Vurmaya Niyet Yok!

Bana Arif (Uzer) Abi anlattı...

Memleketlim Temel hacca gitmiş.

Sıra şeytan taşlamaya gelmiş. Herkes şeytana taş atıyor...

Ancak Temel bir türlü tutturamıyor. Şeytan dayanamamış,yanına gitmiş, ters ters bakarak Temel'e sormuş:

"- Sen niye atıyorsun?"

Temel cevaplamış:

" - Vallahi de billahi de vurmak için atmıyorum"

***

İstanbul, Bursa, Kocaeli, Zonguldak Eczacı Odaları bugün bir açıklama yayınladı...

Arkadaşlar kusura bakmasınlar. Evlere şenlik...

"...Neoliberalizm, küreselleşme, açlık, yokluk, yoksulluk, şöyle oldu, böyle oldu vb. vb..."

Bunları bize ne diye anlatıyorsunuz?..

Bunları biliyoruz...

Üstelik biz daha ilerilerini yazıyoruz.

Siz ne yapacaksınız, onu söyleyin.

***

Lütfen şu TEB' i şikayet etmeyi de bırakın artık...

Tamam. Onu da öğrendik; TEB bir şey yapmıyor...

Yeter!..

Siz yapın...

Koca koca örgütlersiniz...

Özellikle; İstanbul...

Öyle ya; "Türkiye İstanbul' dur, İstanbul' da Türkiye" diyordunuz...

***

İstanbul Eczacı Odası TEB' e çok kızmıştı da kendi duruşunu ve yol haritasını açıklayacaktı?..

Ne oldu?

Bekliyoruz...

***

Bana göre söz konusu açıklamanın en ilginç bölümü şu:

"...Aşağıda imzaları olan biz eczacı odaları çağdaş ve demokrat eczacılık hareketinin temsilcileri olarak bundan böyle ilaç, sağlık ve meslek alanımızı ilgilendiren tüm sorunlara olduğu gibi, örgütsel alanımızı ilgilendiren gelişmelere de alternatif bir hareket olarak müdahil olacağımızı duyuruyor, tüm eczacı kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz..."

Bu bölümün türkçe meali :"Önümüzde TEB seçimleri var. Bizi unutmayın. Biz de bir gücüz." şeklinde.

***

Aslında boşverin gitsin...

Vurmaya niyetleri yok...

 

 

-----------------------------------------------

 

Yazıya konu olan açıklamayı aşağıda yayınlıyorum.

 

ECZACI KAMUOYUNA

Dünyada 1980'li yıllarla birlikte küresel sistem içerisinde öne çıkan neoliberal politikalar ekonomi, siyaset, sosyal güvenlik, sağlık, eğitim gibi alanlarda çok önemli politika değişikliklerine yol açtı.


Bu "yeni" ekonomi politikalar toplumların yaşamını derinden etkiledi. Açlık, yoksulluk, işsizlik artarak küreselleşti. Zenginlerle yoksullar arasında uçurum daha da derinleşti. Sosyal devlet olgusu hızla terk edildi, sosyal güvenlik alanı sistemin kara delikleri olarak görüldü, sağlık ve eğitim alanında hızlı bir özelleştirme süreci başladı.


Türkiye ekonomisinin küresel sisteme entegrasyonu da yine aynı dönemde başladı. Dünyadaki bu temel politika değişikliklerine paralel olarak ekonomide olduğu gibi ilaç, sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik alanına dönük pek çok düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeler toplumsal yaşam alanlarımızı olduğu gibi meslek alanımızı da önemli ölçüde etkiledi. Serbest piyasa ekonomisinin acımasız kuralları eczane ekonomilerinde ciddi fay hatları oluşturdu.

Piramidin altına itilen eczanelerin sayısı hızla arttı ve sonuçta 8 binin üzerinde eczane iflasın eşiğine geldi.

2004 yılında AKP iktidarı eliyle gündeme getirilen IMF ve Dünya Bankası destekli Sağlıkta Dönüşüm Programı tüm sağlık ve sosyal güvenlik alanında olduğu gibi serbest eczane alanında da yeni bir yıkım sürecinin başlangıcı oldu. İlaç Fiyat Kararnamesinde yapılan değişikliklerle eczacı kârlılığı kademelendirildi. Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan düzenlemeler ve dayatılan Protokollerle eczaneler sistemin ağırlıklı yükünü taşımak zorunda bırakıldı. Kamu kurum iskontosunun eczaneler üzerinden yürütülmesiyle bu yük bir kat daha arttı.


Bu arada 6197 Sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Yasa Tasarısı, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Yasa Tasarısı, 1262 Sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Yasası başta olmak üzere ilaç, eczacılık ve sağlık alanını doğrudan etkileyen temel yasalara ilişkin değişiklikler de yine bu dönemde gündeme getirildi.


18 Eylül 2009'da bu kez İlaç Fiyat Kararnamesi ve Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan yeni düzenlemelerle "İlaçta Tasarruf Paketi" adı altında yeni bir yıkım paketi gündemimize taşındı. Bu paket aslında Sağlıkta Dönüşümün iflas paketidir.


Emekçiler, çalışanlar, küçük ve orta gelirli gruplarıyla tüm halkımız, bu tasarruf paketinin maliyetini muayene katılım payı, ilaç fiyat farkları, ilaç katılım payları olarak karşılamak zorunda bırakıldı. Sağlık alanına dönük bu ve benzeri her yeni düzenleme aslında "parasız sağlık"tan, "paran kadar sağlık" dönemine geçişin alt yapısını oluşturdu.


18 Eylül'de açıklanan tasarruf paketi ile birlikte yeni bir süreç başlıyor. Bu sürecin eczanelere ağır bir maliyeti olacağı açıktır.


İlaç Fiyat Kararnamesi ve Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan değişikliklerin uygulanması ile ortaya çıkacak bu bedeli artık eczanelerin taşıması mümkün değildir.


Eczaneleri bu tehditten koruyacak ciddi düzenlemelere ihtiyaç vardır. Eczaneleri geleceğe güvenle taşıyacak bir ekonomik altyapının kurulması gerekir. Bunu oluşturacak temel düzenlemelerden biri adil bir reçete dağıtım sistemidir. Bir diğer düzenleme ise İlaç Fiyat Kararnamesi ile eczacı kârlılığının yükseltilmesi ve eczacı meslek hakkının yaşama geçirilmesidir.


2005'ten bugüne kamu kurum iskontoları, eczaneler üzerinden yürütülmekte, bunun faturasını da eczacılar ödemektedir. İlaç sanayisini bağlayan yasal bir protokol olmadığı için bu uygulama, ilaç sanayicilerinin keyfine bırakılmaktadır. Dört yıldır taşıdığımız bu yük, 18 Eylül'de yapılan yeni düzenlemelerle katlanarak artacaktır.


İlaç Fiyat Kararnamesi ve Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan değişikliklere rağmen ortada yanıtı olmayan pek çok soru ve sorun bulunmaktadır. Belirsizlikler giderek sistemi kilitlemekte ve bir kaosa yol açmaktadır.


Eczacılar, ilaç sektörü ile Sağlık Bakanlığı ve SGK arasında yapılan pazarlıkların faturasını ödemek zorunda bırakılmaktadır.


4 Aralık 2009 tarihine kadar geçecek sürecin her bir günü çok önemlidir.


Süreç ertelenmiştir ancak sorunlar orta yerde durmaktadır.


Çünkü bu tarihle birlikte:

700 kalem ilaçta Kamu Kurum İskontosu %24'e çıkacak,

2304 kalem ilacın fiyatı düşecek,

Henüz listesi açıklanamayan yaklaşık 200 orijinal ilacın da kamu kurum iskontosu %11'den %24'e çıkacak,

Bu süreçten toplam ilaç pazarının %75'i olumsuz etkilenecektir.


Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti; bu krizde Odalar ile gelişmeleri paylaşıp örgütün birikimlerini harekete geçirme yerine, sanayicilerle bakanlıklar arasında aracı rolüne soyunmuş ve sadece "reçete başına meslek hakkı"na odaklanmıştır.


Oysaki eczacı odalarının, 24 bin eczacının beklentisi, sürecin doğru yönetilmesi ve sorunlara kalıcı çözümler üretilmesidir.

Yaşanacak yıkımın önlenmesi için;

İlaç Fiyat Kararnamesinin eczacıların talepleri dikkate alınarak yeniden düzenlenmesini ve bu düzenleme ile eczacı kârlılığının %30'un üzerine çıkarılmasını ve eczacıya kutu başına bir meslek hakkı verilmesini,

Kamu kurum iskontosunun eczane ekonomilerinde yol açtığı tahribata artık bir son verilmesini ve kamu kurum iskontosu yükünün eczaneler üzerinden kaldırılmasını,

Eczanelerde ilaç fiyat düşüşleri nedeniyle yaşanacak ekonomik kayıpları karşılayacak yasal önlemlerin alınmasını,

4 Aralık 2009 tarihli ilaç fiyat düşüşleri nedeniyle oluşacak stok zararlarımızın firmaların yazılı taahhütleri ile karşılanmasını, talep ediyoruz.

Aşağıda imzaları olan biz eczacı odaları çağdaş ve demokrat eczacılık hareketinin temsilcileri olarak bundan böyle ilaç, sağlık ve meslek alanımızı ilgilendiren tüm sorunlara olduğu gibi, örgütsel alanımızı ilgilendiren gelişmelere de alternatif bir hareket olarak müdahil olacağımızı duyuruyor, tüm eczacı kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz.

İstanbul Eczacı Odası
Bursa Eczacı Odası
Zonguldak Eczacı Odası
Kocaeli Eczacı Odası



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat