Nöbet hizmeti veren bir eczane eczacısı ve çalışanları ile birlikte 24 saat, devamında da 10 saat olmak üzere, kesintisiz 34 saat hizmet veriyor demektir. Avrupa ülkelerinde haftalık çalışma süresinin 38 saat olması için verilen mücadeleleri düşünürseniz, yaklaşık bir haftada verilen çalışma süresi, eczanelerde nöbet şartlarında 48 saatte 34 saat olarak gerçekleşmektedir.
Nöbet için ayrı bir meslek hakkının olmadığı, normal çalışma şartlarında meslek hakkınının tartışılamadığı bir ortamda nöbet tutan eczanelere bu anlayışla yaklaşmak ancak bu mesleğin içinde yaşamayanlar veya bu mesleği devam ettirmenin zorluklarını yaşamayanların “Nöbetçi Eczanelere” yaklaşımları elbette bu şekilde olabilir.
Nöbet ve eczane koşullarının nasıl olduğunu bilen biz eczacıların bu ve benzeri yayınlanan bu haberlerin yanlı olduğuna inanmaktayız. Gazetelerde yayınlanan nöbetçi eczaneler, internet ortamında rahatça ulaşılabilen, ki başta eczacı odalarının web sayfalarında ilan edilen nöbetçi eczaneler, eczanelerin vitrinlerinde sergilenen nöbetçi eczaneler, eczanelerin kendi bölgelerinde sağlık birimlerine nöbetçi olduklarını sergileyen afişlerine karşın “Nöbetçi eczane bulmak zor” diyebilmek bizce başka bir amaç taşımaktadır. Açıkçası 24 saat hizmet veren zincir eczanelere yol açmaktır. Üstüne üstlük nöbetçi eczanelerin açıklanmasında sponsor şirketler aramakta “ilaçta reklam serbestliğine” zemin hazırlamaktır. www.eczacininsesi.com
***
1956’DA ÇIKAN YASA
İstanbul Haber Servisi- Bayramlarda ve hafta tatil günlerinde eczane bulmada zorluk çeken yurttaşlar, nöbetçi eczane isimlerinin ışıklı bir zemin üzerine aydınlatılarak belirtilmesi yasal zorunluğunun bulunmasına karşın zaman zaman bu kurala uyulmaması nedeniyle bir dizi sorun yaşıyor.
İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör, nöbet çizelgelerini her ilin Sağlık Müdürlüğü ile Eczacı Odası’nın belirlediğini ifade ederek, İstanbul’daki nöbetçi eczanelerin hasta ve hastane yoğunluğuna göre belirlendiğini söyledi. 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Yasa’da nöbetçi eczanelerin ışıklı tabelarla ilanının mecbur olduğunu anımsattığımız Güngör, yasanın 1956 yılında çıktığını o dönemlerde “ışıklı tabela” ibaresinin “Nöbetçinin eczanede ışıklandırılmış bir zemin üzerinde belirtilmesi” olarak tanımlandığını anlattı. Bazı meslektaşlarımın nöbet çizelgelerini asarken yeteri kadar titizlik göstermediğini belirten Güngör, “Bu kurala uymayan eczacılar hakkında da gerekli işlemler yapılıyor” açıklamasını yaptı. Yurttaşların bölgelerindeki eczanelere daha rahat ulaşabilmesi için şehir merkezlerine akıcı, ışıklı tabelaların yerleştirilmesinin önemli faydasının olabileceğine değinen Güngör, bu tabelaların şehir merkezine yerleştirilmesinde, bakımlarında ve maliyetlerinde bazı sponsor şirketlere ihtiyaç olabileceğini ve yerel yönetimlerin kendilerine bu konuda destek vermelerini istedi.