BASIN AÇIKLAMASI

Image 16-01-2008

TEB Başkanı Ecz. Erdoğan ÇOLAK’ın yatan hasta reçetelerinin hastane eczanelerinden karşılanması uygulaması ile ilgili açıklaması:


Değerli Basın Mensupları,

Toplantımıza katıldığınız için teşekkür ediyorum.
Hepinizin bildiği gibi, 25 Mayıs 2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği uyarınca hastanelerde yatarak tedavi gören hastalara kullanılacak ilaçların ve tıbbi malzemelerin hastanelerden teminine ilişkin uygulama, oluşabilecek sorunlara rağmen 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Uygulama, yeterli altyapı sağlanmadan, hastanelerdeki mevcut sorunlar çözülmeden ve konunun taraflarından uygulama hakkında görüş alınmadan başlatıldığı için bazı sıkıntılar doğurmaktadır.

Öncelikle, sağlık alanında hizmet veren ve sağlıklı bir toplum yaratılması için çaba gösteren bir örgüt olarak, ilaç sarfiyatlarının önlenmesi ve ülke kaynaklarımızın akılcı kullanılması yönündeki her türlü yaklaşımı desteklediğimizin bilinmesini isteriz. Yatan hastaların reçetelerinin hastane eczanelerinden karşılanmasını da ilkesel olarak doğru bulmaktayız. Burada önemli olan unsur, hasta sağlığını ve ilaca ulaşabilmesini merkeze alan bir yaklaşıma sahip olmaktır. Eczacı odalarımız da hastalarımızın mağdur edilmeden ilaca ulaşabilmesi için büyük gayret içindeler. Hastanelerde Eczacı Odalarımız tarafından kurulan reçete dağıtım bürolarımız, hastalarımız eczane dolaşmadan ilaçlarını ayağına getirmek üzere 400 kadar personelle hizmet vermektedir.

Bugüne kadar, Türk Eczacıları Birliği’ne bağlı 27 eczacı odasının hastanelerde oluşturdukları toplam 70 adet yatan hasta reçete dağıtım büroları, hastaları mağdur etmeyecek şekilde, hastane tarafından temin edilemeyen ilaçları hastanın ayağına kadar götürmekteydi. Son derece düzgün bir şekilde işleyen bu sistem; tamamen gönüllü ve karşılıksız olarak gerçekleştirdiğimiz bir hizmetimiz idi. Tüm bu nedenlerden ötürü, hastanede ilaç bulunmadığı zamanlardaki mağduriyetin önlenmesi ve özellikle aciliyet teşkil eden durumlarda, uygulamada ilaç konusunda bir esnekliğin bulunması gerekmektedir.

Biz bir sağlık meslek örgütü olarak hastalarımızın ilaca erişimi kolaylaştıracak her türlü önlemi destekliyoruz ve bunu sağlayacak koşulları bizzat yaratıyoruz. Fakat, uygulamanın bilimsel yaklaşıma ve hasta odaklı hizmete dayanması gerektiği düşüncesindeyiz. Böyle bir uygulamaya geçilmeden önce, bir geçiş süreci yaşanması gerektiğine inanıyoruz. Hastanelerdeki ödenek sorunu, ilacın depolanacağı alan ve depolama sorunu çözümlenmeden, hasta başına düşen eczacı sayısı artırılmadan uygulamanın başlatılmasındaki ısrarcı tutum; Sağlık Bakanlığı ile hastane yönetimi arasındaki iletişimsizlik, yaşanan tüm bu kaosun ve belirsizliğin temel nedenini oluşturmaktadır.

Değerli Basın Mensupları,

Bazı hastane eczanelerinde eczacı olmadığı hepimizin bildiği bir gerçek. Biz, özellikle ilaç hizmetinin eczacısız verilmesinin sağlık açısından büyük bir tehdit oluşturduğu düşüncesindeyiz. İlaç, doğru kullanılmadığında hasta açısından ciddi sorunlar yaratabilir ya da hastalığın tedavi edilmesini engelleyebilir. Bu bakımdan, ilacın eczacı denetiminde verilmesi şarttır. Hastane eczanelerinde yeterli sayıda eczacı olmadan, bu uygulamanın başlaması hastalık tehdidini ve maliyetini de artıracaktır. Ayrıca her ilacın her hastanenin eczanesinde bulunması mümkün değildir. Kamu İhale Yasası ne kadar düzenlenirse düzenlensin, pek çok ilde ihaleye girecek depo bile bulunmamaktadır. Bu konunun da göz ardı edilmemesi gerekmektedir.

Sağlık alanındaki önemli sorunlardan bir tanesi medikal ürünlerdeki denetimsizliktir. Hastanelerde yaşanan sorun da büyük oranda bu kalemlerden kaynaklanmaktadır. Sarf ve medikal malzemeler ilaç gibi sistematik bir yapıya sahip değildir. Medikal ürünün kullanımı, hastaya, hekimin tercihine, ürünün fiyatına ve kalitesine göre çeşitlilik göstermektedir. Diğer yandan bu alanda ciddi bir denetimsizlik söz konusudur. Ayrıca, her yıl ortalama 500 civarında tıbbi malzeme temin eden firma ortaya çıkmakta ve birçoğu yine aynı yıl içerisinde kapanmaktadır. Hastanın ve hekimin bu ürünlerin güvenirliği ve kalitesi konusunda ikileme düşmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla SGK’nın bu alandaki denetimi sağlamak için tıbbi malzemelerin hastanelerden karşılanmasını istemesini, bizler de olumlu değerlendiriyoruz. Ancak ilaç, tam tersine son derece sistematik yapıya sahip olan bir üründür. İlacın hangi koşullarda, nerede üretildiği, hangi aşamalardan geçtiği ve perakende fiyatı bellidir. Sürekli denetimler sayesinde, üretiminden hastaya ulaşana kadar ki süreçte bir sıkıntı yaşanmaz. Bu bakımdan, fiyatı, geri ödeme koşulları sabit ve yatan hasta dağıtımı büroları ile zaten ilacın hastaların ayağına getirilmesine olanak tanıyan bir sistem dağıtılmadan önce bir geçiş süresi mutlaka tanınmalı, bu süre içinde hastanelerin altyapı ve özellikle eczacı kadroları genişletilmelidir.

Yatan hasta ilaçları için ihale ile toplu alım yapılmasındaki temel sorunlardan bir tanesi, bu yöntemin hastaya özgü ilaç tedavisi yaklaşımına aykırı olmasıdır. İlaç ancak kişiye özel uygulanan tedavi neticesinde etkili ve başarılı olan bir üründür. İlaç ve hasta ayrılmaz bir bütündür ve bu ikisi arasındaki ilişki dinamik bir yapıya sahiptir. Hayati öneme haiz ve acil durumlarda ilacın bulunamaması gibi bir durumu kabul etmemiz mümkün değildir. Hastanın ilaca kolayca erişimini hedefliyorsak, hastayı hastanedeki eczaneye mahkum etmek doğru bir yaklaşım değildir. Bu nedenle, yatan hasta ilaç tevzi bürolarını ortadan kaldıracak değil, tam tersine bu büroları tüm devlet hastanelerine yaygınlaştıracak bir yapı kurulması gerektiği düşüncesindeyiz. Hasta sağlığının korunması ve ilaca erişimin kolaylaştırılması için Birliğimiz ve eczacı odalarımız uzun yıllardır verdiği bu hizmeti daha yaygın bir biçimde memnuniyetle verecektir.

Değerli Basın Mensupları,
Sistemin doğru işlemesi için, öncelikle olarak sağlık alanındaki ödeneklerin arttırılması gerekmektedir. Ülkemizde OECD ve Avrupa Birliği ortalamalarının çok altında olan sağlığa ayrılan pay, mutlaka artırılmalıdır. Elbette kaynakların akılcı kullanımı konusunda birtakım merkezi önlemlerin alınması gereklidir. Ancak bu her zaman tedavi maliyetini düşürmek anlamına gelmemelidir. Herkese eşit ve ücretsiz bir sağlık hizmeti verilmesi benimsenmeli, kaynakların daha akılcı kullanılması için, öncelikle hastaneler kalkındırılmalıdır. Ayrıca, gerek halk sağılığının gerekse ülke ekonomisinin yararı için sivil toplum kuruluşlarından görüş alınmalı, sorunların çözümü için birlikte adım atılmalıdır.
Sağlık Uygulama Tebliği ile getirilen uygulamadaki olumsuzlukların son bulması ve yeni olumsuzluklar yaşanmaması için, hasta merkezli sağlık hizmeti verilmesi; ülke kaynaklarından sağlığa ayrılan payın arttırılması, hastane ödeneklerinin düzenli verilmesi, hastanelerde yatan her 50 hasta için 1 eczacı istihdam edilmesi, medikal alandaki denetimin artırılması, hastanelerin depolama sorununun çözümlenmesi, yatan hasta bürolarına gereken önemin verilmesi, aciliyet teşkil eden durumlarda ilaç konusunda bir esnekliğin oluşturulması, sivil toplum örgütlerinden görüş alan ve bu görüşleri uygulamaya yansıtan bir katılımcı demokrasi anlayışı gerekmektedir.
Birliğimiz bir sağlık meslek örgütü olarak, hastaların sağlık hakkının korunması için her türlü çabayı göstermektedir ve göstermeye devam edecektir.
Toplantımıza katıldığınız ve dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Ecz. Erdoğan ÇOLAK
Türk Eczacıları Birliği Başkanı
teb@teb.org.tr  



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat