özel hastaneleri seçen doktorlar nedeniyle kamu hastanelerinde doktor sıkıntısı yaşandığını belirten Akdağ, piyasayı belirleyenin doktorlar olduğunu söyledi.
Toplantıya katılan hastane patronlarının Sağlık Bakanlığı'nın hizmet sunucu olmaktan çıkarılması önerisine, bununla ilgili kanunun hazırlandığı cevabını veren Akdağ, Meclis Genel Kurulu'nda bekleyen "Hastane Birlikleri Kanunu"nun bu amaca hizmet edeceğini belirtti. Toplantıda "doktor piyasası"nda bazı doktorların birkaç hastanede birden çalışabilmesine imkan sağlayacakları sözünü veren Bakan, bazı uzmanlık dallarında bir doktorun dört hastanede birden çalışabileceğini söyledi. Beyin cerrahı gibi uzmanlıklarda tek hastane şartı getireceklerini açıklayan Akdağ, anestezist veya romatologların dört hastaneye kadar çıkabileceklerini belirtti.
Pazarlıkta resti çeken taraf kazandı
Toplantıda özel hastanelerle bakanlık arasında yaşanan sorunları gündeme getiren özel hastane patronlarına, özel hastanelere ağır şartlar getiren 15 Şubat genelgesinin yumuşatılacağı mesajını veren Bakan Akdağ, birkaç gün içinde hazırlattığı yeni genelge ile özel hastane açmanın önündeki engelleri neredeyse tamamen kaldırdı. Bu jeste karşılık, SSGSS yasasında yer alan ‘özel hastanelerde uygulanacak fark ücretlerine ilişkin' maddede değişiklik yapacaklarını söyleyen Akdağ patronlardan tepki aldı. Fethullahçı Sema Hastaneleri Medikal Direktörü Prof.Dr. Hamdi Tutkun, fark ücretine sınırlama getirilirse hastalara sınırlı kalitede C grubu hizmet vereceklerini söyleyerek, sağlık karnesine ilaç yazmak gibi devletin yüklenmesini istedikleri bazı kalemleri hatırlattı.
Özel hastanelerin 5 ile 50 milyon dolar arasında çok farklı yatırımlarla kurulduğunu belirten Medicana Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aziz Mungan ise, bu yatırım farkına uygun şekilde fark ücreti yansıtılmasını talep etti. Vatandaşın aklını kullanarak serbest piyasa koşullarına göre "kesesine uygun olanı" seçeceğini belirten Mungan 22 Temmuz seçimlerinde halkın memnuniyetini ifade ettiğini öne sürerek AKP destekçisi olduğunu açıkça gösterdi.
Bakan Akdağ ise, fark ücretindeki sınırlamanın liberal anlayışa ters düştüğünün farkında olduğunu belirtip "bana İstanbul piyasasında ‘komünist bakan' dendiğini biliyorum. Ama sağlık işleri liberal piyasaya bırakılamaz" sözleriyle AKP'nin işbirlikçi sağlık politikasının halkı düşünen anlayışta olduğunu, AKP'nin de sosyal devlet hükümeti olduğunu iddia etti.
Rantı kim yiyecek: "Önüne gelen hastane açıyor"
Dünya Göz Hastaneleri'nin AKP sevdalısı patronu Eray Kapıcıoğlu, devletin özel hastanelere çok düşük fark ücreti ödediğinden yakınarak, sosyal güvencede bulunan hastaları kabul etmenin kendilerine zarar verdiğini söyledi. AKP iktidarı döneminde Sağlıkta Dönüşüm Projesi'yle büyük başarılar elde edildiğini iddia eden Acıbadem Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Akredite Hastaneler Derneği Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ise özel hastanelerin geçen yıl itibariyle sosyal güvenlik kapsamındaki hastaları kabul etmelerinin büyük hata olduğunu belirtti. Buradan pay kapmak isteyen herkesin özel sağlık kuruluşu açma yarışına girdiğini belirten Aydınlar, parası olanın hastane açtığından yakındı. On altı yıl önce semt hastanesi olarak açılan Acıbadem Hastaneleri, Malatyalı patronu Mehmet Ali Aydınlar'ın AKP ile olan yakın ilişkisi sayesinde son yıllarda hastane zincirine dönüştü. Aydınlar'ın, İstanbul Bakırköy'deki hastane arazisini AKP sayesinde çok ucuza kapattığı söylentisi yayılırken, kendi kadrolarını yetiştirmek isteyen Aydınlar, aldığı destekle son olarak üniversite açmaya girişti.
Sermaye AKP'den istediğini alıyor
Toplantıda, Tüm Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Ahmet Karataş da, kamunun doktor açığı konusunda hükümetin politikalarını desteklediklerini ifade ederken, özel sağlık kuruluşlarına uygulanan ilave sağlık çalışanı, tıbbi cihaz alımı ve hizmet birimi ilavesi gibi maddelerin de kaldırılmasını istedi. Karataş sağlıkta serbest rekabete imkan verecek ortamın oluşturulması gerektiğini de öne sürdü. Ruhsatlı tıp ve dal merkezlerine planlama dışında aynı bölgede aynı kadroyla hastane açma izni verilmesini isteyen Karataş, 15 Şubat genelgesi nedeniyle ruhsat alamayan 217 tıp ve dal merkezinin yatırımlarının da "heba edilmemesi" gerektiği mesajıyla Akdağ'ın son kararında etkili isim oldu ve adı geçen tüm başvuru sahipleri ruhsatlarına kavuştu.
Kamu hastanelerinin içini boşaltan sağlıkta dönüşüm programı sağlık alanını özel sermayenin eline teslim etti. AKP'li patronların kurduğu özel hastaneler zinciri Medical Park 5 yılda 70 yataktan 1500 yataklık kapasiteye ulaştı.
Sağlıkta dönüşüm programından en çok fayda sağlayan gruplar arasında Medical Park Sağlık Grubu dikkat çekiyor. Emine Erdoğan'ın hemşerisi Ethem Sancak ile Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yakın arkadaşı Muharrem Usta'nın ortak olduğu Medical Park'ın son beş yılda 70 yataklık kapasitesini 1500 yatağa ulaştırdığı bildiriliyor. Her ilde bir hastane kurarak 81 hastaneye ulaşmayı hedefleyen Medical Park hastaneler zinciri 2008 sonunda Türkiye genelinde 30 hastaneye ulaşmayı planlıyor. Grup son olarak Mart ayında Gaziantep'te 157 yatak kapasiteli bir hastane açtı. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun özel hastanelerle yaptığı anlaşmalarla "müşterilerini" devlet güvencesindeki hastalarla artıran grup, uygun fiyat politikası izleyerek hasta sayısını artırmayı ve özel hastanelerin "sektördeki" payını artırmayı hedeflediğini açıklıyor. Muharrem Usta bu hedeflerini "sağlıkta büyük buluşma projesi" diye lanse etmişti.
Grup sağlık turizmiyle yurtdışından da hasta çekmeye çalışıyor. Medical Park'a ait şu anda İstanbul'da Fatih, Bahçelievler ve Göztepe'de üç hastane bulunuyor. Grup Gaziantep, Batman, Elazığ, Van, Ordu, Bursa ve Tokat'taki hastanelerine ek olarak Antalya ve İzmir'de yeni hastaneler açmayı planlıyor.
Öte yandan Medical Park'ın ortaklarından Ethem Sancak aynı zamanda Hedef Alliance adlı ilaç dağıtım şirketinin de patronu. İlaç dağıtım işinde tekel olan Hedef grubu SSK hastanelerinin devredilmesi ve SSK'lı hastaların serbest eczanelere yönlendirilmesiyle büyük bir çıkış yapmış ve ilaç işindeki kârını artırmıştı.