Türkel Minibaş...

Yıllar öncesindendi tanışıklığımız...

Nihal Abla'nın (Kızıl) çok yakın arkadaşıydı. Öyle buluşmuştuk.

Çok güzel gülen insanlar vardır ya!.. İşte öyleydi...

Şaştığım insanlardan biriydi.

Nasıl, bu kadar dolu, birikimli ve aynı zamanda yaramaz bir çocuk görüntüsünde olabilirdi insan...

"Ülkemde olan bitene çok öfkeleniyorum... Çoookk!.." derken, farkında olmadan yumruklarını sıkardı...

Bilim insanı...

Aydın...

Yurtsever...

Dost...

Sürekli gülen bir çift gözdü o...

Bir borcum vardı ona...

Her ayaküstü görüşmemizde "- Rakı, balık borcunu unutma!.. Memleketin halini konuşmalıyız, bu gidiş, gidiş değil..." derdi...

Bir türlü fırsat olmadı. Sürekli bir yerlere koşturuyordu...

Benden alacaklı gitti...

***

Hani, öte dünyaya göçerken, son vedada helallik verilir ya...

Türkel Minibaş,

O çok sevdiğin yurdunda aldığın her soluk...

İçtiğin her yudum su...

Çiğnediğin her lokma...

Yaşama yaşam kattığın her an...

Sana helal olsun!..

Toprağında, güller, hanımelleri, papatyalar, menekşeler açsın...

Ölümün de adı sahiden kalleş olsun!..



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat