Söylemek İstemiyorum, Ama Dilimin Ucuna da Gelmiyor Değil Hani...
Türk Eczacıları Birliği ve eczacı odaları zemininde İstanbul Eczacı Odası Başkanı' nın yazı ve konuşmalarına ilişkin tartışmalar sürüyor.
Son derece flu olan bu tartışmaların gideceği noktayı, az çok bugünden görebilirsiniz.
Sn. Güngör'ün düşünsel yapısının belkemiği olmaması bu noktayı bize gösteriyor.
Bakın, ne yazmış...
***
Köşesindeki son yazısında bir ifşaatta bulunmuş. Diyor ki:
"...Haziran ayında ülkenin pazar payı en büyük iki ilaç dağıtım kanalından biri olan Hedef Ecza Deposu, İstanbul Eczacı Odası da dahil olmak üzere Türkiye’deki 51 Eczacı Odası’nın Başkanlarına bir yazı göndererek, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti ile birlikte eczacı milletvekillerinin de katılacağı, Ekim ayında Paris’e düzenlenen bir geziye davet ettiler. Davet mektubunda, Fransa’daki eczane yapıları hakkında bilgi sahibi olmak ve eczacılık alanındaki gelişmeleri incelemek amacıyla, başta eczaneler olmak üzere değişik yerlerin ziyaret edileceği belirtildi..."
Davetin tarihine dikkat!.. Haziran 2008...
Sonra eklemiş:
"...Hedef Ecza Deposu’nun bu daveti yaptığı ay içerisinde gerçekleştirilen Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı’nda, Merkez Heyeti kendilerine de yapılan bu gezi davetini gündeme getirdi. TEB Başkanımız bu davetin yönetim kurulunda görüşüldüğünü, etik açıdan katılımın uygun bulunmadığını belirterek, Merkez Heyeti’nin Hedef Ecza Deposu’nun düzenlediği bu geziye katılmayacağını açıkladı. Toplantıya katılmış olan Oda Başkanlarından bu karar çerçevesinde hareket etmelerini beklediklerini dile getirdi. TEB Merkez Heyetinin bu kararı Başkanlar Danışma Kurulu tarafından da benimsendi..."
Ve, vurucu darbeyi yapmış:
"...Hedef Ecza Deposu’nun Fransa gezisi geçtiğimiz hafta yapıldı. Bazı Oda başkanlarımız ile eczacı milletvekillerinin katıldığı gezide, Türk Eczacıları Birliği Yönetiminin katılmama kararına rağmen, ne yazık ki birçok oda başkanı ile Merkez Heyeti İkinci Başkanı da yer aldı. Türk Eczacıları Birliği İkinci Başkanının bu davranışı son derece yanlıştı ve hiçbir mazereti olamazdı..."
Yani, Semih Güngör demeye getiriyor ki:
" - Bunlar, bana bağırıp, çağırıyorlar ama, kendileri gidip, Hedef Ecza'nın paralarıyla, Paris'de yiyip, içip geziyorlar.."
Dikkat edin!.. Demeye getiriyor diyorum...
Açıkça diyor mu?..
Hayır!..
Geziye gidilmesini yanlış buluyor...
Neden?..
TEB Başkanı bu geziye katılımı etik açıdan uygun bulmadıklarını söyle-miş... Katılmama yönünde TEB'in kararı var-mış... Başkanlar Danışma Kurulu'da bu kararı onayla-mış...
O yüzden...
TEB kabul etse, sorun yok yani...
Yanlışlık, "alınmış olan karara aykırılık" yüzünden...
Semih Güngör, geziyle ilgili kendi görüşünü söylüyor mu?..
Hayır!..
Topu hep başkalarının üzerinden çeviriyor...
***
Yazının bitişi ise evlere şenlik:
"...TEB Merkez Heyeti’nin Fransa gezisine katılmama kararı alan ve sonuna kadar bu kararın arkasında duran 10 üyesini ise kutluyor, kendilerine teşekkür ediyorum..."
Kime teşekkür ediyor?..
Daha üç gün önce " - Siz, artık eczacıları temsil edemezsiniz, istifa edin, olağanüstü kongre yapalım..." dediği Merkez Heyeti üyeleri'ne...
Ne için?..
Hedef Ecza'nın parasıyla Paris'e gidip, yiyip, içip, gezmedikleri için...
Tanrım...Sen benim aklımı koru... Teşekkür gerekçesine bakın...
İstanbul Eczacı Odası'nın haline bakın!..
Sokak dilinde bir söz vardır:
"- İki dakika delikanlı ol!.." diye...
Söylemek istemiyorum ama, dilimin ucuna da gelmiyor değil hani...
Daha neler göreceğiz...
----------------------------------------------
Meraklısı için İstanbul Eczacı Odası Başkanı Sn.Ecz.Semih Güngör'ün yazısının tamamını aşağıda, kendi köşesinden alarak yayımlıyorum. (H.G.)
FRANSA GEZİSİ
04.11.2008 -- 13:37
Sevgili Meslektaşlarım,
Bir meslek örgütünde olması gereken en temel anlayış şeffaflıktır. Şeffaflık, örgütün tabanı ile olan bağını güçlendirir. Yöneticilerin, üyelerinin gözündeki saygınlığını artırır.
Özellikle son dönemlerde örgütümüzde yapılan yanlışları gereksiz yere sahiplenmek ya da tüm olanları yapılan ikili görüşmelerde eleştirmekle yetinmek sık kullanılan bir yöntem haline gelmiştir. Durum böyle olunca yapılan hatalar, ne yazık ki sürekli tekrarlanır hale gelmekte ve giderek örgütte bu tip davranışlar karşısında bir duyarsızlık oluşmaktadır. Mesleki çıkarlarımız doğrultusunda birlikte hareket etme gerekliliğini göz ardı etmek, yapılan bu yanlışlıkların başında yer almaktadır.
Böyle bir yanlışlığın en canlı örneğini de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Haziran ayında ülkenin pazar payı en büyük iki ilaç dağıtım kanalından biri olan Hedef Ecza Deposu, İstanbul Eczacı Odası da dahil olmak üzere Türkiye’deki 51 Eczacı Odası’nın Başkanlarına bir yazı göndererek, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti ile birlikte eczacı milletvekillerinin de katılacağı, Ekim ayında Paris’e düzenlenen bir geziye davet ettiler. Davet mektubunda, Fransa’daki eczane yapıları hakkında bilgi sahibi olmak ve eczacılık alanındaki gelişmeleri incelemek amacıyla, başta eczaneler olmak üzere değişik yerlerin ziyaret edileceği belirtildi.
Hedef Ecza Deposu’nun bu daveti yaptığı ay içerisinde gerçekleştirilen Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı’nda, Merkez Heyeti kendilerine de yapılan bu gezi davetini gündeme getirdi. TEB Başkanımız bu davetin yönetim kurulunda görüşüldüğünü, etik açıdan katılımın uygun bulunmadığını belirterek, Merkez Heyeti’nin Hedef Ecza Deposu’nun düzenlediği bu geziye katılmayacağını açıkladı. Toplantıya katılmış olan Oda Başkanlarından bu karar çerçevesinde hareket etmelerini beklediklerini dile getirdi. TEB Merkez Heyetinin bu kararı Başkanlar Danışma Kurulu tarafından da benimsendi.
Hedef Ecza Deposu’nun Fransa gezisi geçtiğimiz hafta yapıldı. Bazı Oda başkanlarımız ile eczacı milletvekillerinin katıldığı gezide, Türk Eczacıları Birliği Yönetiminin katılmama kararına rağmen, ne yazık ki birçok oda başkanı ile Merkez Heyeti İkinci Başkanı da yer aldı. Türk Eczacıları Birliği İkinci Başkanının bu davranışı son derece yanlıştı ve hiçbir mazereti olamazdı.
Fransa seyahati esnasında oradaki eczanelerin durumunu incelemek amacıyla ziyaretler yapıldı. Ziyaret edilen eczanelerin hepsi, birden fazla sahibi olan, ortaklıkla açılmış eczanelerdi. Ziyaretlerde yapılan sunumlarda, bu eczanelerin ekonomik olarak son derece güçlü durumda oldukları dile getirilerek, ortaklıklarla kurulmuş olan eczane yapılarının ne kadar sağlam yapılar olduğu ön plana çıkarıldı. Bu yetmiyormuş gibi orada bulunan eczacı milletvekilleri de bu sunumlar karşısında ”Bakın görmüyor musunuz, ortaklığa dayalı yapılar eczaneleri güçlü kılıyor, öyleyse niye karşı çıkıyoruz?” diyerek bu ortaklığa dayalı eczane yapılarını destekleyen bir tutum sergilediler.
Tüm bunları geziye katılan bir oda başkanımdan dinledim.
Bu gezide yaşananların önemle üzerinde durulması gerekmektedir. Çünkü tam da geçtiğimiz günlerde, yine AKP’li eczacı milletvekillerinin 6197 sayılı Yasamıza ait değişiklik taslağını meclise göndermek için hazırlandıkları haberinin çıkmasının üzerinden daha on gün geçmeden, Fransa gezisi esnasında aynı milletvekilleri tarafından dile getirilen sözler, son derece önemli ve anlamlıdır.
Görünen o ki, önümüzdeki süreçte, hepimiz son derece uyanık olmak zorundayız.
Yaklaşık bir yıl önce yapılan Türk Eczacıları Birliği Seçimli Genel Kuruluna katılan Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ, toplantıya katılan Oda başkanları, yöneticileri ve delegelerinin huzurunda yine bu ortaklık konusuna değinmiş, eczanelerin ekonomik yapılarını güçlendirmenin yolunun, eczacıların güçlü sermaye yapıları ile ortaklıklar kurmaları olduğunu dile getirmişti.
Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında ise, söylenenlerin ve yaşananların birbirini ne kadar tamamladığını görmemek için ancak kör ve sağır olmak gerekiyor!
Her birimizin adımlarımızı dikkatli atmak zorunda olduğu çok önemli günler yaşıyoruz.
Son söz Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetimize;
Yeri geldiğinde kendilerine en ağır eleştirileri yöneltiyorum. Ancak yapılan hatalara karşı çıkarken, doğru olan her adımın arkasında olacağımı da sürekli vurguluyorum. Ve kendilerine tekrar diyorum ki; tehlike düşündüğümüzden de yakın!
TEB Merkez Heyeti’nin Fransa gezisine katılmama kararı alan ve sonuna kadar bu kararın arkasında duran 10 üyesini ise kutluyor, kendilerine teşekkür ediyorum.
Saygılarımla.
Ecz. Semih GÜNGÖR