17 Şubat 2011
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı’na ilişkin olarak TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeler tamamlandı ve tasarı Sayın Cumhurbaşkanının onayına sunulmak üzere Köşk’e gönderildi. TEB konuya ilişkin kaygılarını arz etmek üzere Cumhurbaşkanlığı makamından görüşme talebinde bulundu.
Değerli Basın Mensupları,
Bilindiği gibi Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesi, reçeteye tabi olmayan ilaçların belirli ilkeler çerçevesinde de olsa, reklamının yapılabileceği yönünde bir düzenleme içermektedir. Türk Eczacıları Birliği ve kendisine bağlı Eczacı Odaları, ister reçeteli ister reçetesiz olsun, ilaçta reklamın önünü açacak düzenlemelerin halk sağlığı açısından ne kadar büyük bir risk barındırdığını yıllardır kamuoyu ile paylaşmaktadır.
Kanunun ilgili maddesine ilişkin Meclis görüşmeleri sırasında; ilgili maddeye itirazla sunulan önergeye karşılık olarak Hükümet adına söz alan Sayın Bülent Arınç, Türk Eczacıları Birliği’nin konuya özel bir hassasiyet gösterdiğini, bu maddeye yönelik itirazları haklı bulduğunu ancak 1994 yılında Türkiye’nin taraf olduğu ‘Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi’ uyarınca, böylesi bir düzenlemenin yapılmasının zaruri olduğunu belirtmişlerdir.
Söz konusu Sözleşme, ülkeler arası yayıncılıkta reçeteye tabi ilaç ve tedaviler için reklam yapılmasını kesin olarak yasaklamaktadır. Ancak Sözleşme’nin açıklayıcı raporunda, reçeteye tabi olmayan ilaçların sınır ötesi reklamı konusu, ülkeler arası ikili antlaşmalara bırakılmıştır. Yani, söz konusu Sözleşme reklamın yapılamayacağı durumları kesin olarak tanımlarken, bunun dışında kalan reçetesiz ilaçlar için, reklamın serbest bırakılmasının zorunlu olduğuna ilişkin bir düzenleme içermemektedir. Diğer yandan 1262 Sayılı Yasa’da açık bir biçimde hiçbir ilacın, hiçbir araçla topluma yönelik tanıtımının yapılamayacağı belirtilmektedir. Dolayısıyla söz konusu Tasarı, mevcut bir Kanunla açık bir biçimde çelişmektedir.
Bugün reçetesiz ilaçlarda reklamın önünü açan düzenleme, sağlık çalışanları ya da hastalar gözetilerek değil; ilaç firmalarının daha çok tüketim, reklam alanının ise daha çok büyüme hırsı ile açıklanabilir. İlaç firmaları, ilaç piyasasında tüketimi arttıracak böylesi bir uygulamanın eczane ekonomilerini rahatlatacağını sürekli gündeme getirmektedir ancak eczacılar bir sağlık çalışanı olma sorumluluğu ile yıllardır her türlü reklam girişimine büyük bir dirençle karşı çıkmaktadır. Çünkü reklam yoluyla ilaç tüketimi artar ancak bunun sonucunda birey ve toplum sağlığı kaçınılmaz olarak bozulur.
Tüm bu nedenlerle, Türk Eczacıları Birliği olarak tasarıdaki bu maddenin değiştirilmesi için her aşamada çaba harcadık. Buna karşın tasarı TBMM’den geçerek Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunulmuştur. Bu nedenle tasarının kanunlaşmaması için ve Birliğimizin görüşlerini yansıtmak üzere Sayın Cumhurbaşkanından da randevu talebinde bulunduk. Çünkü tüm toplum sağlığını yakından ilgilendiren bu olumsuz düzenlemeye ilişkin kaygılarımızı bir kere de Sayın Cumhurbaşkanının yüksek değerlendirmelerine arz etmek, hem kamusal sorumluluğumuz hem de görevimizdir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ MERKEZ HEYETİ
|