Zorla Yazdırıyorlar...

Bu köşede hiç istemediğim şey, birileriyle çekişiyormuş görüntüsü vermek...

Okuyanlar da istemiyor...

Ne zaman böyle bir konuyu işlesem protesto ediliyorum.

Ancak, bazı şeyleri yazmasan da olmuyor.

O yüzden, kusura bakmayın, yazmak durumundayım.

İnanın, zorla yazdırıyorlar...

Hoş, bu yazı da bir çekişme yazısı değil...

Bir anlayışı sergilemesi açısından da önemli...

***

13- Eylül' de yapılan İstanbul Eczacı Odası'nın Olağan Genel Kurulu'nda, yönetimin Divan Başkan adayı- ki tek adaydı- Ecz. Mustafa TURUNÇ, işlem tamamlanıp, genel kurulu yönetmek için, yerine oturur oturmaz şunları söyledi:

" - Yönetim Kurulumuz' a bu kısa Çalışma Raporu kitabından dolayı teşekkür ederim. Geçmiş dönemlerde yaşadık. Arkadaşlarımız, gerekli gereksiz tüm yazıları koyarak bu kitabı şişirirdi. Bize kalın kalın kitaplar gönderirlerdi. Yazık odanın parasına...Gereksiz masraf... Bu masrafa girmemeniz iyi oldu... Teşekkürler..."

Bu sözü söyler söylemez, yanımda, arkamda oturan iki- üç arkadaşım hemen kulağıma fısıldadı:

" - Sana söylüyor..."

Evet, bana söylüyordu...

Daha doğrusu; İstanbul Eczacı Odası 2003- 2005 dönemi Genel Sekreterliği'ni yaptığım Yönetim Kurulu'na...

Doğru söylüyordu.

Biz o dönem, meslektaşlarımıza "kalın kalın kitaplar" gönderdik. İstedik ki; örgütlerinin ne çalışması varsa hepsinden haberdar olsunlar. Bilgi sahibi olsunlar.

Bizim tavrımız buydu.

Bir de; bizim çalışma raporlarına ya da diğer yayınlara koyabilecek çalışmalarımız vardı.

Ne kurum yetkililerine plâket vermiştik, ne de kozmetik firmalarına "geldiğiniz için onur duyduk" türünden yazılar yazmıştık...

Ne de üç kuruşluk bir yanlış için alelacele devletten özür dilemişliğimiz vardı...

Aynen, şimdi olduğu gibi; ne sözümüzü sakınmıştık, ne de kalemimizi tutmuştuk...

Sonuçta da, artı 600 milyarla yönetimi devrettik.

***

Turunç'un tercihi de böyle, deyip saygı duyabilirdim...

Eğer; o sözden sonra, bir de İstanbul Eczacı Odası Başkanı'na dönüp :

" - Arkadaşım, eczacının bu dar zamanında, bu eksi bilançoyla, bu 70 milyarlık makam arabasının senin altında ne işi var? Üstelik yeni bir binek otosu daha aldınız, niye? Zaten bir üçüncü aracınız da var..."  deseydi ...

Ama demedi...

***

Görevdeyken kendi arabamı kullandığım, eskittiğim için bana teşekkür eden çıkar mı, sizce...

Bana ve geçmişte özveri ile çalışan tüm önceki İstanbul Eczacı Odası yöneticilerine de...

Yeri gelmişken, ben hepsine teşekkür ediyorum.

Bir soru daha; görevdeyken, meslektaşlarımızı her konuda, en ince detaylarıyla bilgilendirdiğimiz, böylece yönetim iradesine katmaya çalıştığımız için yanlış mı yaptık?...

Bu yazının son sorusu:

Bugün, neden bir çok şeyi yalnızca Eczacının Sesi e- Gazete' den öğreniyorsunuz?

Hiç düşündünüz mü?...



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat