Bu sıcak yaz günlerinde Türkiye’ nin tüm gündemi 12 Eylül’ de yapılacak olan referanduma kilitlenmiş durumda. Onun dışında yaşam durmuş gibi.
 
Referandum meselesinde “ Hayır” diyecek ve bunu açıklamış olanlara kimilerince söylenen şu: “ statükoyu mu savunuyorsun ?”
 
Ben de bir “hayır’cı” olarak bu soruya muhatab oluyorum.
 
Şöyle yanıtlıyorum: “ elbette statükoyu savunmuyorum ama gelmekte olan beterin beterine “ hayır” diyorum.”
 
***
 
Statüko; süregelen mevcut durum, demek.
 
Gelin, konuyu açmak için mesleğimizden yani eczacılıktan çıkalım yola…
 
Bize deseler ki, artık dünya değişti, devir de değişti…
 
Gelişmiş bazı ülkeler de olduğu gibi Türkiye’ de de modern zincir eczaneler açılsın, marketlerin köşelerinde eczane reyonları bulunsun…
 
Marketler ilaç satsın…
 
İlacın çarşı pazar işi reklamı yapılsın, tüketimi artsın…
 
Değişimi kabullenin…
 
Ki, bunları diyorlar.
 
Statükoyu savunmayalım diye tüm bunlara evet mi diyeceğiz?
 
***
 
Biz bilmiyor muyuz, ilaç ve eczacılığa ilişkin yasaların ve ilgili mevzuatın eksik kaldığını, yenilenmesi gerektiğini…
 
Elbette biliyoruz.
 
Ama yapılmak istenen değişiklikler eczacılık mesleğini ileri taşımak amacını gütmüyor ki…
 
Yapılmak istenen eczaneyi eczacıdan almak, eczacılık alanını tekelci sermayeye açmak, ilacı sıradan bir “mal” haline dönüştürmek.
 
Öyle değil mi?
 
Takip edenler bilir, 6197 sayılı yasa değişiklikleri gündeme geldiğinde, biz “Yasama Dokunma!” kampanyası başlattık.
 
Böyle demekle statükoyu mu savunmuş olduk?
 
“Yasama Dokunma!” dedik, çünkü, gelecek olan değişikliğin başımıza ne türlü bir bela açabileceğini kestirebiliyorduk.
 
O kampanya hayli de ses getirdi.
 
Bu düşüncemize eczacı örgütleri önce bir burun kıvırdılar sonra herkes aynı çizgiye geldi.
 
***
 
Uzunca bir süredir dillerine dolamışlar…
 
1928 yılına ait, 1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu’ nu değiştirmek istiyorlar.
 
Çünkü, bu kanun toplumsal bir ürün olan ilacı koruyor. Onlar bu kanunu “çok eskide kaldı” gibi sevimli görünecek bir gerekçe ile değiştirerek ilacı çarşı pazar malı yapmak istiyorlar. Buna da değişim diyorlar…
 
Oysa yapılması gereken bu kanunun özünü koruyarak ilacı daha da ileri bir yere taşımak değil midir?
 
Peki biz ne diyoruz?
 
1262’ ye dokunma!
 
Yine mi statükoyu savunmuş olduk?
 
Biz bu tavrımızla statükoyu değil ilacı ve mesleğimizi savunuyoruz.
 
***
 
Sözün kısası, demem o ki; her değişim ileriye taşımaz, toplum yararına değildir.
 
İşin başında sevimli olarak görünen kimi değişimler aslında geridir.
 
Mevcut durumdan çok daha beterdir.
 
O girişimlere karşı durmak zorundasınızdır.
 
Bunu yaparken de şirret demagoglar size statükocu diyebilir.
 
Kendi adıma bundan hiç gocunmam. Bir çeşit ideolojik komplekse falan da girmem.
 
Eğer doğrunun yolu o anda o zaman diliminde mevcut durumu savunmaktan geçiyorsa, buna mecbur bırakılıyorsak elbette savunuruz.
 
Bugün için 12 Eylül referandumunda “Hayır!” demek geri değişimlerin karşısına dikilmektir…
 
Statükoyu savunmak değil, memleketi ve hayatımızı savunmaktır…
 
Beterin beterinin karşısına dikilmektir.  
 
  
 
İLETİŞİM
0533 218 16 80
Fax: 0216 574 72 69


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat