Türk Eczacıları Birliği Genel Kurulu Yaklaşırken...

Ecz. Hakan Gençosmanoğlu

 

Eczacı Odaları Genel Kurulları tamamlandı.

Hemen hemen tüm anlayışlar yeniden yönetimlerde...

Şimdi, eczacı odaları 13/16 Aralık-2007 tarihinde yapılacak TEB (Türk Eczacıları Birliği) Genel Kurulu'na hazırlanıyor. Kulislerin hızlandığı, olası adayların, eczacı odalarına yaptıkları ziyaretlerin hız kazandığı, ivmenin önümüzde ki bayram tatilinden sonra daha da artacağı biliniyor.

***

Doğrusuyla, yanlışıyla, herşeyi liderden bekleyen, tüm sorumlulukları liderin üstlenmesine alışmış Türk Eczacıları Birliği yapılanmasının, liderin kendi isteğiyle alanı boşaltmasının ardından, ciddi bir boşluk, adeta şaşkınlık yaşadığı belirgin bir biçimde göze çarpıyor. Bunu da doğal saymak gerekiyor.

Bu geçiş sürecinin ardından, o alanın nasıl doldurulacağı sorusu ortada duruyor.

Yaratılacak yeni bir lider ve "karizmayla" mı, yoksa ortaklaşa çalışmayı amaçlayan yeni bir anlayış, gerçek bir yönetim kuruluyla (merkez heyeti) mı?...

***

Öncelikle, "herşeyi yeniden gözden geçirmeyi" düşünen bir anlayışa ihtiyacımızın olduğu çok açıktır.

Türk Eczacıları Birliği' nin, bu ülkenin en güçlü sivil toplum örgütlerinden, meslek örgütlerinden biri olduğunu yeniden hatırlayacak ve ona göre davranacak bir yönetim iradesinin yaratılabilmesi gerekiyor. Öneminin de, gücünün de farkında olacak bir yönetim iradesi...

Geçmişte olduğu gibi, toplumsal bir dinamik olduğunu bilecek, ülke gerçeklerine, ülke geleceğine dair sözünü, eylemini esirgemeyecek bir yönetim iradesi...

Bugün eczacılık mesleğinin sorunlarının odak noktasında duran, eczane eczacısının SGK ile ilişkileridir. Yani, devlete verilen ilaç ve ilaç hizmetidir.

Görünen o ki ; bu yapı artık dikiş tutmayacak. Herşey eczacının aleyhine olduğu gibi, öylesine karmaşık bir hale getirildi ki; işin içinden çıkılır gibi değil...

Yeni yönetim, herşeyi sil baştan yapabilecek bir programa ve inanca sahip olabilmelidir.

2004 yılı Aralık ayına yeniden dönülmeli, kamu ilaç alım protokolünden başlayarak, SGK protokolü, SUT ve TUT zemini, İlaç Fiyat Kararnamesi vb. tüm, bizim açımızdan sorun olan düzenlemeler, mevcutları bir kenara itilerek, "sıfırdan" yeni baştan derlenmelidir.

"Akıbeti meçhul" olan 6197 sayılı yasa taslağı "bulunduğu" yerden geri çekilerek, yeniden düzenlenmelidir.

İlacın her aşamasında ki "korkunç tekelleşme" ve yabancı sermaye istilasına karşı "ne yapılabilecekse" bir an önce yapmaya başlanmalıdır.

Mesleğimizin geleceğine ilişkin de "hasta odaklı" eczacılığın hayata geçmesi için de içtenlikle çalışmaya başlamalıdır.

Elbette tespit ve öneriler çoğaltılabilir. Ana başlıkları bunlar...

Bunların yapılabilmesi için de kollektif çalışabilecek, demokratik katılım kanallarını açık tutacak bir yönetim iradesine ve anlayışına, bunun oluşturulabilmesine ihtiyaç var. Ancak böyle bir yapı bu çizgi üzerinde çaba harcayabilir.

Bu yapı yaratılabilir mi?... Kişisel olarak yaratılabileceğine inanıyorum.

***

Meslek örgütümüz zemininde "kötü alışkanlıklarımızın" olduğu biliniyor. Genellikle; koltuk hastalığı ve ahbap-çavuş ilişkisi olarak tanımlanabilecek bu "kötü alışkanlıklarımızın" mutlaka ve mutlaka aşılması gerekiyor.

Bu da yapılamaz bir şey değildir. Olabilir... Neden olmasın...

Yeter ki; örgütümüzün "vicdanı" öne çıkartılabilsin...

***

Gerçekçi olalım ; bütün bu işlerin, bu nesnel koşullarda son derece zor işler olduğunu biliyoruz. Ancak, "gerçekleştirmenin" inanmakla başladığını da biliyoruz.

Karşıt muhatablarımız, karşılarında kararlı bir irade gördüklerinde, yolu yarılamış oluruz...

Örgütümüzün deneyimini, birikimini,samimiyetini "süzme" zamanıdır.

"Tanrı esirgesin" dedirtecek türden "koltuk taliplilerinden" uzak durmanın da...

 

 

 

ECZACININ SESİ

www.eczacininsesi.com

iletişim :

e-posta : ecz.hakan@superonline.com

faks : 0216 574 72 69



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat