Tandoğan Meydanı’ ndan Türkiye’ ye Bakmak...

 

Ecz. Hakan Gençosmanoğlu

 

 

Sabah saatlerinde İstanbul’ dan yola çıkıp, Ankara hipodromuna, oradan da Tandoğan Meydanı’ na vardığımızda, beklentilerimize rağmen, şaşkınlığımı gizlemedim.

 

Alan ve bağlı caddeleri, sokakları tam bir “mahşer” yeriydi.

 

İnsanlarımız, Türkiye’ nin dört bir tarafından, Ankara’ ya akmıştı...

 

İnsan seli gelmeye devam ediyordu...

 

Miting boyunca bulunduğumuz yerden kıpırdayamadık. Hareket edebilme olanağımız yoktu. Hele bir ara ciddi sıkıştık.

 

Anıtkabir’ e doğru yürüyüşe geçildiğinde, varamayacağımızı anladık. Yarım saat içinde yalnızca, yaklaşık elli metre yol yürüyebilince, vaz geçtik.

 

Yaşanan yalnızca toplumsal bir olay değil, duygu sağanağıydı.

 

Coşku, sevinç, güven, kararlılık, neşe, umut, canlı bir tabloda ancak bu kadar güzel yan yana oluşturulabilirdi.

 

Dünyanın en büyük ressamı yüz yıl uğraşsa bu resmi yapamazdı.

 

Cumhuriyet’ in aydınlık yüzlü, aydınlık beyinli, aydınlık yürekli insanları...

 

***                  

 

Gençler... İnanılmazdılar... Çoktular...

 

Bunca karanlığa, bunca baskıya nasıl filizlenmişler... Yeşermişler...

 

Nasıl inançlılar... Nasıl neşeliler... Espirili sloganlarıyla nasıl eğlenceliler...

 

Cumhuriyetin kadınları...

 

 Onlar da çoktular ve ışıl ışıldılar.

 

“ Ne beyinlerini, ne de bedenlerini kara çarşaflara sokmayacaklarını” haykırdılar.

 

İşçiler, işsizler, memurlar, mühendisler, öğretmenler, hekimler, eczacılar, sanatçılar, hukukçular, diğerleri herkes oradaydı.

 

Yanımda yaşlı bir amca, ayakta zor duruyor, torunu kolunda...

Bir ara bana döndü, kulağıma eğildi ; “ Bu cumhuriyeti bu adamlara teslim ederseniz, hakkımız size haram olsun” dedi.

 

Sonradan öğrendim Cumhuriyetin ilk öğretmenlerindenmiş.

 

***          

 

İnadına, devasa KESK pankartı ve  hemen arkasında yine devasa EĞİTİM-SEN pankartı. Yönetimleri gelmeyeceklerini,  "bu mitinge katılmayacaklarını" açıklamıştı. İşte tabanları da, gövdeleri de "binlercesi" ile buradaydı.

 

 

Bir diğer pankart ; “ Biz mimarlar, mühendisler buradayız, TMMOB nerede?”

 

DİSK yönetimi yok.. Ama tabanı ve bağlı sendikaları orada.

 

TTB yönetimi yok, ama hekimler orada.

 

“Ya bizimkiler” ?...

 

TEB de yok... İstanbul Eczacı Odası' da... Ne yazık...

 

Onlar yok. Ama biz oradaydık, eczacılar oradaydı...

 

***            

 

Bazı sivil toplum ve meslek örgütlerinde, üyeleri, yöneticilerini, koltuklarında, bir başlarına " utançları" ile başbaşa bırakmıştı.

 

***                                

 

Bu mitingi kırmak için sağlı, sollu ne gerekiyorsa yaptılar. AKP iktidarı ile el ele...

 

Büyük medya kırmaya çalıştı, görmezlikten geldi.

 

Ellerinden geleni, artlarına koymadılar. Darbeciler dediler, cuntacılar dediler...

 

Ve sonuçta yüzbinlerce aydınlık yüzlü, Cumhuriyet Devrimi’ nin savunucusu hep bir ağızdan haykırdı ;

 

“ Karanlığa geçit yok. Darbeci değil, yurtseveriz, devrimciyiz”

 

Herkes dersini aldı. Almadıysa devamında alacak.

 

***           

 

Türkiye Tandoğan Meydanı’ nda hep bir ağızdan türküler söyledi ;

 

“ Sabahın bir sahibi var “

 

“ Bu ülkenin bir sahibi var”

 

14 Nisan’ da ülkeme Tandoğan Meydanı’ ndan bir daha baktım.

 

Sevmekte ne denli haklı olduğumuzu bir defa daha anladım

 

Ülkemin insanlarının ne denli kararlı olduklarını gördüm, iliklerime kadar hissettim.

 

 

 

 

 

İletişim ;

 

e-posta : ecz.hakan@superonline.com

faks       :0216 574 72 69



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat