Rapor formatlarının bir yılda 7 kez değiştirilmesi eczacıları ve her seferinde rapor değiştirmek zorunda kalan hastaları canlarından bezdirdi.
-TEİS Genel Başkanı Nurten Saydan, “Eczacıların ve hastaların yaşadığı bu rapor çilesinin, ‘raporlarla ilgili sorumluluğun, raporu veren kuruma ait olması’ şeklinde düzenleme yapılarak, ivedilikle çözüme kavuşturulması gerekmektedir” dedi.
ANKARA (ANKA)- Bir yılda 7 kez değişen rapor formatları, hastaları da eczacıları da canlarından bezdirdi.
Tüm Eczacı İşverenleri Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, sürekli değişen rapor formatları nedeniyle, sürekli rapor kullanmak zorunda olan hastaların ve eczacıların kafalarının karıştığını belirtti. Değişen rapor formatlarının her birinin uygulama başlangıç ve bitiş tarihlerinin de birbirinden farklı olduğunu, bu yüzden birinde geçerli olan uygulama tarihinin, diğer bir raporda geçerli olmadığını söyleyen Saydan, sürekli rapor değiştirmek zorunda kalan hastaların canlarından bezdiklerini ifade etti.
“- 29.06.2005’ten beri raporda kısaltma kabul edilmiyor.
-15.05.2006’dan itibaren çıkarılan raporlarda ldl ve trigliserit değerlerinin olması isteniyor. 13.02.2007 tarihinden önce çıkan raporlarda ilacın etken madde adının bulunması şartı yoktu şimdi etken madde adı yazılıysa bu ilaçlar verilebiliyor. (ör: Raporda sadece statinler ifadesi yetmiyor. Aynı ilaçta 2 ayrı etken madde varsa ikisi de raporda yer almalı.) 15.06. 2007 ve daha sonra çıkan raporlarda etken madde adı ve teşhisle birlikte bu teşhislerin ıcd-10 kodunun yazılması gerekiyor ve ıcd-10 kodlarının doğru olup olmadığının kontrolü ve sorumluluğunu eczacıya yüklüyor” diyen Saydan, düşünmeden, irdelemeden verilen ilaçların bedellerinin ödenmediğini ve eczacıların mağdur edildiğini kaydetti.
Saydan şöyle devam etti:
“Rapor veren hastaneler de aynı karışıklığı yaşıyorlar. Hastalarımız randevu alıyorlar, hastanelere gidip rapor çıkarıyorlar ama EN SON çıkan hangisi takip etmek olanaksız olduğu için, verilen raporlar Sosyal Güvenlik Kurumu’nun(SGK) istediğine uygun olmadığı için tekrar hastanelere gidip rapor düzelttiriyorlar. Bu zaman israfıdır, bizlerin, doktorların, hastanelerin, vatandaşların zamanını boşa harcamadır. Hastanelerde yazılan rapor teşhisleri de SGK’ca uygun bulunmuyor ve raporlu reçetelerimiz ödenmeyip geri gönderilmektedir. Mağdur yine eczacı olmaktadır. Halbuki biz eczacıların, ödenmeyen raporlu ilaç reçetelerinde hiç bir günahı, eksiği veya hatası bulunmamaktadır. Eczacı ne yapmış, bu ülkenin hastanesinden çıkan rapora göre yazılan reçetedeki ilaçları vermiştir. Hastalar ne yapmışlar, hastalıklarına göre verilen rapora uygun ilaçlarını almışlar, tarif edildiği gibi kullanmışlar. Ama bütün bunların faturası nedense biz eczacılara çıkarılmakta, bu ülkenin insanlarına verdiğimiz ilaç hizmetinin bedellerini maalesef alamamaktayız. Eczacıların ve hastaların yaşadığı bu rapor çilesinin, ‘raporlarla ilgili sorumluluğun, raporu veren kuruma ait olması’ şeklinde düzenleme yapılarak, ivedilikle çözüme kavuşturulması gerekmektedir.”