Yaşamak ve Yaşatmak İçin!
Bir süre önce bir yerde yaşça büyüğümüz bir meslektaşımla karşılaştım.
Yılların eczacısı...
Karşılıklı sohbetten sonra, söz döndü dolaştı, zor şartlara geldi.
" - İki evimi satıp depoya verdim, bunları da mı görecektik..." dedi.
Üzüldüm...
Yoluna gitti...
***
Bu yaz sıcağında- deyim yerindeyse- herkes biraz serilmiş vaziyette...
Kimsenin moralini bozmak istemiyorum...
Ancak, iş edinmişiz, söz vermişiz, olanı biteni sizlerle paylaşmak durumundayım.
Birileri harıl harıl çalışıyor.
Bakın neler oluyor...
Devlet cenahı, ilaç giderlerini ciddi oranda aşağılara çekmenin hazırlığını yapıyor...
İlaç fiyat kararnamesindeki kimi teknik düzenlemelerle ilaç fiyatlarını ortalama % 25 daha aşağı çekmeyi tasarlıyorlar.
Diğer yandan SGK, ilaç Sanayi' nden kamu kurum iskontolarının % 18 e yükseltilmesini istiyor. Bu demektir ki; sanayi bizden alıp, SGK' ya, yani devlete verecek.
Öyle ya da böyle, görünen; devlet ilaç giderlerini düşürmeye kararlı.
Hiçbir itirazımız yok...
Elbette kamu kaynakları savunulmalıdır.
Ancak, bütün bunlar yapılırken eczacının hakkı hukuku gözetilmiyor. Hani neredeyse ayaklar altında çiğneniyoruz.
Öyle görünüyor ki, her zaman olduğu gibi, bu işin yine ucu en çok bize dokunacak, çok belli...
Zaten eczane ekonomilerinin bittiği yerdeyiz...
***
Eczane açısından yapılacak işler çok açık:
1 ) Eczacı karlılığını anlamlı bir orana çekmek.
2 ) Reçete başı meslek hakkı.
3 ) Reçetelerde etken madde yazılması.
4 ) İlaç fiyat indirimlerinde raf zararımızın karşılanması.
Bunlar başlıcaları...
Bunlar yapılabilir işlerdir.
Neden olmasın?.. Dünyada dizi dizi örnekleri var...
İçtenlikli bir irade ve niyet gereklidir.
Hiç kimseden inayet istemiyoruz. Haklarımızı istiyoruz...
İsyan etmeliyiz...
Başka yol kalmadı...
Yaşamak ve yaşatmak için!
----------
YAZIYA SONRADAN EK-
Yukarıdaki yazımdan sonra İstanbul Eczacı Odası bir haber- açıklama yayınlayarak verdiğimiz tüm bilgileri doğruladı, teknik detaylarıyla duyurdu.
Birincisi;
İstanbul Eczacı Odası gibi bir meslek örgütünün böylesine önemli çalışmalardan bizden sonra haber alabiliyor olmasını son derece yadırgıyorum. Yok, biliyorlar da saklıyorlarsa o hepten ayıp!.. Üstelik, bu ilk defa olmuyor. İzleyen meslektaşlarımız bir çok konuda bu durumun yaşandığını biliyorlar.
İkincisi;
Yapılan açıklamanın içeriğiyle daha doğrusu içeriksizliğiyle ilgili...
İEO' nun yaptığı açıklamanın başlığı şöyle:
"Sağlıkta tasarrufun bedelini ödeyen biz eczacılar OLMAYACAĞIZ!"
Bitiş cümlesi de şu:
"Oysa unutulmaması gereken en önemli nokta; sağlıkta yapılan tasarrufun sonunda ödenecek bedelin çok daha ağır olabileceğidir. Ve bu bedeli hastalarımızla birlikte ödeyen taraf artık biz eczacılar olmayacağız."
Özellikle, son iki yıldır hamasetle iş yürümeyeceği defalarca ortaya çıktı.
İstanbul Eczacı Odası' nın "kabul etmeyiz" dediği ne çok şeyi kabul ettik, hatırlayalım...
Yapılması gereken; akılcı, doğru, uygulanabilir çözüm önerilerini bilimsel bir dille ortaya koymak ve hayata geçmesi için bütünlüklü bir biçimde ısrarla, inatla çalışmaktır.
Kimse kusura bakmasın; gerisi de boş laftır...