2- 3 Eczacı Odası dışında seçimler tamamlandı.

Kayda değer bir değişiklik yok. Aynı yapılar görev başındalar.

Şimdi herkes TEB Büyük Kongresi’ ne, büyük seçime hazırlanıyor.

Önümüzde ki dönem nasıl bir TEB Yönetimi oluşacak?

Erdoğan Çolak Yönetimi sürecek mi? Sürmeyecek mi? Yanıtı aranan sorular bunlar...

Mevcut TEB Yönetimi’ nin başarılı olduğunu herhalde hiç kimse söyleyemez.

Gazete ilanıyla hükümetten özür dilemesi, TEB Yönetimi’ nin taşıdığı zaafların doruk noktası oldu.

Bırakın sorunlara çözüm sunabilmeyi, sorunların karşısında görüntülenen çaresizlik görüntüsü TEB Yönetimi’ ni iyice yıprattı.

TEB Yönetimi’ nin İTS’ yi açıkça desteklemesi, eczacının günlük ancak eczacıyı derinden etkileyen (sistemin çalışmaması, ilaç fiyat farklarının ödenmemesi, örnekleme sisteminin yarattığı mağduriyetler vb.) sorunlara hiç müdahale edememesi eczacı gözünde TEB Yönetimi için büyük eksi puanlar olarak kayda geçti. Eczacı eczanesinde hizmet veremediği tüm durumlarda yüzünü örgütüne dönüyor. Ancak her dönüşünde hüsrana uğruyor. Baktığı yerde anlamlı hiçbir şey bulamıyor.

En son ilaç fiyat farklarının alınması meselesinde, üyelerine taahhüt üzerine taahhüt vererek İTS kaydı yaptıran, listeler hazırlatan TEB Yönetimi’ nin tüm vaatleri boş çıkmıştır. Kağıt üzerinde de olsa eczacıya önce yapılan sonra geri alınan ilaç fiyat farklarının ödenmesi daha doğrusu ödenmemesi meselesi tam bir skandaldır. TEB Yönetimi üyelerinden bir özür bile dilemediği gibi bir açıklamaya dahi gerek duymamıştır.

Diğer yandan bu sonuçları yapısal zaafiyetlerin beslediğini biliyoruz. TEB Yönetimi örgüt içinde katılımı sağlayamadı. Bu yapısal zaafiyet herkeste keyfi bir yönetim algısı yarattı.

Mevcut TEB Yönetimi’ nin eczacının haklarını koruyamadığı, eczacıdan yana bir irade ortaya koyamadığı, dik ve dirençli duramadığı aşikâr.

Adana’ da Ne Oldu?

Geçtiğimiz hafta sonu TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak’ ın üyesi olduğu eczacı odası olan Adana Eczacı Odası’ nda seçimler yapıldı. Seçimler öncesinde, TEB Başkanı Erdoğan Çolak, iki listenin yarıştığı seçimlerde yönetim listesinden yana açık tavır aldı ve yoğun bir seçim çalışması yürüttü.

Çolak, öylesine taraf oldu ki, diğer listeden de delege adayı gösterilmesine karşı çıktı ve adını sildirtti. Buna rağmen karşı liste olan Ecz. Ersun ÖZKAN’ ın listesinde ( TEB Başkanına saygı ve nezaket gereği) 1. adaylık sırası boş bırakıldı. 7 olması gereken aday sayısı 6 olarak gösterildi. Yani Çolak’ a kendi istemese bile "buyur" denildi.

Sonuçta Çolak’ ın listesi seçimi kaybetti. Delege seçimleri ise karma liste olarak sonuçlandı.

Erdoğan Çolak, delege seçilerek yeniden TEB Başkanlığı’ na aday olma hakkını kazandı ancak ağır bir yara aldı.

Şimdi eczacı kamuoyu Adana Eczacı Odası’ nın yeni yönetiminin TEB Başkanı hakkında alacağı tutumu merakla bekliyor. Üyesi olduğu oda Erdoğan Çolak’ ın arkasında duracak mı? Durmayacak mı?

Bana göre Adana Eczacı Odası TEB Başkanlığı gibi bir makamın kendi odalarından gitmesi riskini göze alamaz.

Adana’ da bir uzlaşmanın sağlanması olasılığını yüksek görüyorum. Erdoğan Çolak önümüzdeki dönemde yeniden TEB Başkanı adayıdır.

Kaldı ki, ağır yaralı da olsa, sayısal dengeler düşünüldüğünde, Çolak’ ın eczacı odaları zemininde gücünü sürdürdüğü biliniyor.

Muhalefet Ne Yapıyor?

TEB Yönetimi’ ni değiştirmek isteyen odalar çalışmalarını sürdürüyor.

Bu çalışmaların temeline 3 büyük odanın "biz birlikte hareket edeceğiz" açıklamaları oturdu.

Bilindiği gibi, İstanbul, Ankara ve İzmir Eczacı Odaları önümüzdeki TEB Kongresinde birlikte hareket edeceklerini açıkladılar. ( Gerçi İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan’ ın ağzından henüz bu yönde bir açıklama duymadık)

Ancak, görünen o ki, TEB Yönetimi’ nin bunca yıpranmışlığına rağmen bu açıklamalar eczacı tabanında hiçbir heyecan yaratmadı. Bir karşılık bulmadı. İzlediğim kadarıyla diğer eczacı odalarından da bir destek bulmadı.

İstanbul Eczacı Odası

Kuşkusuz, İstanbul Eczacı Odası’ nın kurumsal gölgesi, günümüzde onu yönetenlerin gölgesinden çok çok daha büyüktür.

Son yıllarda İstanbul Eczacı Odası yönetimi, asla peşlerini bırakmayacak bir dizi hatayı örgütsel hafızaya kazımışlardır.

Bu hatalara "ortak görüntüsü" yaratmak istemeyen eczacı odaları, İstanbul Eczacı Odası’ ndan uzak durmayı tercih eder olmuşlardır.

Muhalefette olmasına rağmen eczacı odaları zemininde 1 no lu eczacı odası olan İstanbul Eczacı Odası oldukça yıpranmış durumda.

Ağrlıklı olarak diğer eczacı odalarınca İstanbul Eczacı Odası’ nın yaklaşımları "onaylanır, kabul edilir, desteklenir" bir durumda değil.

Yarattığı olumsuz algı ve yaptığı ciddi hatalar bunda büyük etken...

İstanbul Eczacı Odası, diğer eczacı odaları tarafından "tepeden bakan, yaptığı açıklamalarla ve bir başına aldığı tavırlarla örgütü bölen" olarak görülüyor.

Ağır hataları da olsa TEB Yönetimi’ ne karşı açık zeminlerde, kamuoyu önünde hakaret ve aşağılamaya varan tavrı, açıklamaları eczacı odaları tarafından tepkiyle karşılanıyor. Ortak görüş, yöneticileri bir yana, TEB’ in kurumsal kimliğinin yıprandığı ve küçük düşürüldüğü yönünde.

İstanbul Eczacı Odası’ nın TEB’ in aldığı sözleşme paralarını mahkemelik yapması, kendi örgütünü devlete şikayet etmesi çok yanlış bir işti. Her ne olursa olsun, ne kadar hatalı işler olursa olsun, eczacı örgütlerinin geleneğinde kendi sorunlarını "aile içinde" çözmek anlayışı vardır.

Hiç kimseye sormadan, danışmadan SGK’ nın sözleşme feshini bir başına yargıya taşıması, Danıştay’ dan, aslında gizliden gizliye SGK’ nın istediği sonucu çıkarttırması da İstanbul Eczacı Odası Yönetimi üzerinde büyükçe bir gölge.

Bir başka büyük gölge ise bir önceki dönemde TEB Yönetiminden istifa olayında İstanbul Eczacı Odası’ nın olayın "mimarı" olmasıdır.

Bir önceki dönemde içinde İstanbul üyesinin de bulunduğu 5 Merkez Heyet üyesi çalışma dönemi sırasında istifa ederek ayrılmışlardır. Bu istifalar ve gerekçeleri eczacı kamuoyunda olumlu karşılık bulmamış, bir büyük hata olarak değerlendirilmiştir. Bu istifalarda İstanbul Eczacı Odası’ nın temel zorlayıcı etken olduğu biliniyor.

İlaç fiyat farklarının ödenmesi konusunda, TEB’ den ayrı olarak İTS’ ye giriş yaptırmadan fiyat farklarını alacağını söyleyen, açıklama üstüne açıklama yapan İEO Yönetiminin verdiği sözler de tıpkı TEB Yönetimi’ nin verdiği sözler gibi boş çıkmıştır. Bu tavır hiçbir işe yaramadığı gibi eczacının gücünü bölünmüş göstermiştir.

İşte özetlemeye çalıştığım bu nedenlerden dolayı eczacı odaları İstanbul Eczacı Odası’ ndan uzak durmaya, yan yana gelmemeye çalışıyor.

Bu nedenle merkezinde ya da içinde İstanbul’ un olduğu bir yapının TEB Yönetimi’ ne alternatif bir yapı olması, TEB seçimlerinde başarılı olması çok zor görülüyor.

Elbette yapılan bu hatalar seçim sürecinde defalarca yüzlere vurulacaktır.

Bir de İstanbul Yönetimi’ nin "Pirus Zaferi" olan son seçimi var.

Katılım oranı % 15 olarak gerçekleşen seçimlerle, İstanbul eczacısı bu oda yönetiminin arkasındadır, denilebilir mi?

Kendi üyesi seçime bu kadar ilgisizleştirilen bir eczacı odası Türkiye çapında ne denli etkili olabilir ve kabul görür.

S. Tekin Çağlar Faktörü

TEB önceki Genel Sekreterlerinden, bir dönem TEB Başkanlığı’ na aday olmuş, Trabzon Eczacı Odası Başkanı S. Tekin Çağlar gözlerin üzerinde olduğu bir başka isim. Örgütteki ağırlığı bilinen Çağlar şimdilik susuyor. Onun gösteceği tavır da TEB seçimlerinde etkili olacak.

Üçüncü Yol

Bir üçüncü yol olasılığı var mı?

Yani, iki kutuplu gibi gelişen TEB seçimlerine yönelik bir üçüncü kutup çıkabilir mi? Onu önümüzdeki günler gösterecek.

Önerim...

Benim kişisel önerim, siyaset sahnesinde bu günlerde sıkça gündeme gelen bir öneriden de esinlenerek, uzun soluklu bir "âkil insanlar toplantısı" gerçekleştirmek.

Tabi, o âkil insanların kimler olduğu ve bu toplantıyı hangi iradenin düzenlemesi gerektiği ağır bir soru...

Çözüme odaklanmış, irade gösterebilecek, soran, sorgulayan, sahiden emekten yana, ilaç sermayesine ve siyasi iktidara karşı tavır alabilecek ve bu bağlamda dik durabilecek bir TEB yapılanmasının "çare" olabileceğini düşünüyorum.

Demokratik ilkelerle ve anlayışla, bilimin ışığında çalışan bir TEB Yönetimi istemek sizce lüks müdür?

Sonuç

Yıpranmış ve yaralı olmasına rağmen Çolak ve ekibi sonuca yakın duruyor... Görünen bu!

Yine görünen o ki; büyük olasılıkla önümüzdeki TEB kongresi bir itiş- kakışla geçecek.

Herhalde benim açımdan en acıklı durum TEB gibi büyük bir meslek örgütünün seçimlerine dönük analiz yapmaya çalışırken, bu analizin içinde tarafların düşünsel yapılarının, ilke ve inançlarının, sunduklarının, vaatlerinin ve programlarının hiç yer almayışıdır.

Öyle ya...

Olmayan, ileri sürülmeyen, hiç konu edilmeyen şeylerin benim yaptığım analizlerde yer alması da olanaksız.

 

İLETİŞİM

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

0533 218 16 80

Fax: 0216 574 72 69



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat