26-27-28 MAYIS 2011 TARİHİNDE ÇORUM’DA YAPILAN 37. DÖNEM 3. BÖLGELERARASI TOPLANTISINDA  ECZ. OĞUZ EKİNCİOĞLU’NUN YAPTIĞI KONUŞMA METNİ

 

Sayın Protokol…

Buraya geldiğimiz ilk andan itibaren, güler yüzleriyle bizleri karşılayan ve büyük bir misafirperverlik ile bu toplantıya ev sahipliği yapan Çorum Eczacı Odası Başkanımıza, Yönetim Kuruluna ve Çorumlu meslektaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.

Değerli Meslektaşlarım;

Dün toplantımızın açılış günüydü ve gerçekten de ders niteliğinde, bir çalışma raporu sunumu izledik Genel Sekreterimizin sunumunda kullandığı üslubu, daha önce Başkanlar Danışma Kurulunda da kullanmıştı, sizlerin huzurunda bu üslubu yadırgadığımı söylemeden geçemeyeceğim. Sayın Genel Başkanımız yaptığı birçok konuşmada 50 yıllık örgüt geleneklerimizden bahseder ama bu üslubun bizim örgüt geleneklerimizde yer aldığını düşünmüyorum.  Çalışma raporunda  “yaptık, konuştuk, görüştük, gittik” gibi kelimelerle sonlanan birçok madde vardı ama sonuç olarak ortada üretilen bir şey var mı? Eczacıların lehine bir gelişme oldu mu? Maalesef yok başlıca sorunlarımız yerli yerinde duruyor.

Değerli meslektaşlarım;

Biliyorsunuz Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türk Eczacıları Birliği’nin 3 yıllık protokolü var ve bu 3 yıllık protokolün bu sene son yılını yaşıyoruz.

Sosyal Güvenlik Kurumu ve Bakanlıklarla aynı ilde olmamız kurum yöneticileri ile sık sık görüşme yapmamızı zorunlu kılıyor. Bu görüşmelerde gözlemlediğimiz ve son derece tehlikeli bulduğumuz bir durumu sizlerle paylaşmak isterim.

Öyle görünüyor ki; Sosyal Güvenlik Kurumu ile Merkez Heyetimizin ilişkileri kopma noktasına gelmiş.. Sayın Genel Sekreter yaptığı sunumda protokol görüşmelerine ilişkin yaptıkları çalışmaları açıkladı. Ancak TEB ve SGK arasında yakın zamanda eczacıların lehine bir protokol yapılması pek de mümkün görünmüyor. Bu tehlikeli gidişin bir an önce sonlandırılması için gerekli adımları atmamız gerekiyor.

Bu yılın sonunda eczacılar protokolsüz kalma riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Elbette şu andaki protokol hükümlerinden ciddi anlamda rahatsızlıklarımız var. Bunların daha iyi bir noktaya taşınarak bu protokolün imzalanması Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’ nin öncelikli görevlerindendir.

Değerli Arkadaşlarım;

Hafta içerisinde SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Sayın Hasan ÇAĞIL ile bir görüşme yaptık. Bu görüşmede İstanbul, İzmir, Bursa, Gaziantep oda başkanlarımız ve yöneticileri de bulundu. Bu ziyaret bir sohbet toplantısıydı. Protokol görüşmesi yapmak gibi bir niyetle gitmedik ama aldığımız bir haber vardı; sıralı dağıtım ile ilgili Danıştay Dava Daireleri Üst Kurulu tarafından 3 Mayısta verilen bir yürütmeyi durdurma kararı var. Ama bu hiçbir şekilde burada dillendirilmedi. Mutlaka benden sonra konuşan Oda Başkanları da bunu ifade edeceklerdir ama bu noktada bir çok soru gündeme geliyor: Bu kadar hayati bir konu neden burada gündem yapılmadı ? Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti bununla ilgili ne gibi adımlar attı? Gerekli hukuki girişimler başlatıldı mı ? Konuyla ilgili olarak bundan sonra ki süreç nasıl gelişecek?

Hukukçularımızla bu konuyu görüştüğümde “karar düzeltme başvurusu” yapılması gerektiğini ifade ettiler. Çünkü bu kararın bir itiraz mercii yok

Genel Başkanımızın yapacağı cevap konuşmasında bu konunun ciddi şekilde bize açıklanmasını arz ediyorum.

Değerli Meslektaşlarım;

Biliyorsunuz son 1,5 yıl hariç eczacıların örgütü ciddi bir hareketlilikle bu günlere geldi. Firmalara olsun, SGK’ ya karşı olsun, Sağlık Bakanlığı’na karşı olsun ciddi eylemlere üyelerimizin sayesinde hep beraber imza attık. Bu gün geldiğimiz noktaya baktığımızda ise ciddi anlamda bir durgunluk tüm camiada yaygın.

Değerli Oda Başkanlarım;

Unutmayınız ki; biz eczacıların örgütünde önemli görevler yapıyoruz, bizim asli görevimiz eczacıların çıkarlarını ve haklarını korumaktır. Müzakere ettiğimiz tarafın adı ne olursa olsun taşıdığımız sorumluluk gereği ne ipleri kopartabiliriz nede hiç sesimizi yükseltemeyecek noktada olabiliriz

Değerli Meslektaşlarım;

Konuşmamın bu bölümünde size bir Ankara Eczacı Odası projesinden bahsetmek istiyorum.. Adli Eczacılık üzerine bir Meslek İçi Eğitim Programı düzenlemeye karar verdik. Bu eğitimin amacı;  mahkemelerde bilirkişilik yapacak eczacıların yetiştirilmesi, sertifikalandırılması ve sonrasında Ankara Adliyesine bu sertifikaya sahip eczacı arkadaşlarımızın isimlerinin verilerek, sadece bu arkadaşlarımızın bilirkişi olarak atanmasını sağlamaktı.

Bütün hazırlıklarımızı yaptık, gerekli eğitim programını düzenledik, hocalarımızla konuştuk,   Ankara Adliyesi ile görüştük ve uzunca bir uğraştan sonra  son noktaya geldik. Daha sonra bu sertifikaların geçerli olabilmesi ve bu eğitimin yapılabilmesi için gerekli izni almak üzere  Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü’ ne başvuru yaptık. Ama bu TEB’ nin denetiminde ve liderliğinde yapılmalı diye bir cevap geldi. Sonrasın da Yönetim Kurulumuzla bunu değerlendirdik ve  TEB’ ne Odamız adına gerekli iznin alınması için talep yazımızı gönderdik. 1,5 ayı geçti henüz cevap yok. TEB’ nden talebimiz bu başvurumuzu bir an önce sonuçlandırılması yönündedir

Değerli Meslektaşlarım;

Oda Başkanlarımızın yaptığı konuşmalarda stok zararlarının karşılanma süreci ciddi bir yer kaplıyor, yer kaplaması da son derece doğal, çünkü bu sorunumuz halen güncelliğini koruyor. Bazı Oda Başkanlarımız İllerinde Mayıs ayı ekstrelerinden bu bedellerin düşüleceğini ve bununla ilgili memnuniyetlerini dile getirdiler. Doğrudur. Bu bedeller düşecek ancak açıklanmayan bir şey var: meslektaşlarımız tarafından fatura edilen bu bedellerde mayıs ayı hesaplarından düşülecek ancak 10 kutudan fazla bildirilmiş adetlerde mal fazlası arındırması yapılacak. Ayrıca ödemeler imalatçı satış fiyatı üzerinden olacak. Dağıtım kanalları Haziran sonuna kadar bu tutarları tam olarak belirleyip, sonrasında bu fatura bedellerinin firmalardan alamadıkları kısmını tekrar eczacılara fatura edecekler.

Bu yöntemi doğru bulmadığımızı sürecin başından beri söylüyoruz. Bunun nedenlerini de defalarca ifade ettik, yazdık. Şimdi Merkez Heyetimiz bundan sonra ki olası düşüşlerde İTS yöntemi üzerinde ısrar ediyor.

Değerli Arkadaşlarım;

Üzerinde herhangi bir mutabakat sağlanmamış bu yöntemde ısrar etmenin doğru olmadığını düşünüyoruz.. Düşünün;  firmalarla hiçbir mutabakatınız olmayacak, ve eczacılara faturalarınızı kesin depolara gönderin diyeceksiniz, firmalar ödemeyi yapmayınca döneceksiniz eczacılara “ödemelerinizden düşün, düşmeyen depolarla hesap kapatmayın” diyeceksiniz. Eczacıları ve meslek örgütünü karşısına almamak adına bu faturaları kabul eden ve iyi niyetle çaba harcayan eczacı kooperatifleri ve dağıtım kanallarının eczacıyla karşı karşıya kalmasına yol açan  süreci takdirlerinize bırakıyorum. Ayrıca; daha önce açıkladığımız nedenler dışında, Firmalar ve TEB arasında konuyla ilgili tam mutabakatın sağlanamamış olması bundan sonraki süreçte olası fiyat düşüşlerinde İTS’ ye giriş yapmak suretiyle stok zararlarının karşılanması yöntemiyle ilgili çekincelerimizi artırıyor.

Öte yandan; İTS’ ye giriş yapmayan meslektaşlarımızın stok zararlarının karşılanması ile ilgili Merkez Heyetimizce hiçbir somut açıklama yapılmadı. Türk Eczacıları Birliği, sadece İTS ye giriş yapan 15 bin eczacının meslek örgütümüdür? Toplam 24 Bin eczacının stok zararının karşılanması yönünde Merkez Heyetinin burada ciddi bir tavır sergilemesi gerekmektedir.

 İTS girişi yapmayan meslektaşlarımızla ilgili gelişmeleri de sizlerle paylaşmak istiyorum.  Bu durumdaki meslektaşlarımızın stok zararları da 15-30- 45 gün geriye dönük olarak karşılanacak, bu sürelere AİFD üyesi bazı yabancı firmalar için 7 gün eklenecek. Bu tutarların belirlenmesi çalışmaları hızla devam ediyor, yetişirse bu ay yetişmezse önümüzdeki ayeczacıların alacaklarından düşülecek.  

Değerli Arkadaşlarım;

G2D’ li ilaç içeren reçetelerin ödenmesi ile ilgili sorunumuz devam ediyor. Bu reçetelerin bedelleri Ankara ilinde ödendi, ancak bu reçetelerin Ankara’ da kontrol edilmesi nedeniyle kendi reçetelerimizin kontrolü anlamında aksaklık yaratacağı ile ilgili endişelerimiz var. Son ödeme yapıldığında birkaç Oda Başkanı beni aradı ve kendi bölgelerinde G2D’ li ürünlerin ödenmediğini söylediler, ben Ankara’ da ödendiğini söyleyince şaşırdılar. G2D’ li ilaçlarla ilgili olarak hiçbir şekilde SGK ile kavga etmemiz gerekmezken, bu firmaların sorunuyken, bu ürünleri sadece iade etmemiz gerekirken, bu konu bir kavga nedenine dönüştürüldü. TEB Merkez Heyeti bu konuda Danıştaya dava açtı, yürütmeyi durdurma kararı aldı sonrada SGK ben bu ürünler için ayrı fatura istiyorum kararını bize dayattı. Şimdide bunları tek tek inceliyorum diyerek zamanında ödeme yapmaktan imtina ediyor. Bu iade kararını alamayan, Danıştay’ a dava açıp bu konuda yürütmeyi durdurma kararı alan TEB Merkez Heyeti Başkanlık Divanının bir an önce bu fatura bedellerini ödetmesini bekliyoruz.

Değerli Arkadaşlarım;

Antidemokratik yönetim tarzı ve parçalı örgüt görüntüsü ile ilgili birçok söylemde bulunuldu.

Ankara Eczacı Odası’ nın yönetiminde ekip olarak 2001 yılından bu yana görev yapıyoruz. Oda seçimlerine “ Birleşik Eczacılar” ismiyle giriyoruz. İçimizde siyasi görüşü farklı olan, dünya görüşü çeşitlilik gösterebilen birçok arkadaşımız var. Çok renkli bir mozaik profilini yapımızda gururla taşıyoruz. Ama bu arkadaşlarımızın bir ortak yanı var; bu ortak yan hepsinin eczacı olması ve hepsinin de eczacı olduğunu önceleyerek, siyaseti oda çatısı altına sokmadan sadece ve öncelikle mesleklerine katkı koymak için o yönetim kurulunda görev yapıyor olması. Biz böylesine bir çoğulcu demokrasi geleneğinden geliyoruz. Bu nedenle TEB’ nin iki yıldır uyguladığı antidemokratik yönetim tarzını kabullenmiyoruz. Kabullenmeyeceğiz de. Merkez Heyeti Üyemiz Doç. Dr. Mustafa ASLAN sabah yaptığı konuşmada, dayatmacı bu yönetim biçimini asla kabul etmeyeceklerini ifade etti.

Şimdi düşünün.. Aylar boyu Başkanlar Danışma Kurulu yapmıyorsunuz bir taraftan da bu örgütün Başkanlar Danışma Kurulunu sık yapmasıyla övünüyorsunuz. Sonra Sağlık Bakanlığı’ nın uygun gördüğü yöntemle eczacıları İTSye giriş yapmaya zorluyorsunuz ki o ana kadar, “Biz İTS’ ye giriş yapmayı asla kabul etmiyoruz, bu bir örgütsel duruştur” demişsiniz. Sonra bunu birden bire internet sayfasına koyuyorsunuz. Bunu üzerine Türkiye’ deki eczacıların büyük bir bölümünü temsil eden 23 eczacı odası bir Başkanlar Danışma Kurulu talep ediyor ve siz bunu yok sayıyorsunuz, görmezden geliyorsunuz ve ondan sonrada kalkıp bu 23 odayı, parçalı örgüt görüntüsü vermekle suçluyorsunuz. Yürütülen bu süreci sizin ve tüm meslektaşlarımın vicdanına bırakıyorum.

Değerli Meslektaşlarım, Değerli Oda Başkanlarım…

Burada mutlaka Çorum ilinden çok değerli arkadaşlarım da vardır.

Benim ilimde eczanelerinde eczacılar huzursuz, güvensiz, benim ilimde eczane eczacıları ciddi anlamda gelecek kaygıları taşıyorlar. Eğer sizin ilinizde eczanelerinde ki eczacılar bu noktada değil ise bildiğimizi yapmaya devam edelim. 

Bir zamanlar eczane camekânlarına “ECZANELER CAN ÇEKİŞİYOR” diye afişler astık. Şimdi eczanelerin durumu çok mu iyi? Tarihi günlerde çok önemli görevler yapıyoruz. Yapamadıklarımızla değil yaptıklarımızla anılmak istiyorsak derhal harekete geçmeliyiz.  Birliğimiz de bu suskunluktan ve edilgen yapıdan bir an önce kurtulmalı, eczacıları geleceğe hazırlamak için ciddi adımları atmalı.

Gelişmeler her zaman aleyhimize işliyor. Gelişmeler ciddi anlamda bizi sıkıntıya sokuyor. Her sene artan Fakültelerin vereceği mezun sayısı düşünüldüğünde, 6197 ile ilgili çalışmayı bir an önce yeniden yapmalı ve gündeme getirmeliyiz, eczane sayısını bir an önce sınırlandırmalıyız.

Reklam ve OTC konusuna gelince; reklam için tren kaçmış gibi görünebilir, çıkmadan önce engellenebilirdi, engellenemedi. Reklam ve OTC için gerekli çalışmayı acilen başlatmalıyız. Mecliste gerekli kulislerle 12 Hazirandan hemen sonra bu görüşmelere başlamalıyız.

Akademi, bence TEB’ nin kanayan bir yarasıdır. Çok daha faydalı şekilde işler ve daha üretken,  meslek içi eğitim programları ile meslektaşlarımıza daha çok hizmet eden bir akademiyi bir an önce hayata geçirmeliyiz.

Değerli Meslektaşlarım;

Hep söyleriz, Eczacıların ve Eczacı Örgütünün paradan konuşması yakışık almaz. Artık o devir geçti sevgili arkadaşlar… Lütfen bunu görün.

Eczacılar ekonomik anlamda çöküntü içindeler. Bir an önce karlılıklarımızı artırmalı, sadece eczanede satılan ürün gruplarını çoğaltmalıyız.

Değerli meslektaşlarım;

Meslek örgütümüzün bir sonraki toplantısı bu yılın sonuna doğru seçimli olağan genel kurulumuzda olacaktır.

 Bu genel kurulda;

***  Biat etme kültüründen olabildiğince uzak,

***  Örgüt içi demokrasiyi içselleştirebilmiş,

*** Ortak aklı kullanmaktan asla imtina etmeyen,

*** Mesleğini ve meslektaşlarını önceleyerek geleceğini şekillendirme yeteneğine sahip,

***  Eczacı odalarını karşıt ya da yandaş, Eczacıları İTS’ ye giren ya da girmeyen diye ikiye bölmeyen,

*** Kimin söylediğine bakılmaksızın söylenenin ne olduğunu daha iyi anlayabilen,

*** Bizleri ve mesleğimizi geleceğe güvenle taşıyabilecek

 bir yapının kurulacağı umuduyla hepinizi Odam ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum……..

 

Ecz. Oğuz EKİNCİOĞLU
Başkan

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat