31.12.2007 TARİHİNDE BEŞ MERKEZ HEYETİ ÜYESİ TARAFINDAN YAPILAN AÇIKLAMAYA YANITTIR
ECZACI KAMUOYUNA
04.01.2007
Türk Eczacıları Birliği 36 ıncı Olağan Büyük Kongresi’ni geride bıraktık. Kongremiz, kendisini kürsüden ifade eden delege sayısı, aday listeleri ve programatik yaklaşımları bakımından Birliğimizin son yıllarda yaşadığı en demokratik kongrelerden bir tanesi olarak tarihimize kaydedildi. Bu demokratik olgunluğu gösteren; seyretmeyen, katılan herkese çok teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu katılımcı anlayışın sürdürülmesi için hem Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin, hem de eczacı odalarımız, delegelerimiz ve üyelerimizin ellerinden geleni yapacaklarına inancımız sonsuzdur. Bu inancın kaynağı, kongrede gösterilen iradenin kendisidir. Kongre iradesinin neyi gösterdiği üzerinde spekülasyon yapacak değiliz. Sonuçlar apaçık ortadadır. Fakat bu sonuçların ve Başkanlık Divanı seçimlerinin bazı Merkez Heyeti üyeleri tarafından nasıl okunduğu oldukça tartışmalıdır. Biz de kendilerine bazı sorular sormak isteriz.
Takip etmemiş meslektaşlarımız için, konu şudur: 31.12.2007 tarihinde bazı eczacı odalarımızın web sayfasında beş Merkez Heyeti üyemizin ortak bir deklarasyonu yayınlandı. Bu deklarasyondaki bazı noktalara dikkat çekmek ve yanıt vermek gerekmektedir:
“Eczacı Kamuoyuna” başlığı ile yayımlanan metinde;“(…) Seçim sonucunda delegelerimiz örgüt içinde ayrışma lüksü kalmadığını, gruplaşmaların farklı süreçlerde yaşanması gerektiğini, zamanın birlik, beraberlik ve bütünleşme zamanı olduğunu açıklayan irade beyan etmiştir. Ancak yaşadığımız gelişmeler Büyük Kongre sonuçlarının örgütümüzün tamamı tarafından aynı şekilde algılanmadığını bizlere göstermiştir.Seçimlerin tamamlanması ile Merkez Heyeti'nin görev paylaşımı yapıldığı zaman aralığında yaşananlar Büyük Kongre iradesinden farklı yaklaşımları hayata geçirmiştir. Bizlere ortak bir zeminde buluşmak konusunda herhangi davet veya öneride bulunulmamasına karşın bizlerin Türk Eczacıları Birliği'ne katılarak, görev alarak, sorumluluklara ortak olarak, birlikte yönetmek konusundaki taleplerimiz kesin bir dille reddedilmiştir. İlk günden siz ve biz ayrımının kaldırılması konusundaki yaklaşımımız ne yazık ki kabul görmemiştir. Merkez Heyet'imizdeki görev dağılımı şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir yaklaşımla Büyük Kongre iradesi yerine dışarıdan gerçekleşen baskılarla oluşturulmuştur. Büyük Kongre'den aldığımız görev ve yetki ile örgütümüzü baskı ve vesayet altında gösterecek her türlü girişime karşı en şiddetli refleksleri göstereceğimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz.Biz aşağıda imzası bulunan Merkez Heyeti üyeleri olarak, her türlü ayrımcılığa ve dışlama tavırlarına karşın inatla ve ısrarla; güçlü ve etkin bir Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti için, eczacılık mesleğinin son dönemde yaşadığı hak kayıplarını engelleyecek ve geri alacak kararlı bir yapı oluşturulması için, meslektaşlarımızın ortak iradesi ve hedeflerimiz doğrultusunda çalışmak için, eczacılar olarak yaşamak ve yaşatmak için kararlılığımızdan asla ödün vermeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.Görev süremiz boyunca 36. Büyük Kongreden aldığımız yetki gereğince, sizlerle paylaştığımız çalışma programı doğrultusunda, doğru olan her işin yaşama geçirilmesi için ve ortak akılın gerçekleşmesi konusunda çalışacağımızın altını bir kez daha çiziyoruz. Ancak; ülkemiz, ülke insanımız, mesleğimiz ve meslektaşlarımız için tehdit oluşturan her konuda tüm gücümüzle karşı duracağımızın da bilinmesini istiyoruz.(…)” denmektedir.
Herşeyden önce, kişi merkezli bir heyet, kongremizin en çok eleştirdiği yaklaşımlardan bir tanesidir. Bu bakımdan, programatik yaklaşımların ve Kongre kararlarının uygulanıp uygulanmadığı önümüzdeki dönemin temel sorgulama alanlarından olmalıdır. Merkeze aldığımız anlayış da bu yaklaşımın tüm eczacı odaları, tüm üye ve delegelerimiz ve tüm Merkez Heyetimizce bir bütün olarak hayata geçirilmesidir. Eğer Kongremizde hepimizin tek tek ifade ettiği sorunları ve çözüm önerilerini çoğulcu ve katılımcı bir tarzda ele almayı, irademiz dahilindeki sorunları çözmeyi veya azaltmayı, çözüm önerilerimizi hayata geçirmeyi başarabilirsek, bu başarı tüm eczacılık camiasına ait olacaktır. Fakat, bu deklarasyon çoğulculuğun ve katılımcılığın zerresini barındırmamaktadır. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nde daha ilk kez bir toplantıya katılmış olan üyelerimiz Ecz. Deniz İçer, Prof. Dr. Levent Üstünes ve Ecz. Sait Yücel’in bu metnin kaleme alınmasında en ufak bir katkılarının olduğunu düşünmüyor, dolayısıyla kendilerini tenzih ediyoruz. Kendileri başka başka özellikleri ile çok değerli insanlardır. Türk Eczacıları Birliği bir bütün olarak, onların katkılarına açıktır ve ihtiyaç duymaktadır. Bu örgüt, birikimini, aklını, bilimsel bilgisini, örgütsel deneyimini bizlerle paylaşmak isteyen herkese sonuna kadar açıktır. Bu konuda hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Merkez Heyeti üyelerimiz içinde de birikim ve deneyimine güvendiğimiz arkadaşlarımız örgütümüzü hep beraber ileriye taşımak için gereken çabayı eminiz ki gösterecektir. Bu deklarasyonu iki Merkez Heyeti üyemizin listelerini konsolide etmek üzere kaleme aldıkları açıktır. Deklarasyonun altında imzası bulunan üç Merkez Heyeti üyemize sesleniyoruz: Bu saflaştırma operasyonuna izin vermeyiniz. Çünkü bu saflaştırma, örgütümüzü zaafa uğratır. En çok ihtiyacımız olan zamanda birlikte hareket etme olanağımızı elimizden alır.
Bu deklarasyon, daha önce de Merkez Heyeti’nde görev yapan iki üyemizin uzun yıllardır sürdürmekte ısrar ettikleri tavrın bir devamı niteliğindedir. Deklarasyonu kaleme alanlar, Başkanlık Divanı seçimine baskı ve vesayetin karıştığını ileri sürmektedir. Kendilerini bu iddiayı açıklamaya davet ediyoruz: Kimdir Büyük Kongre iradesi üzerinde baskı ve vesayet kuranlar? Bu açıklanmalıdır. Kongrede iradesini ortaya koyan delegelerdir. Kimse delege iradesine ipotek koyamaz. Hayali düşmanlar yaratmaya gerek yoktur. Bu, delege iradesini küçümsemektir. 50 yıllık geleneği olan bir örgüt bu tip asılsız iddialarla karalanamaz. Buna kimsenin hakkı yoktur. Kimsenin de haddine değildir. Bilgi, belge olmadan bu iddiayı ortaya atmak, en hafif deyimle, meslek örgütümüzü ve kongremizi çatıdan aşağı yuvarlamaya çalışmaktır.
Hatırlanmalıdır; Başkanlık Kurulu icracı bir organdır. Karar organı bu deklarasyonu imzalayan beş üyemizin de bulunduğu Merkez Heyeti’dir. Başkanlık Kurulu, Merkez Heyeti’nin iradesi dışında herhangi bir adım atamaz. Başkanlık ve Genel Sekreterlik için yapılan demokratik seçim ile ilgili olarak spekülasyon yaratmak, “benim seçilmediğim bir seçimi beğenmiyorum” düşüncesinin bir izdüşümü olabilir ancak. Bunun demokratik yaklaşımla ilgisi ise, ayrı bir tartışma konusudur. Merkez Heyeti seçim sonuçlarını “Başkanı bile değiştirecek rakamı yakaladık” şeklinde değerlendirenler ve seçim sonuçları açıklandığı anda seçilmiş kişilere Başkanlık teklif edenler, eczacılık mesleğinin içinden geçtiği dönemde en temel sorunu Başkanlık görevinin değişimi olarak görüyorlarsa bunun da demokratik bir yaklaşım olduğuna şüphe ile bakmak gerekir. Merkez Heyeti’ne ilk kez seçilmiş olan arkadaşlarımızın başka bir listeden seçilmiş olsalar bile Başkanlık Divanı’nda yer alması konusunda ilke olarak hiçbir problemimiz yoktur. Fakat, uzlaşma olabilmesi için bu iki eski Merkez Heyeti üyemizin yaklaşımlarının samimi olması gerekir. Torbanızda başka bir gündem ve başka yerlerde önceden yapılmış pazarlıklar söz konusu ise, samimiyet yok demektir. Büyük Kongre, kimseye siz başkanlık divanında olacaksınız dememiştir. Bu 11 kişiyi Merkez Heyeti’ne seçmiştir. Kongre’de beş kişi seçilen bir listenin Başkanlık ve Genel Sekreterlik adayı çıkartıp, sonra da “biz uzlaşmadan yanayız” demesinin inandırıcı hiçbir tarafı yoktur. Elbette uzlaşma da mümkün olurdu. Fakat daha öncesinde kendinizi seçtirecek şekilde pazarlık yapmaya kalkışmasaydınız. Bizler, Divan Başkanı’nın “uzlaşma arayacak mısınız?” sorusu üzerine eğer makul bir önerileri olursa süre isteyip değerlendireceğimizi ifade ettik. Bunun karşısında önerilen “dönüşümlü başkanlık divanı” idi. Bu öneri kabul görmeyip Başkan ve Genel Sekreter adayları olduğu ifade edilince, artık bize konuşulacak bir söz kalmamıştı. Şimdi soruyoruz, uzlaşma sadece Başkanlık ve Genel Sekreterlik üzerinden mi olur? Oylama sonucunda çoğunluluğu elde etmiş ve en yüksek oyu almış kişilerin Başkan ve Genel Sekreter adayı olmasından daha doğal ne olabilir? Bunun “baskı ve vesayet” olarak açıklanması kimseye inandırıcı geliyor mu? Bizler, önce Başkanlık Divanı için yaptığınız pazarlıkları meslektaşlarımız ile paylaşmanızı bekliyoruz. Yıllardır hayali düşmanlar yaratarak kendi koltuklarını sağlamlaştırma çabası içinde olan insanlara karşı bir de içeride mücadele etmek zorunda kalmak, bu örgütü zayıflatan asıl olgu budur. Kişiler arası kavga ve iktidar mücadelesinin zemini asla Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti olmamalıdır. İnsanları bölgelere, düşünceyi siyasete göre ayıramazsınız, ayırmamalısınız. Türk Eczacıları Birliği’ni bir siyasetin kuklasıymış gibi göstererek örgütsel gücümüzün nasıl darbe alabileceğini hesap etmek gerekir. Bu bize ne kazandırır? Kime kazandırır? Bizlerin siyasi kimliğini sorgulayanlara, Kongre öncesi dedikodu düzeyinde kulislerde anti propaganda yapanlara sesleniyoruz. Türk Eczacıları Birliği’nin çağdaş, laik, demokratik bir yapı olmasının garantisi sizler misiniz? Yoksa 26.000 eczacı mı? Uzun yıllardır bu değerleri koruma uğruna mücadele etmiş olan bizleri nasıl bu kadar çabuk harcayabiliyorsunuz? Siyasetin terazisi elinizde midir? Bu, sözünü ettiğiniz dışlayıcı tavrın kendisi değil midir? Kongremizin de tespit ettiği üzere, eczacılık meslek alanının daha fazla daraldığı ve mesleki haklarımızın elimizden alınmasının hızlandığı bir süreç bizleri beklemektedir. Bu süreçte, mesleğimizin gelişmesinin önünde bir engel olarak görülen her türlü unsura karşı ortak bir mücadele zemini inşa etmek ve dirençli bir tavır sergilemek, sadece Merkez Heyetimizin değil, tüm üyelerimizin görevidir. 11 kişinin ortak bir tutum sergilemesi elbette önemlidir. Ancak bizim için aslolan, 51 eczacı odamızın arasındaki uzlaşmadır, tüm odalarımızın sürece katıldığı, bilgisini, emeğini, enerjisini akıtabileceği bir yapı kurmaktır. Kişisel hesaplaşmalar bizi geleceğe taşıyamaz. Bizi geleceğe örgütlü gücümüz taşır. Seçilmiş bir organda yer almak, bireysel olarak edindiğimiz bir başarı değildir, seçenlerin kendilerini yönetmek değil, koordine etmek üzere verdiği dönemsel bir görevdir. 51 eczacı odamızın ve üyelerimizin kendilerinin temsil edildiği değil, katıldığı ve kendi kendilerini yönettiği bir yapıya ihtiyacı var.
Meslek örgütümüzün artık bu tür spekülasyonlarla kaybedecek vakti ve enerjisi yoktur. Mesleğimizi ileri götürmek için hep beraber çaba harcayalım. Uzun yıllardır hedef değiştirerek sürdürülen bu kavga, şimdiye kadar bize bir şey kazandırmadı. Bundan sonra da kazandırmayacak. Biz, mesleğimiz için birlikte bir mücadele yürütmek peşindeyiz. Karanlığa kurşun atma peşinde olanlarla yollarınızı ayırın. Bizler, bugüne kadar meslek örgütümüzde birlikte çalıştığımız insanlarla polemiğe girmeyi tercih etmedik. Umarız, bu verdiğimiz son cevap olur. Bunun için, meslektaşlarımızı mesleki duyarlılıkla davranmaya çağırıyoruz. Bizim polemik ve spekülasyonla kaybedecek bir dakika bile vaktimiz yoktur. Merkez Heyetimize, 26.000 eczacının sorunlarını çözmek görevi verilmiştir. Merkez Heyeti’nin iç sorunlarını eczacı kamuoyuna mal etmek ve buradan bir saflaşma yaratmak için enerji tüketmek bizim işimiz olmamalıdır. Biz koltuk, kişisel iktidar peşinde değiliz. Biz mesleğimizin geleceğinin peşindeyiz. Bütün enerjimizi mesleğimizin geleceği için harcayacağız. Bu düşünceyi paylaşan herkesle birlikte davranmaya hazırız.
Saygılarımızla,
Türk Eczacıları Birliği
Merkez Heyeti Üyeleri
Başkan: Ecz. Erdoğan Çolak
II. Başkan: Ecz. Şevket Kaya
Genel Sekreter: Ecz. Hilmi Şener
Sayman: Ecz. Özgür Özel
Üye: Ecz. Ali Aslan
Üye: Ecz. Mukaddes Harmancı
Türk Eczacıları Birliği
Denetleme Kurulu Üyeleri
Başkan: Ecz. Şerif Boyacı
Üye: Ecz. A. Cemal Toplu
Üye: Ecz. Hüseyin Olan
5 TEB Merkez Heyeti Üyesi 31.12.2007 tarihinde aşağıdaki açıklamayı yapmıştı
Eczacı Kamuoyuna! 5 Merkez Heyeti Üyesinden Yazılı Açıklama Eczacı Kamuoyuna; Mesleğimiz için tarihi bir dönüm noktası olan ve 13-16 Aralık 2007 tarihinde yapılan 36. Olağan Büyük Kongremizde gerçekleşen seçimlerde eczacıların mesleki sorunlarını çözmeye aday iki ekibin demokratik yarışı gerçekleşmiştir. Seçim sonucunda delegelerimiz örgüt içinde ayrışma lüksü kalmadığını, gruplaşmaların farklı süreçlerde yaşanması gerektiğini, zamanın birlik, beraberlik ve bütünleşme zamanı olduğunu açıklayan irade beyan etmiştir. Ancak yaşadığımız gelişmeler Büyük Kongre sonuçlarının örgütümüzün tamamı tarafından aynı şekilde algılanmadığını bizlere göstermiştir. Seçimlerin tamamlanması ile Merkez Heyeti'nin görev paylaşımı yapıldığı zaman aralığında yaşananlar Büyük Kongre iradesinden farklı yaklaşımları hayata geçirmiştir. Bizlere ortak bir zeminde buluşmak konusunda herhangi davet veya öneride bulunulmamasına karşın bizlerin Türk Eczacıları Birliği'ne katılarak, görev alarak, sorumluluklara ortak olarak, birlikte yönetmek konusundaki taleplerimiz kesin bir dille reddedilmiştir. İlk günden siz ve biz ayrımının kaldırılması konusundaki yaklaşımımız ne yazık ki kabul görmemiştir. Merkez Heyet'imizdeki görev dağılımı şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir yaklaşımla Büyük Kongre iradesi yerine dışarıdan gerçekleşen baskılarla oluşturulmuştur. Büyük Kongre'den aldığımız görev ve yetki ile örgütümüzü baskı ve vesayet altında gösterecek her türlü girişime karşı en şiddetli refleksleri göstereceğimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Biz aşağıda imzası bulunan Merkez Heyeti üyeleri olarak, her türlü ayrımcılığa ve dışlama tavırlarına karşın inatla ve ısrarla; güçlü ve etkin bir Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti için, eczacılık mesleğinin son dönemde yaşadığı hak kayıplarını engelleyecek ve geri alacak kararlı bir yapı oluşturulması için, meslektaşlarımızın ortak iradesi ve hedeflerimiz doğrultusunda çalışmak için, eczacılar olarak yaşamak ve yaşatmak için kararlılığımızdan asla ödün vermeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Görev süremiz boyunca 36. Büyük Kongreden aldığımız yetki gereğince, sizlerle paylaştığımız çalışma programı doğrultusunda, doğru olan her işin yaşama geçirilmesi için ve ortak akılın gerçekleşmesi konusunda çalışacağımızın altını bir kez daha çiziyoruz. Ancak; ülkemiz, ülke insanımız, mesleğimiz ve meslektaşlarımız için tehdit oluşturan her konuda tüm gücümüzle karşı duracağımızın da bilinmesini istiyoruz. Sizlerin de toplumun ve eczacının hakkını sonuna kadar savunan katılımcı, demokrat, çağdaş ve ilerici bir Türk Eczacıları Birliği için katkılarınızın Kongre ile sınırlı olmadığını biliyoruz, güveniniz için teşekkür ediyor, saygılarımızı sunuyoruz. Ecz.Sait YÜCEL Ecz.Sabih Tekin ÇAĞLAR Prof. Dr.Levent ÜSTÜNES Ecz.Deniz İÇER Ecz.Çağatay ÇAKAR