SOSYAL GÜVENLİK KURUMU’NUN KÖLESİ OLMAYACAĞIZ!
Bugün yine bir SGK operasyonu ile Sağlık Uygulama Tebliği’nde geniş kapsamlı değişiklikler yapılmış ve değişikliklerin büyük bir kısmı yayım tarihinden itibaren yürürlüğe konulmuştur.
Tebliğdeki değişikliklerin kapsamı çok geniş olmakla beraber, özellikle iki konuda yapılan uygulamalar çok dikkat çekicidir.
Bir hastanın Danıştay’da açtığı dava sonucunda, hastaların şeker ölçüm çubukları için fiyat farkı ödemelerine yol açan SGK’nın geri ödemede düşük fiyat uygulamasının yürütmesi durdurulmuştu. SGK her zaman yaptığı gibi, Danıştay’ın aldığı yürütmeyi durdurma kararı ile ilgili olarak yine bir olmazı hayata geçirdi. Şeker ölçüm çubuklarının bedelini reçete ve fatura karşılığında hastaya ödeyerek soruna çözüm (!) bulmuştu. Daha önce denenmiş bu uygulamanın güçlükleri ve hastaya getirdiği yük kamuoyunda tepkiyle karşılanmış ve yoğun olarak tartışılmıştır. Geri ödemesi Medula-Reçete Provizyon sistemi üzerinden yapılmayan şeker ölçüm çubukları ile ilgili yeni bir düzenleme yine bir SGK klasiği olarak yürürlüğe konmuştur.
Danıştay’ın şeker ölçüm çubuklarının geri ödenmesiyle ilgili aldığı karar, kurumun çubuk başına 0,55 TL’lik bir bedel belirlemiş olması ve bu sınırlamanın kaldırılmasına yönelikti. Olması gerekenin tersine SGK, yayımladığı tebliğle şeker ölçüm çubuklarının bedelini çubuk başına 0,32 TL olarak belirlemiş ve ayrıca TEB ile yaptığı İlaç Alım Protokolünün 3.9. maddesine aykırı olarak “Eczaneler kan şekeri ölçüm çubukları için fark alamaz” düzenlemesiyle de bu uygulamayı içinden çıkılamaz bir hale getirmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile SGK’nın asıl niyetinin sorun çözmek değil, sorunu çözermiş gibi yaparken aslında daha da derinleştirmek olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Şeker çubuklarının geri ödemesi ile ilgili sorun çözülmemiş, aksine SGK ve TEB tarafından karşılıklı olarak imza altına alınmış Protokol de yok sayılmıştır. Bu uygulama Protokol hükümlerine açıkça aykırıdır. Diğer bir yanıyla da piyasa şartlarında fiyatları 35 TL civarında olan şeker ölçüm çubuklarının 17,28 TL üzerinden, hiçbir fark alınmadan eczacı tarafından karşılanmasını beklemek, en hafifinden eczacılarla ve hastalarımızla dalga geçmek demektir.
Tebliğde geçen diğer bir düzenleme ise, geçici karekodlu ilaç içeren reçetelerin kuruma fatura edilmesiyle ilgilidir. Bu düzenleme ile Sosyal Güvenlik Kurumu, eczaneler tarafından karşılanan geçici karekodlu ilaç içeren reçetelerin ayrı faturalandırılmasını istemektedir.
Geriye dönüp baktığımızda, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün 16.04.2010 tarihli 2010/24 sayılı genelgesi ile başlayan geçici karekod (G2D) uygulamaları; geçen 1 yıllık süre içerisinde tam anlamıyla içinden çıkılamaz bir noktaya gelmiş, hastalarımızın ilaca ulaşması engellenmiş, eczanelerimizde bulunan milli servet niteliğindeki binlerce kutu ilacın kusurlu ürün ilan edildiği bir süreci yaşamamıza neden olmuştur.
Bugün ise Sosyal Güvenlik Kurumu gerek hastalarımızı, gerekse biz eczacıları mağdur eden uygulamalarına yeni bir halka ekleyerek Danıştay kararı ile resmileşen hukuksuz uygulamalarında ısrar etmektedir.
Kurum, yargıdan dönen hatalı uygulamalarını düzeltmek yerine yeni bir kaos yaratacak ve gereksiz bürokratik işlemler nedeniyle eczacıyı mağdur edecek yeni bir süreci başlatmaktadır.
Hiçbir hukuk devletinde gece yarısı dayatmaları ile hizmet üreten kesimler görev yapamaz noktaya getirilemez!
Bu uygulamanın neden olacağı ek bürokratik işlemlerin yanı sıra binlerce kutu ilacın bedelinin kurum tarafından ne zaman karşılanacağı da belirsizliğini korumaktadır. Çünkü 11.02.2011 tarih ve 2011/16 sayılı SGK genelgesiyle G2D’li ilaç içeren reçetelerin Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne gönderileceği ve bu reçetelere ilişkin incelemelerin Ankara İl Müdürlüğü tarafından yürütüleceği duyurulmuştur.
Sağlık Uygulama Tebliği değişikliğinin 36. Maddesindeki konuya ilişkin düzenlemenin 1 Mart 2011’de yürürlüğe girdiği görülmektedir. Kurum Medula-Reçete Provizyon Sistemi ekranı üzerinden yaptığı duyuruyla, 12-28 Şubat tarihleri arasında karşılanan G2D’li ilaç içeren reçetelerin faturalandırılmasını bugünden başlatarak bir hukuki hataya imza atmakta ve büyük bir kaosa yol açmaktadır.
SGK yöneticilerinin çözümsüzlük yaratan beceriksiz bürokratlar olduğuna inanmak mümkün değildir. Kurumun tüm bu uygulamalarının altında eczacının ve hastanın aleyhine çalışan bir zihniyetin varolduğu gerçeğini kamuoyu artık tüm çıplaklığıyla görmelidir.
Defalarca yaptığımız uyarılarımızı dikkate almayan ve biz eczacıları mağdur eden bu zihniyeti şiddetle kınar, gerek halk sağlığını tehlikeye atan, gerekse eczacı meslektaşlarımızı kurumun kölesi haline getirmeye çalışan bu anlayışa boyun eğmeyeceğimizi ve konuyla ilgili gerekli hukuki süreci başlatacağımızı kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
İstanbul Eczacı Odası
Yönetim Kurulu