Öfkenizi Büyütün... Zulmün Duvarlarını Yıkacağız!...
Ülke, koyu bir baskı döneminden geçiyor...
Demokratikleşme, açılımlar vs.vs. hepsinin amacı başka...
İşlerine geldiği gibi...
Basında olana bitene bakın...
Cumhuriyet Gazetesi dün boş sayfa ile çıktı.
Geçen akşam, TV' de, bir oturumda yılların gazetecilerinden biri şöyle dedi:
" Askeri yönetim dönemlerinde bile böyle baskı görmedik... Bu gidiş gidiş değil..."
Yaşamın her alanında bir korku iklimi yaratılıyor...
***
Çok sert bir baskıyı daha yeni, kendimiz yaşamadık mı?..
Türk Eczacıları Birliği son protokolü, bu haliyle neden imzaladı?
Bu protokolü isteyerek imzalayacak kadar akıllarını peynir ekmekle yemediler herhalde...
O kadar belli ki, onlara; "ya imzalarsınız, ya da ortada TEB, Eczacı Odası falan bırakmayız, e- sözleşme ile örgütünüzü dağıtırız... Başka işler de yaparız..." denildiği...
İşin özü de, doğrusu da bu değil mi?..
Elbette ki bu...
Herkes biliyor. Dillendirmemeye çalışarak neyi, kimden saklıyoruz...
Bu çok sert bir baskı değil de nedir?..
Demokratik bir yönetim böyle şeyler yapar mı?..
Diğer taraftan, doğrusu da şu; bizimkiler direnmeliydi...
Direnemediler...
Boyun eğmenin sonu yok ki...
***
Hukukla da diledikleri gibi oynuyorlar.
Hani tam ödeme yapılamazdı?
"Yasa olanak tanımıyordu. Yasa çıkarmakta öyle kolay iş değildi..."
Aylarca böyle söylemediler mi?..
Yasanın ödeme ile ilgili maddesini nasıl bir günde değiştirdiler...
***
Acı olan, kendi meslek örgütümüz içinde de bu türden baskı heveslilerinin bulunuyor olması...
İstiyorlar ki; kendilerinden başka kimse konuşmasın... Hiç kimse eleştirmesin...
Bunu sağlamak için de türlü işler yapıyorlar. Üstelik, mesleğe zarar verecek işler...
***
Sözün kısası, işimiz zor...
Ama bir o kadar da onurlu...
Başaracağız...
Başarmalıyız...
Öfkenizi büyütün... Zulmün duvarlarını yıkacağız!...