Susmak…
TDK, “susmak” sözcüğüne dört tanımlama getiriyor:
1) Konuşmasını kesmek.
2) Konuşmaktan kaçınmak
3) Ses veya gürültüyü kesmek, ses ve gürültü yapmamak.
4) mecaz – Etkisini göstermemek, tepki göstermemek.
…..
“Çağdaş insan örgütlü insandır”, der, Aziz Nesin.
.
Bu sade cümle çok şey anlatıyor. Örgütlü olmaktan kasıt, örgütüne üye olup hep beraberce oturup izlemek değildir, elbette. Söylenen; kendini doğrudan ya da dolaylı ilgilendiren her şeyde taraf olup etkinliğini kullanabilmektir. Konuşmak ve eylemleriyle konuştuğunu kabul ettirebilmektir. Anlatılmak istenen budur.
Herhangi bir nedenle susmayı tercih ediyorsan ya da konuşacak bir şeyin yoksa örgütlü olsan ne olur, olmasan ne olur…
…..
Neden, biz hep beraberce susan bir topluluğa dönüştük…
Halkın sağlığı, yerlisiyle yabancısıyla sermaye guruplarına teslim ediliyor…
Her alanda tekelleşen, güçlenen ilaç sermayesi bizi yok etme aşamasına geldi…
İlaçta soygun haberleri ardı ardına…
Devlete ilaç ve hizmetini veriyoruz, ezim ezim eziliyoruz…
Bizi direkt ilgilendiren bir yasa gündemde… Sermaye gurupları eczane açmaya hazırlanıyor…
Yeni ve tek bir kamu ilaç alım protokolü gündemde… Taslağı bizi perişan edecek türden…
İlaç firmaları kendi çıkarları doğrultusunda ilaç fiyatlarıyla oynayıp duruyor…
Eczacının emeği türlü şekillerde eziliyor, hiçe sayılıyor…
Ekmeğimiz elimizden alınıyor…
Mesleğimize ilişkin hiçbir etkinliğimiz kalmamış, üstüne üstlük sürekli mesleki onurumuzla oynanıyor…
Oysa biz, hep beraberce “örgütlü” olarak susuyoruz
Neden? …
…..
Susmak, sıkıntılı iştir.
Çoğu zaman "bana ne" cilikten kaynaklanır.
Kimi zaman kaçınılmazdır, erdemdir…
Kimi zaman göz yummaktır, suça ortak olmaktır…
Bazen de ihanettir…
Bir de susmuyormuş gibi yapmak vardır. Konuşup konuşup, suya sabuna dokunmamak vardır ki, o epeyce maharet gerektiren bir iştir. Hiç kimseyi ve gücü karşına alma riskini taşımadan, sürekli mavi boncuklarını da cebinden çıkartıp çıkartıp dağıtarak kendine güçlü (!) bir “vizyon” edinebilirsin. Ama nereye kadar… İnsanoğlunun keşfettiği en büyük “sahtekarlık” türlerinden birisidir.
Çoğu zaman, susmamak için aklınızın yanına yüreğinizi koymanız gerekir..
Tabi, varsa…
Hem aklın hem de yüreğin olmadığı durumlar ise insanın felaketidir.
Barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden, çağdaş değerlerden yana…
Eczacının emeğinden yana, konuşmaya devam edeceğiz.
Her gün giderek artan bir ses tonuyla…
Ecz.Hakan Gençosmanoğlu
ECZACININ SESİ
İletişim
e-posta:ecz.hakan@superonline.com