TEB ' de ki İstifalar Üzerine...
Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti' nde gerçekleşen istifaların çalkantısı sürüyor...
Ardı ardına, herkes kendi penceresinden açıklamalar yapıyor, söz söylüyor...
Olayı 24.02.2009 tarihli," Haberiniz Olsun, TEB' de Deprem Fırtınası Var..." başlıklı yazımla duyurmuş, görüşlerimi de sıcağı sıcağına yazmıştım.
***
Lafın başında hemen söylemeliyim ki; bunca dert başımızda dururken, ek- dertler sırasını beklerken, Türk Eczacıları Birliği yapılanmasının bu halde olması, yani darmadağınık ve mecalsiz görüntüsü içler acısı bir durumdur.
Eczacı "çare" beklerken, "birbiriyle didişen yöneticiler görüntüsü" son derece abestir...
Üstelik de derin bir sorumsuzluktur...
Ancak, madem ki böyle bir gerçek var, biz de düşüncelerimizi yazmayı sürdürmeliyiz...
***
İstifa edenlerle ilgili yazmıştım...
Gelelim TEB liderliğine...
Bir defa şunu net ve objektif bir saptama olarak ortaya koyalım; eğer, 11 kişiden oluşan Merkez Heyeti' nde 5 kişi birden istifa etmişse, oranın liderliğinde de ciddi bir zaafiyet durumu var demektir.
Kaldı ki; bu ciddi zaaf, TEB Başkanı Sn. Çolak' ın dünkü açıklamasında da açıkça görülüyor.
Yazının bütününün, satır aralarını okuduğumda, bir bütünü yönetme niyetinin olmadığı açıkça görülüyor.
Eğer siz hiç açık kapı bırakmadan yönetebilseydiniz, "arzu edilse bile istifa edilemezdi" , diye düşünüyorum...
Bir liderlik, liderlik ettiği yapıyı büyütemiyorsa, öncelikle kendini sorgulamalıdır...
"Küçük olsun, benim olsun" cuların yeri, tarihin sessiz köşeleridir...
***
Değerlendirme yazısında yapılan "2. Başkan savunması"- Sn. Çolak kusura bakmasın- akla ziyandır...
Sen hükümetle kapışmışsın!..
Üyelerinin haklarını arıyorsun!..
İnsanları alanlara döküyorsun!..
"Direneceğiz, öfkemizi görecekler..." diyorsun!..
2. Başkanın meslektaşlarının önünde yürüyeceği yerde, iktidar partisinin kulislerinde belediye başkanlığı derdinde dolaşıyor olacak...
Olur mu, Sn. Çolak?..
Böyle bir şeyi ısrarla nasıl savunursun?.. Demokrasi kavramıyla nasıl bağdaştırırsın?..
***
Yıktıklarınızı nasıl yapacak, yeniden inşa edeceksiniz?..
Eczacının derdi ne olacak?..
Onu söyleyin bakalım...
Tarihi bir fırsatı yok ettiniz...
Farkında mısınız?..
-------------------------------------------------
Geçtiğimiz TEB Genel Kurulu' nun hemen ardından, bakın ne yazmıştım.
İgilenirseniz, lütfen bir daha okuyun. (H.G.)
"-Birbirinizle Değil,Birleşip, Kol Kola Girip, Bizi Ezenlerle Kavga Edin..."
17.12.2007Türk Eczacıları Birliği' nin 36. Genel Kurulu ve seçimleri tamamlandı.
Seçim sonuçlarına bakılırsa; TEB delegeleri, kendilerini seçenlerin mesajını çok net bir biçimde sandığa yansıttı;
"-Birbirinizle değil,birleşip, kol kola girip, bizi ezenlerle kavga edin..."
***
Genel Kurul boyunca, yapılan konuşmalarda, sohbetlerde, tespitlerde hiçbir farklılık yoktu, herkes aynı şeyi söyledi ;
"- Bu seçim eczacılık mesleğinin kader seçimidir. Artık bir dönemeçteyiz... Bir varolma savaşı veriliyor... Gereği yapılmalıdır..."
Delege gereğini yapmıştır...
Tam da seçim öncesi dediğimiz gibi ; " en iyi onbiri yazmak eğilimi ile" hareket etmiştir...
Örgüt içi çatışmaya prim vermemiş, birlik ve beraberlik çağrısı yapmıştır.
***
Mesleki anlamda yaşadığımız türbülansın şiddeti giderek artıyor.
Şimdi seçilenlere düşen görev, bu türbülansı iyi kavramak, uçağı türbülanstan çıkartmak için " işini, gücünü olabildiğince bırakmak, eczacının hak kavgası ile yatıp kalkmaktır..."
Görev budur...
Ve çok açıktır...
***
Kendi adıma, bu dönemde oluşan bu yapıyı, "parçalı,bölünmüş, çift başlı vb." olarak algılamayı ya da algılatmaya çalışmayı, en hafif deyimiyle mesleğe ve eczacının iradesine ihanet sayarım.
Oluşan yapının, bu durumu içine sindirecek, beraberce çalışma alanı yaratabilecek olgunlukta olduğunu görüyorum...
***
Şimdi örgütün gücünü ayağa kaldırmak zamanıdır...
Birikimi, geleneği süzmek zamanıdır...
Katkı vermek zamanıdır...
***
TEB Genel Kurulu ile ilgili yazacak çok şey var...
Şimdilik bu kadar...
Özel bir seslenişle bu yazıyı bitirmek istiyorum;
"- Sevgli arkadaşım Erdoğan Çolak, iyi niyetinden de, doğruluğundan da zerrece kuşkumuz yok...Görevin büyüğü sana düşüyor... Sana yakışan bu tabloyu çok iyi okumandır... Onu çok iyi okuyacağına inanıyorum..."