Bu başyazı 'Hakkâri'deki terör saldırısı, şehitler, yaralılar ve kayıplar' haberinden sonra ve referandum sonuçlarından önce yazıldı.
*
22 Temmuz genel seçiminde AKP yüzde 46 oyla sandıktan çıktı. Ancak bu başarılı sonucun ülkeye beklenen istikrar ve güveni sağlayamadığı kısa sürede anlaşıldı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi bu ortamda gerçekleşti; AKP'den bir adayın Çankaya'ya çıkması, gündemdeki soru işaretlerini eksilteceğine çoğalttı.
Referandumu da bu kapsamda değerlendirebiliriz.
Referandum sonucu ne olursa olsun, yeni tartışmaları gündeme taşıyacaktır.
Çünkü referandum, içeriği açısından ve biçimsel niteliğiyle bir hukuk bilmecesine hatta ucubesine dönüşmüştür.
Bütün bunlara yeni anayasa sürecini de eklediğimizde ortaya çıkan tablo, yalnız düşündürücü değil, kaygı vericidir.
*
Öyle görünüyor ki Türkiye tarihsel bir iç hesaplaşmayı yaşıyor.
Bu iç hesaplaşma, dış güçlerin de katıldığı bir devlet düzeni ve rejim sorununu içermektedir.
Ülke siyasetinde ve çok partili rejiminde merkez sağ yok olmuştur; AKP'nin dış desteklere dayanarak Türkiye'yi "Ilımlı İslam Devleti Modeli" ne sürüklediği savı, içerde ve dünya basınında sürekli biçimde yinelenmektedir.
İşte tam bu sırada terörün azması ve 1915 olaylarının Batı'da çeşitli bi-
çimlerde tazelenip gündeme girmesi rastlantı mıdır?..
*
'Cumhurbaşkanı - Başbakan - Hükümet - Meclis' ekseninde tek başına egemenleşen AKP'nin önde gelenleri, ne kadar ağır bir sorumluluğu üstlendiklerinin bilincinde midirler?
Bu soru boşluktadır.
Ana muhalefetle hiçbir uzlaşma aramayan; yargı, ordu, bürokrasi, üniversitelerle sürekli zıtlaşan bir iktidar manzarası seyrediliyor.
Ülkede var olması gereken güven duygusu yok ediliyor ve her gün şehit üstüne şehit verilen bir ortamda laik düzen üzerine soru işaretleri gün geçtikçe büyüyor.
AKP iktidarının üstünde başlangıçtan beri bir takıyye şaibesi bulunmaktadır.
Ancak bugün varılan noktada iş değişmiş, daha derin ve geniş boyutlar kazanmıştır. Devlet içindeki çelişki devletin zaafını yoğunlaştırmaktadır.
Terör bu ortamda cesaret kazanmakta, azmakta, her gün tırmanmaktadır.
*
Ulusal birlik ve güven zorunluğu her şeyin üstüne çıkmış; ülkenin ve devletin bekası için temel koşula dönüşmüştür.
İktidar her bakımdan bu güveni ulusa vermek zorundadır.
Hâlâ rejim kapsamında takıyye kuşkusunun gölgesinde kalmayı yeğleyen bir iktidarla Türkiye'nin var oluşu tehlikeye düşmektedir.
AKP iktidarı bu temel sorunu çözemezse, sorun iktidarı çözecektir.